Sinead O’Connor hayatını kaybetti: Oğlunun acısına 18 ay dayanabildi

Dört çocuk annesi Sinead O’Connor’ın, 18 ay önce kaybettiği 17 yaşındaki oğlu Shane’in ardından bir daha kendisini toparlayamadığı belirtiliyor.

Ünlü şarkıcı, intihar eden oğlunun ardından “O zamandan beri yaşayan bir ölü gibiyim. O benim hayatımın aşkıydı, ruhumun ışığıydı” paylaşımında bulunmuştu.

Sinead O’Connor’ın ailesi tarafından yapılan açıklamada “Sevgili Sinead’imizin ölümünü duyurmaktan dolayı büyük bir üzüntü içindeyiz” denildi.

Açıklamada ünlü şarkıcının ailesi ve arkadaşlarının yıkılmış durumda olduğu belirtildi.

O’Connor, 2018’da Twitter’dan paylaştığı mesajında Katolik Hristiyanlığı terk ederek İslam’ı seçtiğini duyurmuştu. Ünlü şarkıcı Müslüman olduktan sonra ‘Shuhada Davitt’ adını almıştı.

Sinead O'Connor kimdir?

Sinead O'Connor, tam adıyla Shuhada' Davitt olarak da bilinen İrlandalı şarkıcı ve söz yazarıdır. 8 Aralık 1966 tarihinde Dublin, İrlanda'da doğmuştur. Müziğe olan ilgisini küçük yaşlarda keşfetmiş ve genç yaşta şarkı söylemeye başlamıştır.

Sinead O'Connor, 1980'lerin sonlarında müzik kariyerine başlamış ve 1990'lı yıllarda uluslararası üne kavuşmuştur. İlk albümü "The Lion and the Cobra" (1987) ile dikkat çekti ve albümde yer alan "Mandinka" ve "Troy" gibi şarkılarla adından söz ettirdi. Ancak gerçek çıkışını, 1990 yılında yayımlanan ikinci stüdyo albümü "I Do Not Want What I Haven't Got" ile yapmıştır. Bu albümde yer alan "Nothing Compares 2 U" şarkısı, dünya çapında büyük bir hit haline gelmiş ve O'Connor'a Grammy adaylığı getirmiştir.

Sinead O'Connor, güçlü sesi ve duygusal yorumuyla dikkat çekmiştir. Müziğinde rock, alternatif ve geleneksel İrlanda müziği etkileri görülmektedir. Ayrıca şarkı sözlerinde toplumsal ve siyasi konulara sıklıkla değinir. O'Connor, cesur kişiliği ve politik duruşuyla da tanınır ve zaman zaman tartışmalı açıklamaları ve protestolarıyla gündeme gelmiştir.

Kariyeri boyunca birçok başarıya ve ödüle imza atan Sinead O'Connor, müziğin yanı sıra zorlu kişisel dönemler de yaşamıştır. Çeşitli sağlık ve kişisel sorunlarla mücadele etmiş, aynı zamanda din değiştirme kararıyla da medyada yer almıştır. Ancak müzikal yeteneği ve yaratıcılığı sayesinde sanatçı kimliği daima ön planda kalmıştır.