05.11.2009 - 15:55 | Son Güncellenme:
Festival Programı
- RESMİ SEÇKİ:
* ULUSLARARASI ALTIN KARAGÖZ UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI (12 film)
- SİNEMA VE MİMARLIK (13 film)
- İPEK YOLU ÜZERİNDEN (5 film)
- BALKAN BALKAN (5 film)
- ENGELSİZ FİLMLER KUŞAĞI (6 film)
- ÇOCUK KERVANI (5 film)
- GERÇEĞİ SÖYLEMEK GEREKİRSE (BELGESELLER) (23 film)
- YARIŞMA DIŞI ÖZEL GÖSTERİM (2 film)
- TÜRK SİNEMASI:
* ULUSAL ALTIN KARAGÖZ UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI (10 film)
* GALALAR (3 film)
* YARIŞMA DIŞI ÖZEL GÖSTERİM (3 film)
- KISA FİLMLER:
* ULUSLARARASI ALTIN KARAGÖZ KISA FİLM YARIŞMASI (11 film)
* ULUSAL ALTIN KARAGÖZ KISA FİLM YARIŞMASI (10 film)
* YARIŞMA DIŞI KISA FİLM GÖSTERİMİ (15 film)
Film Programı Yine Dolu Dolu!
Panorama (Dünya Sineması)
Dünya sinemasının usta yönetmenlerinin son filmleri ile dünyanın en prestijli festivallerinde gösterilen ve büyük beğeni toplayan sinemanın yeni keşiflerini Bursalılarla buluşturacak Panorama bölümünde 11 film gösterilecek.
Ödüllü yönetmen Jan Kounen, COCO CHANEL & IGOR STRAVINSKI: BÜYÜK AŞK’da moda devi Coco Chanel’in Igor Stravinski ile yaşadığı aşkı anlatıyor.
Bol ödüllü aykırı İngiliz yönetmen Sally Potter’ın, 2009 Berlin Altın Ayı adayı filmi ÖFKE / RAGE, Panorama’nın en ilgi çekici yapımları arasında ilk sıralardaki yerini alacak. Moda dünyası, perde arkasında yaşananlar, bir ölüm olayı ve buna şahit olan tam 14 kişi. Sally Potter, olayların perde arkasına da bizi şahit etmekle kalmıyor, bir de Jude Law’u transseksüel olarak karşımıza çıkarıp, ünlü İngiliz manken Lily Cole’u da oyuncu kimliğiyle tanımamızı sağlayarak, izleyenlerin hayal gücü sınırlarını ortadan kaldırıyor. Film Judi Dench, Steve Buscemi gibi kaliteli oyuncuları da kadrosunda barındırıyor.
Yönetmen Shane Acker'ın aynı adlı Oscar adayı kısa filminden uyarlanan DOKUZ / NINE, bugüne kadar dünyayı kurtaran hiçbir kahramana benzemeyen kahramanlarıyla aksiyon dolu fantastik bir canlandırma filmi.
Cannes, Bafta ve Locarno gibi prestijli film festivallerinden aldığı ödüllerle başarısı pek çok kez tescillenen bağımsız İngiliz yönetmen Ken Loach, yeni filmi HAYATA ÇALIM AT / LOOKING FOR ERIC’de kişisel olarak da çok sevdiği futbol dünyasına değiniyor. Sadece sinemaseverlerin değil, futbolseverlerin de gönlünü kazanmak için de, zamanın ‘Kral’ı, Eric Cantona’yı kendi kimliğiyle kamera karşısına geçiriyor. Cantona’yı, filmin kahramanı Manchester’lı postacı Eric’in hayatına sembolik bir kurtarıcı olarak sokuyor ve olayları kendi haline bırakıyor. Her zamanki gibi, burnumuzun dibinde olup biten ama farkına varmaktan çekindiğimiz zorlukları perdeye taşıyarak sinema içindeki karakterli duruşundan vazgeçmiyor.
Daha önce aralarında bol ödüllü “Four Shades Of Brown”ın da bulunduğu 4 uzun metraj filmi olan, ama kısa film yapmaktan da vazgeçmeyen İsveçli yönetmen Thomas Alfredson’un, otoriteleri altüst ederek, katıldığı hiçbir festivalden eli boş dönmeyen filmi GİR KANIMA / LET THE RIGHT ONE IN festivalde büyük ilgi görecek. “Gir Kanıma / Let The Right One In” aralarında Edinburgh, Toronto ve Tribeca Film Festivalleri’nden ödüllerle dönerek, dünya genelinde fantastik film festivallerinde de hatırı sayılır bir yer edindi. Film, tek yaşama yolu insan kanı içmek olan küçük bir vampir çocuğu ele alarak, her yanı kan dolu bir filmi, olabilecek en çocuksu ve romantik şekilde anlatmasıyla övgüleri hak ediyor. Hem de hissettirdiği gerilimi bir saniye bile kaybetmeden. Filmin iki başrol oyuncusu genç yıldızlar; Lina Leandersson ve Kare Hedebrant’da aldıklar En İyi Oyuncu, En İyi Genç Yetenek ve Seyirci ödülleriyle performanslarını adeta herkese onaylatıyorlar.
Sinemanın yaşayan en büyük ustalarından Theo Angelopoulos’un Berlin Film Festivali dahil bir çok festivalde gösterilmiş olan ve Selanik Film Festivali’nde kapanış filmi olarak gösterilen ZAMANIN TOZU / THE DUST OF TIME festivalin merakla beklenen filmlerinden biri olacak. “Zamanın Tozu” sinemasını epik olarak adlandıran büyük ustanın uzun bir süredir yaptığı en kişisel film. Ağlayan Çayır’la başlayan ve Yunanlıların 20’inci yüzyıldaki göçlerini konu alan üçlemesinin ikinci filmi. Efsane usta; SSCB’de sürgüne gönderilen, Stalin’in ölümünden sonra Batı’ya geçmelerine izin verilen bu arada bir çocukları olan ama hep ayrı düşen, birbirlerini okyanus aşırı ülkelerde arayan aşıkların tutkusu anlatılıyor Zamanın Tozu’nda. Willem Dafoe’nin başrolü oynadığı filmin müzikleri ise ünlü Yunanlı müzisyen Eleni Karaindrou’ya ait.
Woody Allen’ın yeni komedisi KİM KİMİNLE NEREDE / WHATEVER WORKS; Costa Gavras’ın yol filmi CENNET BATIDA / EDEN IS WEST; dünya prömiyeri Berlin Film Festivali’nde yapılan Tayvanlı yönetmen Cheng Yu-Chieh’in yönettiği YANG YANG; Jane Campion’un PARLAK YILDIZ / BRIGHT STAR ve Stephen Fears’ın AŞKIM / CHERI filmleri Panorama bölümünün kaçırılmayacak filmleri arasında.
Sinema ve Mimarlık
‘Sinematik atlas’ içerisindeki kent ile ‘gerçek’ yani ‘yaşadığımız’ kent arasındaki geçişliliğin birbirinden farklı deneyimleri nasıl yapılandırdığını kavramanın bir diğer yolu da, hiç kuşkusuz başka kentlere açılmak.
Sinema ve Mimarlık bölümünde bu çerçevede, Bursa’nın sinematografik imgesine yolculuğa imkan veren ve Bursa’yı plato olarak kullanmış filmlerin yanı sıra, dünya coğrafyasını oluşturan muhtelif kent temsillerine, deneylerine ve belgelerine de yer verilecek. Sinema aygıtının düşe-yazdığı kentler, mimarların kentleri ve kentlerin mimarlığı, bu sinemasal kent deneylerine dair anlatılar ve tasarımların ‘teslis’ini oluşturuyor.
Festivalin ana temasını da oluşturan ve panellerle zenginleşen bu bölümde 13 film gösterilecek.
Muhsin Ertuğrul’un gösterildiği dönemde büyük yankı uyandıran ve Cahide Sonku’ya şöhreti getiren 1934 yapımı AYSEL BATAKLI DAMIN KIZI yıllar sonra beyazperdede seyirci ile buluşacak. İlk ‘köy’ melodramı olma özelliğini taşıyan bu film, gerçek mekânda, gerçek kahramanlarla, Bursa’nın bugün artık köy olmayan, sanayi uygarlığının bir parçası haline gelen Çalı (Nilüfer) yerleşiminde çekilmişti. Film, bu yüzden, Bursa’da Cumhuriyet sonrası köy-kent göçlerinin başladığı ve dolayısıyla da siyasi, ekonomik, kültürel ve toplumsal hayatların değişmeye meylettiği bir döneme gönderme yapması açısından oldukça önem taşıyor.
Mimarlık, resim ve grafik tasarımcılığı üzerinde çalışan ve 1920’lerde film kariyerine başlayan Walter Ruttmann’ın 1927 yapımı klasik Alman belgeseli BERLİN: BİR ŞEHRİN SENFONİSİ / BERLIN: SYMPHONY OF A CITY, 1920’lerin sonunda Büyük Depresyon’un tortularından silkinip rönesansı yaşayan Berlin kentine hediye niteliğinde. . Film, Berlin’in bir gününü, o dönemki ritmi içinde şafaktan gece yarısına kadar gösterir. Rus yönetmen Dziga Vertov’dan yoğun şekilde etkilenen filmin kendisi de, şehir senfonisi ve opus türlerini etkileyen bir yapıt haline geldi.
Bregtje van der Haak’ın 2002 yapımı LAGOS / KOOLHAAS filmi, her saat 21 yeni insanın kent hayatına katıldığı, 2020 yılında 24 milyona ulaşması beklenen ve böylece dünyanın üçüncü büyük kenti haline geleceği düşünülen Nijerya’nın Lagos kenti üzerine. Mimari alanda Nobel ödüllü Rem Koolhaas, Harvard Üniversitesi’nde, Mimari ve Kent Tasarımı Bölümü’nde profesördür. Koolhaas ve öğrencileri son dört yıldır düzenli olarak Lagos’u ziyaret etmektedir ve hızlı nüfus artışının yarattığı kentsel ortam üzerine araştırma yapmaktadırlar. Koolhaas’a göre Lagos, küreselleşen modernitenin öne çıkardığı örnek bir vakadır.
Christian Volckman’ın 2005 yapımı siyah beyaz animasyon filmi RÖNESANS / RENAISSANCE’ın hikayesi 2054 yılında Paris’te geçiyor. Genç ve yetenekli genetik mühendisi Ilona’nın kaçırılışı, çalıştığı uluslar üstü Avalon şirketinin kaçırılma olayında uzman polis memuru Karas’ı görevlendirmesi ve Karas’ın Paris’in labirentlerinde genç kadını bulmak üzere girdiği macerayı anlatır. Paris öykünün içinde bir ana karakter gibi ön plandadır. Filmde Daniel Craig, Romola Garai, Ian Holm ve Jonathan Pryce gibi birbirinden ünlü isimler sesleri ile karakterlere hayat veriyor.
‘Playtime’ (Oyunzamanı,1967) adlı filmi için Paris kentini, dev bir sette (Tativille) yeniden tasarlayarak gerçekleştiren Jacques Tati’nin daha eski bir yapıtı olan 1958 DAYIM / MON ONCLE onun gibi bir modern mimarlık eleştirisi. Eleştirinin omurgasını ise, eski ve yeni kent, ‘mahalle’, ‘mahallelilik’ ve yeni banliyö alanları, yani merkez-çevre ilişkileri oluşturuyor.
Yönetmen, daha sonraki filmlerinde de kullandığı Mösyö Hulot (dayı) karakteriyle, seyirciye söz konusu omurgayı oluşturan kavramlarla karşı karşıya getiriyor. İki farklı yerleşim perspektifi sunuyor. İlki kendisinin de yaşadığı ‘geleneksel mahalle’ (St Maur) dokusu; ikincisi ise, yeni ve ultra-modern bir Paris banliyösü. Fransız mimar Mallet-Stevens’ın 1926-27 yılları arasında tasarladığı bir modern sokağa gönderme yapan film, mahallenin ve kentlinin dönüşümü tam anlamıyla hicvediyor. Bunu yaparken de üçüncü bir mekâna da, yani fabrikaya başvurması kuşkusuz çok anlamlı. Çünkü çağdaş mahallede yer alan evler, özellikle de Mösyö Hulot’un kız kardeşinin yaşadığı ‘ev’, tıpkı modern mimarlığın öncü ismi Le Corbusier’in 1920’lerdeki sözleriyle bir ‘makine-konut’. Film, geleceğin evlerinin ve kentlerinin mimarlık gündemini çokça oluşturduğu günümüzde, bu nedenle halen çağdaş incelemelere de ışık tutuyor.
Fritz Lang’in sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olan 1927 yapımı METROPOLIS; Fredrik Gertten’in SOSYALİST, MİMAR VE BURGU KULE / THE SOCIALIST, THE ARCHITECTURE AND THE TWISTED TOWER; Serdar Akar’ın Bursa’da çektiği 2000 yapımı DAR ALANDA KISA PASLAŞMALAR; Ezel Akay’ın 2006 yılında Bursa’da plato kurarak çektiği HACİVAT KARAGÖZ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ; Gecenin Rengi filminin senaryosunu da yazan Billy Ray’in İHANET / BREACH; Atıf Yılmaz’ın İstanbul’da bir platoda 10 ton naftalin kullanılarak ve maketlerle Uludağ dekoru oluşturularak çektiği 1955 yapımı KADIN SEVERSE ve ve Hulki Saner’in 1962 yapımı ZORLU DAMAT filmleri “Sinema ve Mimarlık” bölümlerinde gösterilecek diğer filmler.
İpek Yolu Üzerinden
Uluslararası Bursa İpek Yolu Festivali’nin vazgeçilmez bölümlerinden biri de İpek Yolu Üzerinden bölümü. Bu bölümde, festivale adını veren tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan ülke sinemalarının son örneklerinin yer aldığı 5 film gösterilecek.
“Jom’eh” adlı filmiyle Altın Kamera ödülü alan ünlü İranlı yönetmen Hassan Yektapanah’ın son filmi BIBI’de; “Bibi” adlı kahraman özelinde, savaş sonrası Irak’tan, İran’a göç eden kimliksiz İranlıların sorunu anlatılıyor.
Kırgız dağlarındaki eski yaşantısını bırakıp bir yolculuğa çıkan ve yolu bir Müslüman topluluğuyla kesişen Temur ile bir türlü dönmeyen kocasını bekleyen Amira’nın öyküsünü anlatır TENGRİ: MAVİ CENNET / TENGRI: BLUE HEAVENS. Marie-Jaoul de Poncheville’in yönetmenliğini üstlendiği 2008 yapımı film Cengiz Aytmatov’un “Cemile” adlı öyküsünden esinlenerek sinemaya aktarılmış, günümüz Orta Asya bozkırlarında geçen bir aşk hikayesini anlatıyor.
Sergei Dvortsevoy’un bol ödüllü TULPAN filmi, ince mizah duygusu ve çarpıcı görselliğiyle izleyicisini eşsiz güzellikteki bir diyara taşıyor ve hızla yok olmaya başlayan bir yaşam biçimine ortak ediyor. TULPAN, Rus donanmasındaki askeri hizmetinin ardından, kız kardeşinin ıssız Hunger Steppe’deki göçebe yaşamına çobanlık yapmaya dönen Asa’nın, bölgedeki tek bekar kadın olan çekici ve gizemli Tulpan’ı evlenmeye ikna etme çabasını anlatır.
Film 2008 yılında Karlovy Vary Film Festivali Batının Doğusu Ödülü, Montreal Yeni Sinema Festivali En İyi Film Ödülü, Tokyo Film Festivali Büyük Ödülü ve Cannes Film Festivali Belirli Bir Bakış Ödülü dahil bir çok ödülün sahibi oldu.
Yolkin Tuichive’in Özbekistan yapımı SESSİZLİK / SILENCE ve Ermek Tursunov’un Kazakistan yapımı KELIN filmi bu bölümde gösterilecek diğer filmler.
Balkan Balkan
Festivalin yeni bölümleri arasında yer alan Balkan Balkan bölümünde Sırbistan, Bulgaristan, Romanya, Makedonya, Hırvatistan’dan 5 film izleyicilerle buluşacak.
Tokyo Film Festivali’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen ve Christo Christov’a En İyi Oyuncu Ödüllerini kazandıran; yönetmenliğini Kamen Kalev’in ŞARK OYUNLARI / EASTERN PLAYS festivalin ilgi çekecek yapımlarından. İzleyenlere de farklı çevrelerde büyümüş ve adeta bir sosyal kaosun ortasına itilmiş insanların nasıl kayıp ve aklı karışık bireyler haline geldiklerini izlemek kalıyor. Tabi bir de, Sarajevo Film Festivali’nden ödüllü Saadet Işıl Aksoy ve Cannes’da Nuri Bilge Ceylan’ın “Üç Maymun” filmiyle seyirci önüne çıkmış Hatice Aslan gibi başarılı Türk oyuncuları filmde görmek Bursa izleyenlerini fazladan mutlu edecek birer unsur olarak dikkat çekiyor. Kamen Kalev’in ilham kaynağı ve hayatında ilk kez kamera karşısına geçmiş, filmin başrol oyuncusu Christo Christov ise filmin son rötuşları yapıldığı sıralarda aşırı dozdan hayatını kaybediyor. Ardından, sanat ve gerçeklik olgularının hayatın içerisinde birbirleriyle, hem bir arada hem çelişik konumda nasıl durabildiği sorusu beyinlerimizin bir köşesinde yerini alıyor.
Atanas Georgiev’in VER PARAYI AL GELİNİ / CASH & MARRY filmi, Marko ve Atanas isimli iki dostun Viyana’nın göçmen cehenneminde, hem komik hem dokunaklı hikayesini anlatan, Avrupa’nın kale duvarını aşmanın nelere mal olduğu üzerine bir belgesel.
Andrei Gruzsniczki’nin Romanya yapımı ÖTEKİ IRENE / THE OTHER IRENE, gerçek bir hikayeden esinlenen, tüyler ürpertici siyasi ve bürokratik manzarayı gözler önüne seren güçlü bir gerilim. Şirketi tarafından eğitim amaçlı olarak Kahire seyahatine gönderilen Irene yolculuktan geri dönmeyince, baştan beri bu yolculuğa karşı çıkan kocası Aurel onu aramak üzere Kahire’ye gider. Karısının ölümünün ardındaki gizemi aydınlatmaya karar veren Aurel güvenilmez bürokratlar, suça bulaşmış elçilikler ve nefret dolu akrabalarla başa çıkmak zorunda kalacaktır. ÖTEKİ IRENE, 2009 yılında Transilvanya Film Festivali En İyi Romanya Yapımı, Anonimul Bağımsız Filmler Festivali En İyi Film ödüllerinin sahibi oldu.
Özlem Akovalıgil’in yurtdışında birçok festivalde gösterilen 2009 yapımı KAKO Sİ?: Ailesi yıllar önce Bosna'dan İstanbul'a göç etmiş olan, ilerlemiş yaşına rağmen ata topraklarına seyahate çıkmaya karar veren Semahat ile onun yolculuğunu filme almak isteyen Fatih ve arkadaşı Ufuk’un öyküsünü anlatır. Yolculukları sırasında Saraybosna’da yaşanan dramın ürpertici gerçekleri, yolda tanık oldukları cinayet bu üç kişinin yaşama bakışlarını değiştirir.
Marin Malesevic’in 2009 Sırbistan yapımı ACILAR EVİNDE BİLGECE YAŞAMIN ÖZÜ / THE HEART OF THE WISE LIVE IN THE HOUSE OF SORROW bu bölümde gösterilecek diğer film.
Galalar
Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali her yıl olduğu gibi Türk sinemasının son dönem başarılı örneklerini, yönetmen ve oyuncularının katılımı ile Bursalı sinemaseverlerle buluşturmaya devam ediyor.
Yapımcılığını 5. Boyut Stüdyoları’nın üstlendiği; Sadık Şendil’e ait tiyatro eserine sadık kalınarak senaryosunu Gürsel Korat’ın yazdığı; Ezel Akay’ın son filmi “7 KOCALI HÜRMÜZ”, Bursa galasını filmin yönetmen ve oyuncularının katılımıyla festival kapsamında gerçekleştirecek. Nurgül Yeşilçay’ın “Hürmüz”ü canlandırdığı filmde, başarılı oyuncuya Gülse Birsel, Haluk Bilginer, Erkan Can, Mehmet Ali Alabora, Sarp Apak, Cengiz Küçükayvaz, Öner Erkan, Cem Karakaya, Müjdat Gezen, Erol Günaydın, Zihni Göktay, Halit Akçatepe, Betül Arım ve Çetin Sarıkartal gibi isimler eşlik ediyor.
Geçtiğimiz yıl Ulusal Altın Karagöz Yarışması’nda “Dilber’in Sekiz Günü” filmi ile oyuncusu Nesrin Cavadzade ve Fırat Tanış’a “Altın Karagöz Ödülü” kazandıran Cemal Şan son filmi “SONSUZ” ile bir kez daha festivalde aramızda olacak. Şan’ın dram ve komedi türünde çektiği filmin senaryosu, Can Sinan’a ait. Şevket Çoruh, İsmail Hacıoğlu, Ferhat Gündoğdu, Ayça Bingöl ve Süleyman Turan’ın rol aldığı film, hastanede tanışan ve birbirlerine destek olan 3 hastanın ilişkisini ve kendi eksenlerinde gelişen olayları anlatıyor.
"Oyun" adlı filmiyle ulusal ve uluslararası pek çok ödül alan Pelin Esmer'in son filmi "11'E 10 KALA" hüzünlü hikayesiyle festivalin “Galalar” bölümünde gösterilecek ve izleyenlerden büyük beğeni alacak bir başka yapım. Dünyanın en önemli film festivallerinden biri sayılan San Sebastian'da Altın İstiridye için yarışan filmin başrollerini Nejat İşler ve Mithat Esmer paylaşıyor. "11'e 10 Kala" bu yıl İstanbul Film Festivali'nde jüri özel ödülü, Adana Altın Koza Film Festivali'nde de en iyi film ve en iyi senaryo ödüllerini kazanmıştı. Emniyet Apartmanı’nın dördüncü katında yaşayan; yıllardır biriktirdiği, evinde kendisine sadece küçük bir yaşam alanı bırakan koleksiyonlarını o güne kadar karşısına çıkan her türlü tehdide karşı korumayı başarmış Mithat Bey ile apartmanın kapıcılığını yapan Ali’nin ilişkilerini anlatır.
Özel Gösterimler
İpek Yolu Film Festivali’ne Onur Konuğu olarak katılan Ghassan Massoud, Selahaddin Eyyübi karakterini canlandırarak, sinema dünyasınca tanınmasını sağlayan, Ridley Scott’ın CENNETİN KRALLIĞI / KINGDOM OF HEAVEN filmi oyuncunun katılımı ile gösterilecek. Ghassan Massoud filmin gösteriminin ardından izleyicilerle mini bir söyleşi gerçekleştirilecek.
Uluslararası Altın Karagöz Uzun Metraj Film Yarışması’nın dünyaca ünlü İranlı jüri üyesi Majid Majidi’nin 1999 yılı yapımı CENNETİN RENGİ / COLOUR OF PARADISE filmi, yine yönetmenin katılımı ile Tayyare Kültür Merkezi’nde izleyicilerle buluşacak.
Türk sinemasının tiyatro dilinden kurtulup sinema dilinin kullanımına geçişi sağlayan Sinemacılar Kuşağı’nın en iyi yönetmenlerinden biri olan ve Ulusal Sinemanın kurucusu olarak kabul edilen Ekim ayında kaybettiğimiz, usta yönetmen Halit Refiğ, 1964 yapımı GURBET KUŞLARI filmi ile İpek Yolu Film Festivali’nde anılacak.
Bu yıl verilen Onur Ödülleri’nin sahipleri Nedret Güvenç ve Muzaffer Tema’nın birlikte rol aldıkları, Atıf Yılmaz’ın 1953 yapımı HIÇKIRIK filmi, 50 yıl aradan sonra yeniden beyazperdeye taşınıyor.
Oyuncu Cansel Elçin’in ilk uzun metrajlı yönetmenlik denemesi KAMPÜSTE ÇIPLAK AYAKLAR filmi de festival kapsamında izleyicilerle buluşacak. Filmin yönetmeni ve oyuncuları film sonrası izleyicilerle söyleşi gerçekleştirecek.
Gerçeği Söylemek Gerekirse (Belgeseller)
Uluslararası belgesel film programı ‘Gerçeği Söylemek Gerekirse’, kendisi de bir belgesel yönetmeni olan, sinema yazarı Necati Sönmez ve ödüllü belgesellere imza atan Emel Çelebi’nin birlikte hazırladıkları, dünyanın dört bir tarafından derlenen belgesellerden oluşuyor.
Tarihe tanıklık eden ve gerçekliği yeniden kurgulayan belgesel sinemanın son örnekleri İpek Yolu’nda seyirci karşısına çıkacak. Türkiye başta olmak üzere, İspanya, Almanya, Macaristan, ABD, Nikaragua, Meksika, Venezuela ve Finlandiya’dan programa alınan 23 belgesel, farklı bakış açıları ve birbirinden ilginç konuları ile bir hayli ilgi çekecek.
Oscar ödüllü Michael Moore’un Venedik Film Festivali’nde Küçük Altın Aslan, Açık Ödülü’nü kazanan KAPİTALİZM: BİR AŞK HİKAYESİ / CAPITALISM: A LOVE STORY filmi Amerikan kapitalist sisteminin gerçeklerini gün yüzüne çıkarıyor. Michael Moore “Kapitalizm: Bir Aşk Hikâyesi”yle birlikte, yirmi yıl önce çektiği çığır açıcı filmi “Roger ve Ben”de irdelediği meseleye geri dönüyor: Şirket egemenliğinin Amerikalılar ve dünyanın diğer sakinlerinin gündelik hayatı üzerindeki felaket niteliğindeki etkisi. Fakat bu sefer zanlı General Motors’dan katbekat büyük, suç mahali de Michigan eyaletindeki Flint şehrinden hayli geniş. Moore, bazen mizahla bazen de öfkeyle, Amerika’nın kapitalizm aşkına ödediği bedeli sorguluyor. Vardığı sonuç ise yoldan çıkan aşk ilişkilerinin malum semptomları: yalan, istismar, ihanet ve her gün işsiz kalan 14 bin insan.
Gyula Nemes’in Macaristan, Finlandiya ortak yapımı KAYIP DÜNYA / LOST WORLD filmi de festivalin en ilgi çekici yapımları arasında yer alıyor. Gyula Nemes’in 2006 yapımı “Egyetleneim” çalışmasının takipçisi olan bu belgesel de yine, siyah-beyaz imgeler eşliğinde bizi yüzen evlerden oluşan bir yerleşim bölgesine götürüyor; Budapeşte’nin merkezindeki unutulmuş bir alan olan Kopaszi dam’a. Mekânın melankolik atmosferi ve güçlü şiirselliği müzik ile birlikte daha da yoğunlaşıyor… 1998’den 2007’ye dek on yıl boyunca çekimleri süren bu belgesel, yüzen evlerde yaşayan insanları, yaşadıkları ağaç evleri; selle, karla ve onları evlerinden atmak isteyenlerle mücadelelerini anlatıyor. “Kayıp Dünya” yönetmene Karlovy Vary Film Festivali’nde En İyi Belgesel ve Hamburg Kısa Film Festivali’nde En İyi Kısa Film Ödüllerini getirdi.
Çete üyeleri tarafından Eylül 2009’da öldürülen Christian Poveda, ÇILGIN HAYAT / LA VIDA LOCA ile El Salvador’un sokak çetelerinin yakın tarihini çok iyi özetliyor. Orta Amerika’da “mara”lar olarak anılan ve kendilerine Los Angeles’ın gençlik çetelerini model alan bu topluluklar, El Salvador’da ve çevre bölgelerde terör estiriyorlar. Bu kayıp kuşak, kapana kısılmış köpekleri andırırcasına, karamsarlık, başkaldırı ve ölümle bölgedeki hayata tepki gösteriyor. “Çılgın Hayat”, mutlak yalnızlığa dair bir belgesel.
Lübnan’lı yönetmen Simon El Habre, Hot Docs Kanada Belgesel Film Festivali En İyi Belgesel, Dubai Film Festivali Belgesel Dalında Jüri Ödülü dahil pek çok ödül kazanan TEK KİŞİLİK KÖY / THE ONE MAN VILLAGE mizahi belgeselinde, kendi köyünü belgeliyor.
Simon El Habre, 1975-1990 arasında Lübnan’da yaşanan iç savaş dönemindeki çatışmalarda yıkılmış ve boşaltılmış, bu hayalet köydeki hayatı ele alıyor ve toplu bir amnezi yaşar gibi görünen ülkesindeki bireysel ve kolektif bellek üzerine kafa yoruyor.
Helga Reidemeister’ın Türkiye’de ilk kez İpek Yolu Film Festivali kapsamında gösterilecek olan, yurtdışında katıldığı festivallerin neredeyse tamamından ödülle dönen KABİL’DE SAVAŞ VE AŞK; Peter Kerekes’in AŞÇILIĞIN TARİHİ; Ali Eren ve Orhun Borançentin’in birlikte yönettiği GÜNAH; Metin Avdaç’ın KARA ALTINDAN ALTIN MİKROFONA; Necati Sönmez’in GAZZE’NİN YARASI; Müjde Arslan’ın ÖLÜM ELBİSESİ KUMALIK; Nagihan Çakar’ın ZİLAN’IN RENKLERİ; Emel Çelebi’nin LİLİTH’İN KIZKARDEŞLERİ; Venezuela yapımı George Walker Torres’in MARIA VE YENİ DÜNYA; Tahir Aliyev’in Azerbaycan yapımı filmi SAHRA GÜLÜ ve Elif Ergezer’in ŞAİRİN ÖLÜMÜ festivalin gerçekleri söyleyecek diğer filmleri.
Engelsiz Filmler Kuşağı
Festivalin ikinci yılında hayata geçirilen “Görme Engelliler İçin Film Gösterimleri” gördüğü büyük ilgiyle festivalin vazgeçilmez bölümü olarak bu yıl da devam ediyor. GETEM’in (Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuarı) katkıları ile hazırlanan ve 6 filmin gösterileceği Engelsiz Filmler Kuşağı’nda ilk kez bir belgesel film de betimlenerek, görme engelli seyircilerle buluşuyor.
Wolfgang Becker’in 2003 yapımı ELVEDA LENİN / GOODBYE LENIN; Ömer Vargı’nın yönettiği Şener Şen’in ve Kenan İmarzalıoğlu’nun başrolü paylaştığı 2007 yapımı KABADAYI; 2006 yapımı animasyon filmi BUZ ÇAĞI 2: ERİME BAŞLIYOR / ICE AGE 2: THE MELTDOWN; Özgü Namal’ın başrolünde oynadığı Muharrem Gülmez’in yönettiği BEYNELMİLEL; Çağan Irmak’ın müzikleri ile dikkat çeken 2008 yapımı filmi ISSIZ ADAM ve Juraj Lehoysky’ın 2008 Slovakya yapımı KÖR AŞKLAR / BLIND LOVES filmleri görme engelli sinemaseverlerle buluşacak .
Tüm gösterimlerin ücretsiz olacağı bu bölümde yer alan filmlerin 5 tanesinde görme engelliler için, herhangi bir anlatıcının veya konuşmanın olmadığı sahnelerde sesli betimleme yapılıyor. Filmde sessiz gelişen olayların yer aldığı görüntüler ve karakterler arası ilişkiler sesli olarak anlatılıyor.
Sinemalar Cıvıl Cıvıl: Çocuk Kervanı
İpek Yolu Film Festivali’ne geçtiğimiz yıl eklenen ve Bursalı minik sinemaseverlerin büyük ilgi gösterdiği “Çocuk Kervanı” bölümü, geleceğin festival izleyicilerini yine büyülemeye devam edecek. 6-12 yaş arası çocuklara yönelik, altyazılı filmlerin yanı sıra, Türkçe olarak seslendirilmiş filmler çocukları eğlendirmek için gün sayıyor.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali, Bursa’da yaşayan kimsesiz çocukları unutmayarak, sosyal sorumluluk anlayışı ile kimsesiz çocukların sinema şöleninde keyifli saatler geçirebilmesi için, çocuk esirgeme kurumu yuvalarından ve okullardan sinemaya toplu taşıma yapacak.
Japon animasyon üstadı Hayao Miyazaki’nin düşsel dünyasının ürünü KÜÇÜK CADI KİKİ / KIKI’S DELIVERY SERVICE, Kiki isimli bir kız çocuğunun bir kasabaya çekilerek cadılaşmasını anlatıyor. Ama iksirden fazla anlamadığı için, onun yerine süpürge kullanarak kurye servisi başlatıyor. Başta sadece kedisi Jiji onu anlar ama çok geçmeden arkadaşlarının sayısının fazla olduğunu görecektir. Film, Festivalde altyazılı olarak gösterilecek.
John Schultz’un 2009 ABD yapımı başarılı animasyon kurmaca filmi EVİMDE UZAYLI VAR / ALIENS IN THE ATTIC Türkçe seslendirmeli olarak gösterilecek. Kurmaca ve animasyonun iç içe geçtiği filmin konusu ise şöyle: Pearson ailesi tatil için Maine şehrine gider. Fakat eve vardıklarında, orada yalnız olmadıklarını fark ederler.
Dost bir uzaylı o evi önceden keşfetmiştir, ama yanındaki arkadaşları onun kadar iyi değildir ve evi istilâ etmek istemektedirler. Çocuklar tüm güçleriyle gittikleri evi korumak zorundadır, aksi takdirde yaratıklar onları uzaya gönderecek ve dünyayı ele geçirecektir.
Michael Henger’in 2008 Finlandiya yapımı animasyon filmi NİKO: YILDIZLARA YOLCULUK / NIKO: THE WAY TO THE STARS, sevimli bir ren geyiği olan Niko’nun, Noel Baba’nın uçan geyiklerinden biri olduğunu öğrendiği babasını bulmak üzere yola koyuluşunun hikayesini anlatır. En büyük hayali babası gibi uçmak olan Niko, kötü kurtlara yakalanmamak için sincap Julius ve Wilma ile maceradan maceraya koşar.
Festivalde Türkçe seslendirmeli olarak gösterilecek bir diğer film ise, İsveç yapımı Robert Rhodin’in animasyon filmi CÜCELER DEVLERE KARŞI / GNOMES AND TROLLS. Genç cüce Junior’ın ağaç evine kurduğu laboratuarında bir şeyler icat etmeye çalışır. Orman cücelerinin lideri, Junior’ın babası Jalle, oğlunun cücelerin başına geçmesini istemektedir. Junior bir gün babasıyla beraber hayvanlara yem dağıtır. O sırada kavgacı kardeşler Face ve Slim, yiyecekleri çalmak için harekete geçerler. Junior ve horoz arkadaşı Sneaky yiyecekleri korumaya çalışırlar.
Son olarak Thomas Borch Nielsen’in animasyon filmi PARTİ TIRTILLARI / SUNSHINE BARRY AND THE DISCO WORMS kendini olduğun gibi kabullenmeyi, bir şeye inandığın zaman önünde hiçbir engelin duramayacağını, ailenin değerini, dostluğun kıymetini bildiren naif bir animasyon filmi olarak küçük izleyicilerin hayal dünyalarını genişletirken, kişilik gelişimlerine de büyük katkısı olacak.
Tayyare Kültür Merkezi’nde Saat: 09:00 seansında yapılacak çocuk filmlerinin gösterimleri, tamamen ücretsiz olarak gerçekleştirilirken, yine ücretsiz olarak dağıttığı patlamış mısır ve içeceklerle, çocukların keyifli dakikalar geçireceklerini garantiliyor.
İzlemek Yetmez!
4. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali, bu yıl 9 güne çıkan programı; 7 kıtadan 45 ülkeden uzun ve kısa metraj ve belgesel 140’a yakın filmi Bursalı sinemaseverlere taşırken etkinlikleri ile de Bursalıları dolu dolu bir sinema haftasına hazırlıyor.
Tayyare Kültür Merkezi’nde düzenlenecek olan sergiler, film sonrası filmin yönetmen ve oyuncuları ile gerçekleştirilecek olan söyleşiler, ücretsiz sinema kursları, atölyeler, sergi ve düzenlenecek paneller bu yıl da büyük ilgi görecek.
Küratörlüğünü Işıl Baysan Serim’in gerçekleştireceği, festivalin ana temasını oluşturan “Sinema ve Mimarlık” etkinliklerinin mecrası gibi aktörü de Bursa ile kenti yapılandıran mimari örüntüler. Etkinliklerin kapsamını, sinema ve mimarlık etkileşimine ilişkin tarihsel ve çağdaş okumalar/paneller paralelinde gösterilecek olan filmler ve bir de atölye çalışması oluşturacak.
Türk sinemasının yazılı hafızasını oluşturan festival kitapları yine kütüphanelerimizdeki yerlerini alacak.
11