Kültür SanatKırık aynalar

Kırık aynalar

12.05.2008 - 21:44 | Son Güncellenme:

İlk kitabıyla Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü'ne değer görülen Zeynep Köylü, bu kez yeni kitabı "ilk ağacı öperek"teki şiirleriyle okurun karşısına çıkıyor.

Kırık aynalar

 LİLA SÖNMEZ - Şiir

"acının aynasında unutulmuştu yüzüm
içimdeki koyakta dönemezdi cerenler
tanrı sustu sesimin boğulduğu ırmakta
nergislerle konuşan aydan eski çocuktum"

Bu dizelerle başlıyor Zeynep Köylü'nün ikinci şiir kitabı "ilk ağacı öperek"... Şu sıralar -henüz- küçük bir çevre tarafından tanınan Köylü, kısa sürede okur sayısını hayli arttıracak gibi görünüyor.
Nereden mi biliyoruz? 1997'de, henüz 19 yaşındayken katıldığı Arkadaş Z. Özger Şiir Yarışması'ndan birincilikle çıkmasından, bu ödüle değer görülen "Son Arzum Gül ve Kedi" dosyasının Mayıs Yayınları tarafından basılmasının ardından bir de Orhon Murat Arıburnu En İyi Şiir Kitabı Ödülü'ne değer görülmesinden...
Aslında asıl kanıt, yeni kitabındaki şiirlerin kendisinde saklı.

Doğu havası sızmış
"ilk ağacı öperek", her biri usta bir şairin dizeleriyle açılan üç bölüm ile "Asude" adlı şiirden oluşuyor. İlk bölüm "Yeryüzü Remilleri"nin (Remil, kuma çizgiler çekilerek bakılan bir tür fal. Bu gibi birkaç sözcük için raftan tozlu sözlüğünüzü indirmenizi gerektiriyor kitap...) açılış dizeleri İranlı kadın şair Furuğ'a ait:
"bir pencere,
bakmaya bir pencere,
duymaya bir pencere,
yeryüzünün yüreğine ulaşan tıpkı bir kuyu gibi"
Sonra Zeynep Köylü'nün yazının başında aktardığımız dörtlüğü geliyor. Köylü'nün şiirinin en dikkat çeken yanlarından biri de zengin imgelemi. Aslında imgelem yerine 'muhayyile' demek geliyor insanın içinden, zira bu şiirlere Doğu havası sızmış!
Bedeviler, kafur, Mem ve Zin... Ama belirtmekte fayda var, Akdenizli yanı da bir o kadar baskın: "kırmızı bir rüya'da saçlarıma eğildim / sırtımda kaktüsün yalnızlığı duruyor / sığınaktım Heloise'in hüznünden artakalan"...
Bir başka kadın şairin, Sappho'nun "sesim kısılsa dahi, bana sorarsa şayet biri, / gene de söyleyeceğim ben bunu; / çünkü silinmez sözler çizdiler bacaklarıma" dizeleriyle başlayan ikinci bölümün başlığı ise "Gergef ve Zaman".
Aynı havayı solumaya devam ediyoruz bu bölümde de. Köylü, sıklıkla tekrarladığı kırık ayna imgesiyle keskinliğin tehlikesini, açılan yaralarını ve hayal kırıklıklarını anlatıyor okura: "çocuğun küstüğünü / görmedi tanrı / aynam uyuyakaldı".
Çocuk da, ayna kadar sık kullandığı bir sözcük Köylü'nün. Neredeyse bütün şiirlerini ben ağzıyla ve çocukluğuna vurgu yaparak yazıyor. O çocuk tedirgin biraz, çokça da hüzünlü. "her çocuk yarım kalır" diyen bir şair var karşımızda, bir de "tüm babalar aşkıma geç kaldılar".
Kitaba adını veren dize de bu bölümde yer alıyor: "yanıldıkça anladım yeryüzünde susmayı / ilk ağacı öperek bağışlardı tanrılar".

Asude bir su
Zeynep Köylü, belli ki "bir sanrı sonunda söylenmemişler" şiirinde Ahmet Muhip Dıranas'tan alıntıladığı "Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir / Kağıtlarda yarım bırakılmış şiir" dizelerini düstur edinmiş kendine. "ilk ağacı öperek"te şiirleri tamamlamayı okura bırakıyor biraz da.
Kitabın üçüncü bölümü "yanlış serüvencinin yanmış şiirlerinden"in merhabası ise Edip Cansever'den: "Bir gün ki ölü bulmuştum kendimi, korkmuştum / Öyle bir yok olma saatinde, bir kuytuda / Sanırım boynumdaki bu yara izi ondan".
Yanlış serüvenci, 'katilim' dediği denizle yoğuruyor sözlerini burada. Yalnızlığından, "beni anlasaydınız sahiden ölecektim" diyecek kadar memnun bir serüvenci sözünü ettiğimiz...
Ve kitabın son sayfalarına ulaşıyoruz artık. Köylü'nün tuttuğu dümen 'asude' bir suya doğru yol alıyor giderayak. "Asude" adlı şiirin son dizeleri kitabın başından beri tuttuğumuz nefesi yavaşça bırakıyormuşuz duygusu veriyor: "şiirlerle kutsandım bir aynanın içinde / sessizce adımı sayıklıyordu / babamın gülüşüne sığdırdığı gül: Asude, Asude..."

Yazarlar