Kültür Sanat‘Herkese nasip olmaz böyle oyun’

‘Herkese nasip olmaz böyle oyun’

24.10.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Janset uzun bir aradan sonra “Tomris”le sahneye döndü. Oyuncu, kendisini Tomris Uyar’da arayan akıl hastası bir kadını canlandırıyor. Oyun boyunca kulaklarımızda “Sen Tomris değilsin!” sözleri yankılanıyor

‘Herkese nasip olmaz böyle oyun’

Melisa Vardal - Akıl hastası bir kadının kendini Tomris Uyar’da aramasını konu edinen tek kişilik tiyatro oyunu “Tomris” seyirciyle buluştu.

Haberin Devamı

İkinci Dünya Savaşı’nda gözlerini hayata açan Tomris’in doğduğu atmosferi anlamamız için hazırlanan video ile başlayan oyun öncelikle başarılı ışık oyunları ile dikkat çekiyor, zamansız ve mekânsız sahne tasarımıyla seyirciyi avucuna alıyor. Kaan Erkam’ın yazdığı Mehmet Ulay’ın yönettiği “Tomris”te sahne sırası Janset Paçal’a geldiğinde ise oyuncu daha ilk dakikadan kendine hayran bırakıyor.

Performansıyla rolünün hakkını veren Janset, metni ilk okuduğunda çok sevdiğini çünkü hikâyenin bütün kadınların ortak derdini çok iyi dile getirdiğini belirtiyor ancak büyük harflerle de altını çiziyor: “Bir erkeğin elinden çıkmasına rağmen.” Oyuncunun sahnede canlandırdığı karakter kendini edebiyatımızın usta kalemi Tomris Uyar sanıyor. Konu Uyar olunca hemen soruyoruz Janset’e onun için ne ifade ediyor Tomris Uyar diye. “Duruş olarak çok sevdiğim bir insan. Güçlü, kendi ayaklarının üstünde duran bir kadın. Hiçbir şeye ihtiyacı yok’muş’ gibi görünüyor. Belki de var” diyor ve Tomris Uyar’la kadın-erkek ilişkisine bakış açılarının benzediğini anlatıyor. Oyuna hazırlanırken Tomris Uyar’ı yeniden keşfetmiş Janset. Onu daha iyi tanımak, daha da önemlisi anlamak için çokça araştırma yapmış. Turneye giderken de tüm kitaplarını yanına alacağını ve Tomris Uyar’ın kendine yol arkadaşlığı yapacağını anlatıyor. Ve Tomris’i değil de kendini Tomris Uyar zanneden bir akıl hastasını sahnelemenin birilerini kırmadan oynamak için avantajlı olduğunun altını çiziyor.

Haberin Devamı

Şaşırtan performans

Uzun yıllar ara verdikten sonra yeniden sahnede olmanın ona neler hissettirdiğini sorduğumuzda “Herkese nasip olmaz böyle bir oyun” diyerek yaşadığı heyecanı da bizimle paylaşıyor. Üstelik “Tomris” onun ilk tek kişilik oyunu. Dolayısıyla heyecanı ikiye katlanıyor ve bu deneyimden çok şey öğrendiğini anlatıyor: “Oyuncu sonsuz bir sandık içinden sürekli bir şey çıkabilir” diyor.

Yeniden “bizim Tomris”e dönersek oyun akıl hastası bir kadının Tomris Uyar’da kendini var etmesini anlatırken kadın ile erkek arasındaki çıkmazları hem Uyar’ın bakış açısıyla hem de kahramanının deneyimleriyle sorguluyor. Seyirciyi de yanına alıp “Gerçek erkek hangisi, ilişkinin başındaki mi, sonundaki mi? Kadın kendine biçilen kılıfların dışına çıkamaz mı?” diye sorarak bu sorgulamaya ortak ediyor. Janset ise ilişkilere dair “Erkeklerin kadınlara karşı evreleri var, cicim ayları daha sonra kaka ayları oluyor” diyor ve aslında iki cinsin de bu sorunu yaşadığını ekliyor. Janset’e göre herkes bu oyunda kendinden bir parça bulacak: “Ee ben de böyle diyordum bizim beye, bizim hanıma diyecekler.”

Haberin Devamı

Janset’in sonsözü de performansını şaşırtıcı bulanlara. Onlara katıldığını, söyleyen Janset, kendisinin de içinden böyle bir karakter çıkmasına şaşırdığını itiraf ediyor.

Tomris aslında yazarmış

Tomris Uyar’ın bir anısını okumasıyla “Tomris”i yazmaya başladığını anlatan Kaan Erkam oyunda sanıldığının aksine Tomris Uyar, Cemal Süreya ve Turgut Uyar sözlerinden çok kendinin yazdığı sözlerin kullandığını söylüyor. Mehmet Ulay yönetmenliğini kabul etmeden önce oyunu “Sen Tomris Uyar değilsin, sen benim” diye bitireceğini belirtiyor. Çünkü aslında başroldeki karakter Erkam’ın kendisiymiş. Ama Ulay metni okuduktan sonra oyuna farklı bir yorum getirmiş

Haberin Devamı

Tiyatronun geleceği absürtte

Mehmet Ulay uzun süredir oyun yönetmediğini ve yönetmeyi düşünmediğini ancak metni hoş ve absürt bulunca fikrinin değiştiğini söylüyor. Dünyanın artık absürt tiyatroya yöneldiğinden bahseden Ulay, “Yurt dışında yaşadığım için o şımarıklık ve cesaretle bu oyunu ortaya koydum” diyor. Ayrıca Ulay, somut ve soyut bir sahne kullanıp ışık oyunlarından yararlandığının altını çiziyor.