02.01.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler - Bir yazarı önce yazdıklarından tanırız; heybesinde mutlaka yaşadıkları vardır. Fakat onları okura bir adım daha yaklaştıran şey verdikleri mülakatlardır.
Bazen söyledikleri bazen söylemedikleriyle tarihe not düşerler. Arjantinli gazeteci Rita Guibert, 1972 yılında arşivlik bir söyleşi serisine imza attı. Miguel Angel Asturias'ın Fransız meslektaşları üzerinden dünyaya seslendiği, "Artık siz bir oturun bakalım, şimdi biz size bir şeyler anlatacağız" sözünden yola çıkarak hazırlanan “Yedi Ses, Latin Amerikalı Yedi Yazarla Söyleşiler”de Asturias'yla birlikte Pablo Neruda, Jorge Luis Borges, Octavio Paz, Julio Cortazar, Gabriel Garcia Marquez, Guillermo Cabrera Infante ile yapılmış eşsiz söyleşiler yer alıyor. Can Yayınları’nın yayımladığı kitapta yedi ustanın yazarlığa, edebiyata ve dünyaya dair düşünceleri, bu büyük kıtanın tek bir renkten ibaret olmadığını ortaya koyuyor ve yazarları kişisel olarak besleyen iklimleri, kültürleri ve olayları da portrelerine detay olarak ekliyor. Söyleşilerde yazarlığa adım attıkları ilk yıllardan başyapıtlarına, Latin Amerika’nın siyasal ve kültürel iklimine ve edebiyat dünyasına yönelik çok sayıda “yanıt” var. Neruda’nın ismini neden değiştirdiği, Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık” efsanesi hakkındaki görüşleri, Borges’in ilham kaynaklar bu söyleşilerde saklı.
Röportajlar 1960’ların sonu ve 1970’lerin başındaki süreci kapsıyor. Latin Amerika’nın çalkantılı dönemi röportajların öne çıkan konu başlıkları arasında.
İlk savunma isim değiştirmek
Pablo Neruda, henüz 13 yaşındayken yazar olmaya karar verdiğinde, babasının “aylak biri olacak” tepkisi üzerine ismini değiştirmeye karar vermiş.
Şair “Aldığım ilk savunma önlemlerinden biri adımı değiştirmek oldu” diyor. Aynı zamanda bir politikacı olan Neruda, şiirlerinden ilk başkanlık seçimine kadar pek çok soruyu samimiyetle cevaplıyor. “Seçileceğinize inanıyor musunuz” sorusuna “Sanmıyorum ama emin de olamıyorum. Politik olarak pek o kadar bireysel davranmaktan yana değiliz, birlik uğruna benim adaylığımı geri çekmeye hazırız. Önemli olan halkın birliği; çünkü başka türlü zafere ulaşmak olanaksız” yanıtını veriyor. Sosyalizme dair görüşlerine, günlük yazma rutinine, Borges’la arasındaki karşıtlığa, edebiyatla etkileşimine ve sinemadaki tercihlerine kadar pek çok konuya açıklık getiriyor.
Borges iç acıtıyor
Borges söyleşisi ise kitabın en etkileyici bölümlerden… Söyleşide “hem insan hem yazar Borges’e” göndermede bulunduğunu söylüyor Borges. “Baba tarafından görme yetisini yitirenlerin altıncı kuşağıyım” sözleriyle başladığı röportajda “İnsan görme yetisini yitirdiğinde zaman farklı geçiyor” diyerek Amerika’ya gelişine, Harvard’daki yıllarına, okuduğu ve okumadığı kitaplardan nasıl ilham aldığına, öğrencilerine önerdiği yazarlara, hippiler hakkında görüşlerine ve ilk kitabını yayımladığı yıllara temas ediyor. Borges’le yapılan mülakat biraz hüzünlü…
”Kitabın bir başka “ilgi çekici” söyleşi ise Marquez’le. Bir gazeteci olarak sorulan sorular beni yanıtlar kadar heyecanlandırdı. Guibert, Marquez’le röportaj için epey uğraşmış. 3 Haziran 1971’de New York’ta yapılan mülakatta yazmaya çok küçük yaşlarda, henüz yazmayı bilmezken “çizgi romanlar”la başladığını söylüyor Marquez. Çocukluğunu büyükannesinden dinlediği hikâyelerle geçirdiğini her fırsatta dile getiren ve büyülü gerçekçiliğin temelini buna dayandıran Marquez için bu şaşırtıcı bir başlangıç değil elbette. “Benim uğraşım yazarlıktan çok öykü anlatıcılık” diyor Marquez ve müziğe, Kübra Devrimi’ne, Şili Halk Cephesi’nde yaşananlara yorum getiriyor. Evinde hiç kitap olmadığını belirtiyor. Çocuklarına anlattığı masalların kurmaca değil yaşanmış öykülerden seçildiğini söylüyor. “Yüzyıllık Yalnızlık”ın okur patlaması yarattığını anlatıyor: “Yazdığım her harfin yükü omuzlarıma biniyor. Hem de nasıl!”
Güncelliğini koruyor
“Yedi Ses”, her bir kelimesini dinlemek isteyeceğiniz bir edebiyat şöleni. Kitabı Türkçeye kazandıran Celal Üster’in belirttiği gibi bu söyleşiler onca zamana karşı canlılığını korumakla birlikte 50 yılın ardında kalmış kimi siyasal, toplumsal ve yazınsal olaylar hakkında verdiği bilgilerle genç kuşağı aydınlatacak nitelikte.