Kültür Sanatİçinden tren geçen film

İçinden tren geçen film

16.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Adı Vasfiye", "Aaah Belinda" gibi unutulmaz filmlerin senaristi olan Barış Pirhasan, bu kez kendisine ait olmayan bir senaryo için kamera arkasında. "Adem’in Trenleri" 2 Mart 2007’de gösterime girecek

İçinden tren geçen film

Asu Maro

Bozkır ortasında bir tren istasyonu. Kuş uçmaz, kervan geçmez bir 'rüzgârlı bayır’, ne tarafa baksanız sonsuza uzanıyor gibi görünen bir sarılık... Neredeyiz, hangi devirdeyiz kestiremiyorsunuz, zamanın durduğu bir yer sanki burası. Hayatın dışında bir zamana kitlenmiş istasyon insanlarının öyküsünü anlatan bir film için doğal plato adeta.

Manisa Karaağaçlı’da çekilen filmin adı “Adem’in Trenleri”. Yönetmen, Barış Pirhasan. “Adı Vasfiye”, “Aaah Belinda” gibi unutulmaz filmlerin senaristi olan Pirhasan, bu kez kendisine ait olmayan bir senaryo için kamera arkasında. Bir Promete Film - İstisnai Filmler ortak yapımı olan “Adem’in Trenleri”nin senaryosu Pirhasan’ın Senaryo Stüdyosu’ndan İsmail Doruk’a ait. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu yılki fonundan 450 bin YTL’lik aslan payını alan film, 2 Mart 2007’de gösterime girecek.

Herkesin bir hikâyesi var
Hikâyenin başkahramanları Hasan Hoca (Cem Özer), Hacer (Nurgül Yeşilçay) ve Bekir (Atıf Emir Benderlioğlu). Bekir, yıllar önce Hacer’i hamile bırakıp kaçmıştır, Hoca da onu korumak için nikâhına alır. Hacer’i ve kızı Fatmacık’ı bir emanet gibi taşır, hep bir gün 'ait oldukları’ adama döneceklerini düşündüğünden onlara bağlanmaktan korkar. Ve bir gün, imam atandığı 20 hanelik istasyonda karşılarına 'esas adam’ çıkar...

Nurgül Yeşilçay, “Selvi Boylum Al Yazmalım”ın Asya’sına benzetiyor Hacer’in gel - gitlerini. Seyircinin de onunla beraber bunu sorgulamasını istiyor: Tutku mu, emek mi? Kendisinin bir seçimi var, Hasan Hoca’dan yana gönlü. Cem Özer oynuyor diye değil, emeği daha değerli bulduğu için...

Bu üçlüden ibaret değil film; istasyondaki insanların her birinin kendi öyküsü var. Filme adını veren Adem var mesela, onun annesi Şükran (Derya Alabora) var, Münevver (Asuman Dabak), Müdür Kazım (Turan Özdemir), Bekçi Reşat (Hakan Bilgin), Tilki Hasan (Ezel Akay) ve daha kimler kimler...

Hasan Hoca, Özer’in tanımıyla 'direk gibi’, kendi doğrularına göre yaşayan ama yanlış anlaşılan bir adam. Sete herkesle şakalaşarak gelen Özer, Hoca kıyafetini giyer giymez sertleşiyor. Ama filmin küçük oyuncuları Zeynep ile Fıratcan’ı çok güldürüyor bu hali.

Çekim aralarında boyama kitaplarıyla oyalanan iki cin gibi çocuk Zeynep ve Fıratcan. Zeynep 5.5 yaşında, Fıratcan 9. Tecrübeli oyuncu Fıratcan. “Danone serisi, Toto reklamı, Fırtına, Aşka Sürgün, Çılgın Yuva” diye sıralıyor oynadığı reklam ve dizileri... Fatih Akın’ın filminde oynarken oğlu Nejat’a hasret kalan Nurgül Yeşilçay artık ondan ayrılmama kararı almış. Bu yüzden maaile gelmişler Manisa’ya. 16 aylık Nejat her gün seti denetlemeye geliyor.

Çocukların setteki en yakın arkadaşlarından biri Derya Alabora. Oynadığı Şükran anaç, sevecen, tatlı sert bir kadın. Uzun süredir film yapmayan Alabora, çok memnun Barış Pirhasan’la çalışmaktan: “Bu işte hepimiz zaman zaman diş gösteririz, ben Barış’ın daha hiç sinirlendiğini görmedim.”

Sette herkesin sitayişle söz ettiği bir Harika Hanım var; 'casting’ sorumlusu Harika Uygur. Minik oyuncuları bulan da o, Bekir’i oynayan Atıf Emir Benderlioğlu’nu da. TRT’de tanıtım koordinatörü Benderlioğlu. Tek hayali iyi bir oyuncu olmak; bu filmi de bir okul olarak görüyor.

Biz seti terk ederken, gene kendi zamanına dönüyor istasyon. Ekip için börek açan  köylü kadınlar evlerine gidiyor, kıran kırana bir “Galatasaray - Beşiktaş” çekişmesine giren Fıratcan ile Derya Alabora, ana - oğul, ayağını vuran terliklerin acısını unutan Nurgül Yeşilçay, Hacer oluyor yeniden...

Trenin sesi duyuluyor uzaktan, herkes yerlerine ve 'motor!’.

“Bir zamanlar bir hoca var idi...”

Bu projede sizi heyecanlandıran ne oldu?
Çok insani bir özü var ve benim çok önem verdiğim şeyleri tartışıyor. İnsan ne zaman iyilik yapmış olur, iyilik yapmak isterken kötülük yapılabilir mi, kötülük denen şeyin başkalarına yararı dokunabilir mi, iyilik kötülüğe, kötülük iyiliğe nasıl dönüşür, nasıl mutlu olunur, nasıl yan yana yaşanır, neden ayrılınır...

Kimsenin cevabını bulamadığı sorular yani...
Tabii bu filmde de cevabı yok ama bir hikâye var işte. Bir zamanlar bir hoca var idi...

Filmde dini unsurların etkisi ne?
Film dinle doğrudan ilgili değil ama tabii ki bizim kültürümüzün, hayat dokumuzun içinde olduğu kadarıyla var. Ramazanın ve imamın seçilmesi, bazı şeylerin günah-sevap kavramlarıyla tartışılmasını getiriyor. Bir çocuğun günahı sevabı, böylece de kendine göre giderek doğruyu - yanlışı seçmesi süreci bu. 

Çocuk oyuncularınıza maşallah takmışsınız...
Taktım. Bir hoşluk olsun diye, sabah çarşıya çıktım, bir kuyumcu gördüm, içimden geldi. Reji ekibime de taktım. 

Çocuklarla çalışmak zor mu?
Yok efendim, büyük bir keyif. Zamanlama duygusu mükemmel, ezberi mükemmel, ideal oyuncuya örnek gösterilebilecek kadar disiplinli ve konsantre çocuklar.