Kültür SanatNeşeden alırız gücümüzü

Neşeden alırız gücümüzü

05.01.2025 - 02:01 | Son Güncellenme:

“Gurur ve Önyargı(*gibi bir şey)”, kadın dayanışmasına davet ediyor seyirciyi. Neşeyle, keyifle, gülümseterek, kahkaha attırarak yapıyor eleştirisini. Ortaya öyle güzelce serpiyor ki söylemek istediklerini kadınların kendilerine biçilen rollerin farkında olduklarını ama o kalıplara sığmadıklarını anlıyorsunuz.

Neşeden alırız gücümüzü

Efnan Atmaca- Biraz eleştiri, fazlaca sitem, çokça eğlence, anlayana bugüne ayna, susanlara öfke, konuşanlara takdir, görmezden gelinenlere dev bir sahne ve ‘kız neşesine’ övgü “Gurur ve Önyargı(*gibi bir şey)”. Jane Austen’in başyapıtından uyarlanan oyun gurur ve önyargı kelimelerinin romantize edilmiş anlamlarını adalet, aidiyet, eşitlik, dürüstlük gibi çok farklı yönlere savuruyor. Isobel McArthur’un yazdığı Erdem Afşar’ın dilimize çevirdiği oyunun yönetmeni Murat Daltaban. BKM ve DOT ortaklığında sahnelenen “Gurur ve Önyargı(*gibi bir şey)”in yapım yönetmeni Özlem Daltaban. Oyuncuları ise Birce Akalay, Nergis Öztürk, Özge Özberk, Ayşegül Uraz ve Kardelen Arpacı.

Haberin Devamı

Yönetmen koltuğunda Daltaban olunca sürprizlere her ne kadar açık olsak da her seferinde yine şaşırıyoruz. Daltaban bu kez görünürde ‘popüler’ bir işin yumuşacık bir tavırla ne kadar sert olabileceğini gösteriyor. Oyunda olan biteni hizmetçiler anlatıyor. Hani o her şeyi bilenler ama hakkında hiçbir şey merak edilmeyenler... Onların oyunda olması emekçi sınıfın sesini ulaştırıyor bize. Yaşananları anlatırken kullandıkları ironik dil, hâkim sınıfın uyguladığı ritüellerle kendini üstün sanırken nasıl da komik duruma düştüğünü gösteriyor. Oyundaki beş kadın oyuncu erkekler de dahil farklı farklı rolleri canlandırıyor. Sadece evin babası bir saksı çiçeği olarak beliriveriyor seyirci karşısında.

‘Hanımlar ve hanımlar’

Haberin Devamı

“Gurur ve Önyargı(*gibi bir şey)”de kadına yüklenen toplumsal roller altüst ediliyor. Evlilik ile ekonomik bağımsızlık arasındaki ilişki konuların başrolünü kapıyor. Tamam, roman yazıldığı yıllarda kadınların miras hakkı yoktu ama ya sonra… Dört dörtlük bir kadının tarifini yapın desek! Kime göre, neye göre? Yıllar öncesinden bugüne gelen o tarifte eksiler ve artılar çok değişse de hangi sınıftan olduğuna göre yükleniyor özellikler. Sınıf demişken; oyunda en çok sınıflar arası ayrımın eleştirisi var. Bugün o zamanlarki gibi sınıfsal ayrım yok belki. Ama olgular, kavramlar değişse de zihniyet aynı kaldığı sürece üst sürümlerini izlediğimiz haksızlıklarla ve eşitsizliklerle dolu bir dünyada yaşıyoruz. Ve elbette tüm bunlarda erkek egemen düzenin hâkimiyetinin rolü büyük. Oyunda Daltaban tüm kadınlar adına hemcinslerinden intikam alıyor. En çok onları komik duruma düşürüyor. Oyunun başında yapılan anonsta “Hanımlar ve hanımlar” diyerek erkeklere seslenilmemesi de içimize su serpiyor. Peki ya çözüm nerede. Elbette kadın dayanışmasında. “Gurur ve Önyargı(*gibi bir şey)”, işte o kadın dayanışmasına ortak ediyor seyirciyi. Neşeyle, keyifle, gülümseterek, kahkaha attırarak yapıyor tüm bu eleştirileri. Ortaya öyle güzelce serpiyor ki söylemek istediklerini anlıyorsunuz ki kadınlar kendilerine biçilen rollerin farkında da sığmıyorlar o kalıplara. Hafif iterek, ilmek ilmek sökerek, minik minik direnerek yıkıyorlar duvarları. Oyun biraz uzun sürüyor ama kadınların anlatacakları çok, dahası önemli. Dolayısıyla buna hakları var.

Haberin Devamı

Beş harika kadın

Yönetmen Murat Daltaban olunca seyirci kadar oyuncuların da işi zor oluyor. Çünkü onların potansiyellerinin belki kendilerinin bildiğinden de fazla olduğunu görüyor ve zorluyor. Sahnedeki beş harika kadın dans ediyor, şarkı söylüyor, rolden role giriyor. Neşelerini seyirciye geçiriyorlar; ‘kadın dayanışması’nın sadece umut değil, keyif olduğunu da anlatıyorlar. Akalay tüm zarafetiyle hizmetçi Effie’yi sırtlarken Elizabeth olarak büyülüyor. Öztürk kimsenin hangisinin daha komik olduğunun cevabını bulamadığı Mrs Bennett ile Darcy’de doyulmaz bir performans sunuyor. Özberk ki ona torpil geçmeliyim. Sesi gülümsüyor oyun boyunca. Şefkatli, yumuşak, güleryüzlü ve sakin oyunculuğuyla eğlendiriyor, dinlendiriyor. Tilly, Charlotte, Bingley ve Miss Bingley olarak ayrı ayrı alkışı hak ediyor. Uraz; Clara, Jane, Wickham, Lady Catherine ve De Bourgh olarak hangisini öne çıkaracağımıza karar veremediğimiz harika bir işin üstesinden geliyor. Arpacı ise Anne, Mary, Mr. Collins ve Mrs Gardner olarak tiyatro sahnesine ne kadar çok yakıştığını gösteriyor.