23.09.2020 - 14:50 | Son Güncellenme:
İhsan Dindar - milliyet.com.tr
Öncelikle kişisel olarak bu zorlu süreci aşmada neler yapıyorsunuz? Marttan bu yana günleriniz nasıl geçiyor?
Ben de herkes gibi elimden geldiğince Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum. Öncelikle hızlı bir şekilde maske ile yaşamaya alıştım. Ben aynı zamanda İspanya’da ikamet ediyorum bu süreçte seyahat yasakları ile birlikte en uzun süre Türkiye’de kaldığım dönemi yaşadım. Kendimle baş başa kaldım, mutfağa girip yemek yapmayı denedim. Annemi daha az görüyorum. Risklerden kaçınmaya sorumlu davranmaya ve bu süreci olabildiğince bilinçli geçirmeye çalışıyorum.
Bu süreçte artık sayısı telaffuz edilemeyecek kadar çok konser iptal edildi, ileri bir tarihe ertelendi. Pasion Turca olarak sizin bu süreçte ertelediğiniz organizasyonlar hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
2020 yazı için hem yurtiçinde hem de yurtdışında yoğun bir konser takvimimiz vardı. Uluslararası Festivallerin de ertelenmesiyle biz de konser takvimimizde revizelere gittik. Ertelediğimiz en önemli konserlerden bazıları Türkiye’de yapacağımız LP, Monica Molina, Chico & The Gypsies konserleri ile Türkiye ve Avrupa’da yapacağımız Pink Martini turnesiydi. Bu süreçte açıklanan kurallar doğrultusunda hızlı aksiyon alabileceğimiz projeler geliştirdik. Tuluğ Tırpan ve Barbaros ile birlikte “A Touch of Jazz” projesini hayata geçirdik ve Bodrum Caz Festivali’nde yer aldık. Uluslararası arenada ülkemizi başarıyla temsil eden opera sanatçısı Burak Bilgili ve Nemeth Quartet eşliğinde Barbaros ile klasik eserleri yaylı düzenlemeleriyle sunacağımız bir proje üzerinde çalışıyoruz. Sanatçımız Barbaros ile İstanbul’un seçkin otel zincirlerinden birinde Boğaz!ın kıyısında konsept geceler düzenledik. Ertelenen konserlerimizse şartlar izin verdiğinde gerçekleştirmek üzere planlama aşamasında.
"Gelenekselin yerini dijitalin alması biraz zaman alacak."
Nisan ayından itibaren pek çok sanatçı online konserler vermeye başlamıştı. Bu durum bir süre de devam etti. Öncelikle siz bu online konser kavramına nasıl bakıyorsunuz? Sürdürülebilir buluyor musunuz?
Gelenekselin yerini dijitalin alması biraz zaman alacak. Elbette bu tarz denemeler hem sektör hem de izleyiciler açısından yeni bir deneyim alanı. Aynı zamanda ekonomik bir girdi de sağlıyor. Bizler de karantina sürecinde bir marka ile birlikte LP konseri gerçekleştirdik. Barbaros ile bir zoom konseri de yaptık. Ama insanların birlikte, aynı zamanda sosyalleştiği ve müziği dijital bir platformdan değil de canlı olarak dinledikleri konserlerin yerini şimdilik tutması zor. Dijital çalışmalar yaparken oluşturduğunuz içerik ile kullanıcının gözünde cazip olmanız ve etkinliği takip edilebilir kılmanız gerekiyor. Neyi sunduğunuz nasıl sunduğunuzdan daha önemli.
Peki karantina sürecinde Pasion Turca olarak neler yaptınız? Online konserler vs...
Biz Karantina sürecinde öncelikle hem kendimizin hem de sanatçımızın dinleyici ile iletişimini sürdürmek istedik. Bu süreçte çalıştığımız dünyaca ünlü isimlerle sanatçımız Barbaros’u bir araya getirerek “80 Günde Müzikli Devr-i Alem” isimli bir konsept yarattık. Yaptığımız bu instagram yayınlarında izleyiciler hem Viktor Lazlo, IMA, Omar Kamal, Cecilia Krull gibi dünyanın dört bir yanından yabancı starlara ulaşmış oldu, hem de farklı dillerde ve her biri ile en sevilen şarkılardan oluşan düetlerle keyifli anlar yaşadı. Çalıştığımız dünyaca ünlü isimler bizler için en sevdikleri şarkılardan oluşan Spotify listeler hazırladı. Hatta Monica Molina seçtiği şarkıların hikayesini anlatarak Türkçe bir playlist paylaştı. 23 Nisan’ı bu yıl karantinada kutladığımız için dünyanın dört bir yanından LP, Pink Martini, Nina Zilli, Los Vivancos gibi 23 ünlü isimden aldığımız kutlama mesajlarını yayınladık. Online tarafta da Barbaros ile bir Zoom konseri gerçekleştirdik.
Yaz aylarında elbette doyurucu olmaktan çok uzak olmakla birlikte bir miktar kıpırdama oldu. Ancak şimdi önümüz kış ve belirsizliğin bahar aylarına kadar devam edeceği öngörülüyor. Bu süreç için stratejiniz nedir?
Öncelikle kış ayları için kapalı mekanlarda uygulanacak mevzuatın açıklanması gerekiyor ki bizler de sektör olarak önümüzü görebilelim. Bizim hedefimiz bu süreci olabildiğince yeni projeler üreterek verimli geçirmeye çalışmak. Artık 2020 ile ilgili yapılabilecek çok fazla şey kalmadı maalesef dolayısıyla 2021 ile ilgili planlamalara odaklandık. Tabii ki dijital tarafta neler yapabileceğimize kafa yormaya devam ediyoruz. Müziğin ve sanatın susmaması gerekiyor. Yaptığımız işin sağladığı istihdam ve ekonomiye ek olarak, insanların ruhuna iyi gelmesi, böyle zor zamanlarda motive edici olması gibi bir yanı da var.
Pek çok sektör derin yara aldı. Elbette can kayıpları da bu dönemin en üzücü noktası oldu. Ancak müzik sektörü için bu süreç zaten döviz kur ve Türkiye'nin yer aldığı bölgedeki ortamın da etkisiyle kötü giden havayı tabiri caizse kışa çevirdi. Sektörün bugünü için nasıl bir tablo çizersiniz?
Sektörün kısa sürede canlanması çok kolay olmayacak. Yeni düzende düşen kapasitelerle konser maliyetlerini karşılamak bizleri zorluyor. Yurtdışı uçuşlarının sınırlı olması ve Dolar, Euro kurundaki yükseliş yabancı ülkelerden gelecek sanatçılarla yapılacak organizasyonları imkansız hale getiriyor. Sektörün canlanması için yurtdışında olduğu gibi devletin daha fazla teşviğine, bunun yanında sponsorların da daha fazla yatırım yapmasına ihtiyaç var.
"Eğlence vergisi muafiyetinin sağlanması çok önemli"
Peki gelelim daha can alıcı noktaya... Bu karanlık süreçten çıkış için neler yapılmalı? Devlet, özel sektör, müzikseverler?
Eğlence ya da kültür-sanat aktivitelerinin gerçekleştirilebiliyor olması sektör için önemli ama bunu yaparken izleyicilere de kurallara dikkat edilmesi konusunda önemli görevler düşüyor. Eğer pandemi yokmuş gibi davranırsak rakamlar yükselmeye devam edecek. Müzikseverlere düşen en önemli görev organizatörlerin konser alanında aldığı önlemlere dikkat etmek. Devletin desteği bu süreçte sektörün ayakta kalması için elbette ki çok önemli. Nitekim bir KDV indirimi yapıldı. Ama bu indirimin organizasyon aşamasının her ayağı için yapılması, teşvikler ve nakdi yardımlar ve mekanlara kira yardımları ile desteklenmesi yararlı olacaktır. Bunun dışında meslek birliği paylarının düşürülmesi, eğlence vergisi muafiyetinin sağlanması da çok önemli.
Devletin, pandemi sürecinde uygulamaya başladığı bir takım yardım ve tedbir paketleri var. Bunları yeterli görüyor musunuz?
Bu sürecin sağlık tarafı birçok ülkeye, özellikle İngiltere, İtalya ve İspanya’ya göre daha başarılı yönetildi. Sektör ne kadar çok desteklenirse organizasyonlara bağlı diğer yan sektörler de bundan o derece fayda sağlayacak. Hepimiz zincirin birer halkasıyız. Başta dediğim gibi kış ayları için kapalı mekân mevzuatlarının açıklanması ve desteklerin artırılması sürecin daha az hasarla atlatılmasını sağlayacak. Sektörde özellikle nakdi yardıma ihtiyacı olan çok fazla günlük çalışan bulunmakta.
Son olarak geleceğe nasıl bakıyorsunuz? İyimser misiniz?
Elbette. Bu sadece ülkemizi ilgilendiren bir sorun değil, küresel bir kriz. Tam olarak ne zaman biteceğini bilmediğimiz bir virüsle karşı karşıyayız. Gerçekçi olmaktan uzaklaşmadan, iyimserliği ve dayanışma ruhunu korumamız gerekiyor. El ele ve kurallara uyarak zor zamanların üstesinden geleceğiz.
ihsan.dindar@milliyet.com.tr