Kültür SanatTarih ile hesaplaşmak kan davalarına benziyor

Tarih ile hesaplaşmak kan davalarına benziyor

19.01.2025 - 07:02 | Son Güncellenme:

“Gece Diyarı” geçmişle gelecek arasındaki uzlaşmanın önemini anlatıyor. Oyunun yönetmeni Michael Önder “Tarih ile hesaplaşmak kan davalarına benziyor. En son acıyı yaşayan, fırsatını bulunca kendi acı çektirmeye başlıyor. Bunun illa iki ülke arasında olmasına da gerek yok, aynı ülke içinde de kamplaşma olduktan sonra kan davası bitmeyecek bir hâle geliyor” diyor.

Tarih ile hesaplaşmak kan davalarına benziyor

Efnan Atmaca - Alman çağdaş yazar Marius von Mayenburg’un “Gece Diyarı” adlı oyunu Micheal Önder yönetmenliğinde Siyah-Beyaz ve Renkli Tiyatro tarafından sahneleniyor. Oyun, babalarından kalan evde A. Hitler imzalı bir resim bulan kardeşlerin geçmişleri ve gelecekleri üzerine hesaplaşmalarını konu alıyor. Bu hesaplaşmalar yanında çok zor sorgulamalar getiriyor. Atalarımızın, yaşadığımız ülkenin geçmişte yaptığı hatalar bizi ne kadar etkiliyor? Hayatımızda yeri nedir? Oyun tüm bu sorgulamaları mizahı kullanarak yapıp bu anlamda da farklı bir tavrın altını çiziyor. Biz de bu soruları oyunun yönetmeni Önder’e sorduk.

Haberin Devamı

■ “Gece Diyarı”nın derdi bugünün çıkmazlarını birebir anlatıyor. Ülkemizin geçmişteki suçlarından sorumlu olabilir miyiz? Özellikle bu soru barış önündeki en büyük engel mi? 

Vatandaşı olduğunuz bir ülkenin günümüzde ya da geçmişte yaptıklarına tarihsel sorumluluğunuz var mı yok mu sorusu karışık bir soru çünkü kendinize sorulduğunda ya benle ne alakası var diye çıkıştığınız ama başka ülkeden biriyle konuşurken çok rahat karşınızdakine o suçlamayı yapabildiğinizi görürsünüz. Yurt dışına gittiğinizde biri geçmişte olmuş bir olaydan dolayı parmak sallarsa, hemen siz de elinizden geldiği kadar ona parmak sallamaya başlarsınız. Vatandaş olarak hiçbir sorumluluğumuz yok dersek, geçmişte olan acılara sessiz kalmış gibi oluyoruz ama onların cezasını çekelim dediğimizde de yargıyı kimin verebileceğini, ve cezanın ne olması gerektiğini bilemiyoruz. İşin aslı da o zaman işlemediğimiz suçun cezasını neden biz çekelim sesleri çıkmaya başlıyor. Barışın önündeki en büyük, ya da tek engel demem ama tarih ile hesaplaşmak kan davalarına benziyor. En son acıyı yaşayan, fırsatını bulunca kendi acı çektirmeye başlıyor. Bunun illa iki ülke arasında olmasına da gerek yok, aynı ülke içinde de kamplaşma olduktan sonra kan davası bitmeyecek bir hâle geliyor. Mayenburg bu oyunda tarihle yüzleşmeyi bir çözüm olarak sunmuyor zaten. Mayenburg uzlaşmaya çalışılmazsa neler olacağını gösteriyor. 

Haberin Devamı

Tarih ile hesaplaşmak kan davalarına benziyor

■ Ya da bunu bireye indirirsek atalarımızın yaptıkları, şahsen yapmadığımız şeylerin yükünü ve vicdan azabını taşımak ne kadar doğru dersiniz? 

Ata derken ne kadar geri gitmeliyiz diye düşününce esasında sorun ortaya çıkıyor. İngiltere’de okurken Kıbrıs’ın Rum tarafından öğrenciler vardı. Yakın tarihin etkilerini birebir yaşamasalar da onun gölgesinde büyümüş insanlardı. Onlar benimle konuşmuyordu. Dedim ben ne yapayım? Annem İngiliz babam Türk olduğu için ben iki ülkenin de suçlarından mesul muyum, yoksa ikisinden de yırtıyor muyum? 

Ülke, millet ya da bunun gibi esasında soyut, seçmeden kendimizi içinde bulduğunuz bu tanımların hükmüne kendimizi sokmak istiyor muyuz? İşin özüne dönüldüğünde bu tanımların da nedeni ekonomiktir. Bir grup bir yerde bir kaynağa göz koyar. Onu ister. Diğeri de onu vermek istemez. İnsanları bir bayrak altında toplamanın bu mücadeleyi kolaylaştırdığını fark ederiz. Hele hele bu savaşlarda savaşmayı zorunlu kılacaksanız insanlara bir şeylere inanmalarını sağlasınız iyi olur. 

Haberin Devamı

Savaşa yasal zorunlulukla gönderilmiş, emir altında bir ordunun içinde hareket eden bir asker de bütün bunlardan sorumlu mu? Tarihin gösterdiği acımasız şeylerden biri evet belki Hitler’i bugün dünyanın en kötü adamı olarak anıyoruz. Ama dünyada onlarca masum insanı savaşa götüren savaştan getiren liderin isimleri sokakları, köprüleri binaları süslüyor. Onlar bu işin vicdan azabını yaşamazken hangi savaşta olduğunu, ne için savaştığını bilmeyen askerlerin torunları mı çeksin gerçekten? 

Tarihi sorumluluk yoktur demiyorum ama burada sorunların köklerine bakmaktansa suçun en kolay suçlanacak insanlara yöneltilip, asıl sorumlu olan devletlerin, devlet liderlerinin bundan kolay yırtmasını sağlıyoruz. 

Haberin Devamı

“Bazen en doğru tepki gülmektir”

■ ‘Hayatta tartışmalar tıkandıysa ona verilecek tek sağlıklı tepki güldürmektir’ diyorsunuz... 

Esasında bu sevdiğim yazar Christopher Hitchens’ın din üzerine bir sözüdür. “Eğer tartışma rasyonel bir düzlemde yapılamıyorsa verilecek tek doğru tepki gülmektir” diyor. Hayatta cevabı olmayan sorular, çözümü olmayan açmazlar var. Bu insanın içinde yaratılan sıkışmaya verilecek en iyi tepki mizahtır. Çünkü mizah durumun absürtlüğünü ortaya çıkarır, kahramanlık anlatılarının altındaki boşluğa ışık tutar. Mayenburg da burada başlattığı tartışmaya bir çözüm bulamayacağını biliyor. Ancak bu sadece geçmişle barışmak gibi basit bir durum değil, şu anda Avrupa’da yükselen yeni sağın zeminini oluşturan hisleri masaya yatırıyor. Onları savunmaya ya da reddetmeye çalışsa yine tarihin açmazlarında kendini bulurdu metin. Oysa bunu bir ailenin mirastan gelecek para için girdikleri şekiller olarak göstererek bütün bu ideolojik tartışmalarının ne kadar mânâsız olduğunu ve merkezinde para olduğunu gösteriyor. Biz gülmememiz gereken acılara gülerken onların bizim üzerimizde olan yüklerinden anlık da olsa kurtuluyoruz. Politikacıların bize dayattıkları anlatılarla dalga geçip onların düşüncelerimiz üzerindeki güçlerinden kurtuluyoruz. O yüzden tartışmaların tıkandığı yerde bazen en doğru tepki gülmektir diyorum.