Kötülük öğrenilir

Zeki Demirkubuz son filmi Üçüncü Sayfaöda, bir toplum eleştirisi yapıyor ve yükselen değerlere muhalefeti işliyor


Aşk istem dışıdır. Kötülük öğrenilir. Bir içten davranış, bir sıcak bakış duyguları ateşler. Oysa kötülük yapabilmek için ince düşünüp hain planlar kurmak gerekir.
Hak, adalet, fırsat eşitliği, paylaşma gibi kavramların göz ardı edildiği, şiddet, acımasızlık, para ve iktidarın yüceltildiği bir dünyada “köşeye sıkışan" insan ne yapar? “Üçüncü Sayfa" bu soruya, müthiş bir senaryo ve müthiş bir oyunculukla, ahlaklı bir yanıt arıyor.
İsa, dizilerde küçük roller alarak güç bela geçinen bir gençtir. Tek düşü bir kez olsun bir başrol üstlenmektir. Çekimler arasında geçici bir iş bulduğu büroda 50$ çalınır. Suçu İsa’ya yüklerler.
Masasında bayrak, duvarında Çiller posteri, sırtında siyah ipek gömlek bulunan, Amerikan tıraşlı, top sakallı gencecik “mafya babası" bir yandan televizyonda Galatasaray’ın maçını izler bir yandan ağzından homofob küfürler saçarak İsa’yı öldüresiye döver. Parayı “ya getireceksin ya getireceksin" diyerek onu ölümle tehdit eder...
Çalıştığı casting ajansına giden İsa, bu kez çaresizlikten para çalmaya kalkar. Ama para yerine bir tabanca bulur. Aç, yaralı ve bitkin bir halde duvarlarına “Dört Yanım Cehennem" ve “Küskünüm" film afişlerinin asılı olduğu evine gider. Bir kağıda “Bize başrolü vermedi bu hayat. Ölümümden kimse sorumlu değildir" yazar. Silahı şakağına dayar. Tam tetiği çekecekken kapısı yumruklanır. Ev sahibi mafya babasının ağzı bozukluğu ve acımasızlığıyla birikmiş kirayı, elbette dolar üstünden, ister: “Ya vereceksin ya vereceksin!"
Umutsuzluğun eşiğine gelen İsa yeniden intihara kalkışmak üzeredir ki durur. Yerinden fırlar...
İşte bu andan sonra gazetelerin üçüncü sayfalarında okuyup geçtiğimiz, bazen hayret edip bazen hiç aldırmadığımız, çoğunlukla hiç çözümlenemeyen bir “adi suç" haberinin iç yüzünü, onu hazırlayan koşullarını ve taraflara etkilerini ayrıntılarıyla öğreniriz.
Demirkubuz, toplum eleştirisini ve yükselen değerlere muhalefetini ilk iki filmi “C Blok" ve “Masumiyetöte de ortaya koydu. “Üçüncü Sayfaöda biçemini sadeleştirmekle birlikte içerikteki yoğunluğunu koruyor.
İsa’yı yeniden yaşama bağlayan kapı komşusu Meryem, filmin de gerçek dünyanın da en çok ezilmiş karakteri. Kaba, cahil, saldırgan ve onursuz bir adamın karısı, kölesi.. Kutsal bakirenin adını taşıyan bu genç ve güzel kadın, ailesi tarafından kocasına, kocası tarafından ev sahibine peşkeş çekilmiştir. Yoksulluk, dayak, iki çocuğunun gelecek kaygısı onu yaşamın bodrum katına hapsetmiştir. Buna karşın gözü kara Meryem televizyondan izlediği pırıltılı dünyaya, tüketim toplumuna dahil olmak için yine televizyondan öğrendiği dalavereleri çevirecek gücü bulur. Bakımsızlığına ve yüzündeki yara izine karşın çok güzel ve baştan çıkarıcıdır. Meryem, kötü olmayı öğrenmiştir. İki yüzlü burjuva ahlakı, doymak bilmez tüketim toplumu, etik kaygı gözetmeyen medya onu adeta mutasyona uğratmıştır. Kocasını öldürme planı değme kara film karakterine taş çıkartır!
“Üçüncü Sayfa", senaryosu kadar görüntü yönetimiyle de hakiki bir muhalefet yapıyor. Kameranın hareket etmeyişi, ortamın doğal ışığından mümkün olduğunca yararlanması, kararmaları apartmanın otomatiğinin sönmesi ve kapıların kapanmasıyla sağlaması buna rağmen son derece etkileyici olması, aslında sinemanın ne kadar yalın ve bir yanı hala saf bir sanat dalı olduğunu vurguluyor.
Üzerinde düşündükçe anlamına vakıf olunan “Üçüncü Sayfaönın genç oyuncuları Başak Köklükaya ve Ruhi Sarı, gerçekten çok zor rollerin altından üstün bir başarıyla kalktı. Onlar bu kadar tutkulu ve inandırıcı olduğu için “Üçüncü Sayfaönın etkisi de artıyor.