18.02.2024 - 07:00 | Son Güncellenme:
Müjde Işıl - Şarkıcı biyografileri sadece bizde değil, dünyada da çok sevilip izleniyor. Ama biz bu satırları yazarken “Cem Karaca’nın Gözyaşları” davalık olup vizyondan kaldırılmış, Ahmet Kaya’nın 1 Mart’ta vizyona gireceği açıklanan filmi “Ahmet’in Türküsü”ne de eşinden tepki gelmişti. Dünyanın en ünlü Jamaikalısı ve Reggae müziğinin ikonu Bob Marley’in hayatından bir kesit ise “Bob Marley: One Love” ile perdede…
Film, kısa tutulmuş geri dönüşlerle Marley’in küçüklüğü ve ergenliğine değinirken ana eksenini 1976 ve 1977 yılında tutuyor. Bu dönem Marley’in yaşamında kritik öneme sahip. Ülkesi Jamaika’da kan dökülürken halkını birleştirmek için ücretsiz konser verdiği, kendi halkından biri tarafından hayatına kastedildiği bir dönem bu… Film de Marley’in barış ve özgürlük temalı şarkılarıyla yaşamının bu zorlu kesitini birleştiriyor. Ya hayatı şarkıları oluyor Marley’in ya da şarkılar hayatı… Bu iç içeliği ve Marley’in yaşam felsefesini yansıtmayı amaçlıyor film. Tabii bir yanda da baba eksikliği çeken, eşini aldatan, bunların iç huzursuzluğu ile cebelleşen bir insan var karşımızda. Film, Marley’in barışçıl ve hümanist tabiatını vurgularken sakin ve gösterişten uzak bir anlatı kuruyor.
Maneviyat ve inanç
“King Richard”da Venüs ve Serena Williams’ın babası Richard Williams’ın biyografisini çeken ve Oscar yarışında hayli iddialı olan Reinaldo Marcus Green, “Bob Marley: One Love”ın da yönetmeni. Yine Zach Baylin (bu sefer ekibe Terence Winter ve Frank E. Flowers’ı da dahil etmişler) ile birlikte Marley’in yaşam öyküsüne soyunmuş. Marley’in kısa ama ilginç yaşamı sinemasal açıdan zenginlikler içeriyor. Beyaz ırktan babasının onu kabul etmemesinin onda yarattığı travmaları birkaç kez tekrar eden yangın sahnelerinde görüyoruz. Filmin en akılda kalıcı anları da bunlar. Bugün dünyanın her yanı savaşlarla, ayrımcılıkla çevrelenmişken Marley’in şarkıları da hedefleri de daha önem kazanıyor hiç kuşkusuz. Yönetmen Green ve ekibi Marley’in politikaya inanmayan söylemleri doğrultusunda, bir yerdeki yangının söndürülmeden, şiddetin sonu getirilmeden dünyanın tümüne barış gelemeyeceğini vurgulamayı hedefliyor. Bunda Marley’in maneviyatının ve inanıcının da büyük rolü olduğunun altını çiziliyor sıklıkla. Film Marley’in yaşamını düz bir akışla yansıtırken anlatısını, hayranlarını büyüleyecek bir manifestoya dönüştüremiyor. Ama sanatçıyı bu filmle tanıyacak olanlar için, mesela hastalığının tedavisini niye reddettiğine dair araştırma yapmaya teşvik edebilir.
Başrolde şöhretli bir oyuncunun olmaması dezavantaj gibi görünebilir. Ama Kingsley Ben-Adir rolünün hakkını veriyor. Şarkıcının konuşma tarzını, vurgularını seyirciye yansıtmayı başarıyor. Filmde çoğunlukla Marley’in orijinal kayıtları kullanılsa da birkaç şarkıyı Ben-Adir seslendirmiş. Eşi Rita rolünde ise Marvel evreninin yeni yeteneği Lashana Lynch izliyoruz ki kendisi Kingsley Ben-Adir’den daha çok iz bırakıyor performansıyla.