Kültür Sanat‘Saraydan Kız Kaçırma’

‘Saraydan Kız Kaçırma’

20.09.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

İstanbul Devlet Opera ve Balesi, yeni bir yorumla W.A. Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma” operasını İstanbul Opera Festivali kapsamında sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. İzleyiciler, bu eserde İspanyol Gribi salgınının tüm dünyayı etkisi altına aldığı 1918 yılına bir zaman yolculuğuna çıkacak

‘Saraydan Kız Kaçırma’

İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Wolfgang Amadeus Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma” operasını yeni bir yorumla İstanbul Opera Festivali kapsamında sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Rejisörlüğünü Caner Akın’ın üstlendiği eser, konunun orijinal haline sadık kalsa da bizi farklı bir zaman dilimine 1918 yılına götürüyor. Akın’ın yeni uyarlamasına göre sevgilisi Konstanze korsanlar tarafından Osmanlı sarayına kaçırılan Belmonte, artık sadece sarayla değil aynı zamanda tüm dünyada milyonlarca kişinin ölümüne sebep olan İspanyol Gribi’yle de mücade etmek zorunda kalacak. 26 ve 27 Eylül tarihlerinde Arkeoloji Müzeleri bahçesinde gerçekleşecek “Saraydan Kız Kaçırma” operasını rejisör Caner Akın’la konuştuk.

“Saraydan Kız Kaçırma” operasıyla yolunuz nasıl kesişti?

Zamanında öğrenciliğim devam ederken sahne dersinde ilk olarak “Saraydan Kız Kaçırma Operası”ndaki Belmonte’nin aryası ile çalışmaya başlamıştım. Çok enteresan, sonrasında yurt içinden ve yurt dışından bu eseri söylemem için defalarca teklif geldi. Ancak bir türlü zamanlamayı denk getiremedik. Pandemi döneminden önce de İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü Suat Arıkan bu eseri sahnelemem için bana teklifte bulundu.

Pandemi koşullarında nasıl bir hazırlık sürecinden geçtiniz?

Aslında bu dönem benim kendi içsel yolculuğumda ve sanatsal yaratımım için çok verimli oldu. Hem ciddi araştırmalar yapmak için fırsat buldum hem de değişen dünya ile birlikte opera sanatını nasıl daha ileriye taşıyabiliriz diye fikirler ürettim. Özellikle Tan Sağtürk’ün koreografisi hem bu döneme hem de Selim Paşa’nın içsel büyüme yolculuğuna göndermeler yapıyor. Orkestra şefi Murat Cem Orhan da yüzyıllardır icra edilen W.A. Mozart’ın müziğine bambaşka bir yorum getiriyor. Bunun yanında koro şefi Volkan Akkoç’un da yorumu bu minvalde yeni bir tını oluşturuyor. İster istemez bu kadar değerli sanatçılarla birlikte çalışınca beyin fırtınası oluştu ve ortaya binlerce kez sahnelerden çok daha sıra dışı bir çalışma ortaya çıktı.

‘Salgınları araştırdım’

Sanırım koronavirüs salgınından yola çıkarak İspanyol Gribi’ni esere dahil ettiniz...

Gündemi ve dünyayı sürekli yakından takip eden bir sanatçı olarak böyle bir fikrin bu dönemde aklıma gelmesi kaçınılmazdı diye düşünüyorum. Zaten bu pandemi süreci başladığında tarihte olan bütün salgınları araştırmıştım. İster istemez eser bir anda orijinal haline sadık kalarak 1918 yılına taşınmış oldu.

Salgının hikâye ve karakterler üzerinde nasıl bir etkisi oldu?

Pandeminin etkisiyle doğal olarak insanın yaşadığı, her dönemde var olan hayatta kalma içgüdüsü ön plana çıktı. Tabii ki bunların ardında sevgi, bu içgüdüyü destekleyen en büyük unsur. Haliyle karakterlerimiz bir yandan salgınla baş etmeye çalışırken bir yandan da sevdiklerine kavuşmak için daha fazla mücadele etmek durumunda kaldılar. Ayrıca karakterlerin kendi içsel özellikleri de bu döneme uyum sağladı. Örnek olarak Osman karakterini pimpirikli, hastalık hastası bir insan olarak çizdim. Dolayısıyla maske ve kolonya kullanımı ile sosyal mesafe ön plana çıktı.

‘Dönemin yaklaşımını anlamaya çalıştım’

Her iki salgının yaşandığı dönemleri karşılaştırdığınızda insanların pandemiye bakış açısında nasıl farklılıklar var?

İspanyol Gribi salgınında 50 milyon insan vefat etti ve o zaman dünya nüfusu iki milyardan çok çok daha azdı. Ölüm oranını düşünebiliyor musunuz? Şu an dünya nüfusu 8 milyara yakın durumda ve tıp bilimi çok ilerlediği için ölüm oranları o zamana göre çok daha düşük durumda. Hal böyle olunca ister istemez en ufak bir salgın günümüzde çok daha abartılı bir biçimde korku duygusunu tetiklemekte. Günümüzde insanların temkinli olduğunu düşünüyorum. Doğal olarak dramaturji çalışmaları sırasında ve sahne provalarında o dönemin yaklaşım biçimini ön plana çıkardım.

Denizbank Çocuk Operası’nın sanat yönetmeni olarak önümüzdeki günlerde bir eseri yine pandemiyle de birleştirerek bir çocuk operası yapmayı düşünüyor musunuz?

Haberin Devamı

Bu dönem için çocuk psikologları ile görüşmelerimizde bu konunun işlenmesinin ne denli doğru olacağı hususunda çalışmalarda bulunduk. Şu an gözlemlediğimiz toplum sağlığı için kapalı mekanlardaki temsillerin en sağlıklı olacağı zamanı belirleyerek hareket etmek. Bu konuyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor, süreci gözlemleyerek seyircilerimiz ile en ideal ortamda buluşmayı heyecanla bekliyoruz.