19.02.2021 - 12:42 | Son Güncellenme:
İhsan Dindar - milliyet.com.tr / ihsan.dindar@milliyet.com.tr
Amerika'nın herhangi bir yerinde yaşayanların hikâyelerine aşinayız ama Hawaii daha dikkat çekici. Hawaii'de yaşamaya başlamak nasıl bir karardı? ve şu anda hayat nasıl gidiyor? İstanbul'da hem sunuculuk hem de müzisyenliği bir arada sürdürdüğünüz bir kariyerniz vardı...
Heyecan vericiydi tabii ki! Amerika’da kime Hawaii ‘de yaşıyorum desem “Wooww” diyorlardı. Sadece bize değil onlara da çok egzotik geliyor burada yaşamak. Hawaii’den önce bir sene kadar Karayipler'de yaşadım. Hatta sonra Türkiye’ye döndüm. Dönüşümden birkaç ay sonra Hawaii’de başvurduğum bir işin kabul olmasıyla başladı Hawaii serüvenim… Burayı çok istiyordum çünkü hem Karayipler’in rahatlığı var hem de daha medeni bir yer Karayipler’e kıyasla. Hayat zorlu geçiyor şu an aslında, çünkü Hawaii’nin neredeyse tek geçim kaynağı olan turizm sekteye uğradı. Ama neresinden baktığınız önemli tabii, biz de bu cennet adaların keyfini çıkarmaya çalışıyoruz elimizden geldiğince. İstanbul’u özlüyorum ama kariyerimi bıraktığım için pişman değilim. Risk alıp, hayattan ne istediğimi bulmam gerekiyordu, riski de aldım, amacımı da buldum. Bundan sonra sunuculuk kariyerim için, ilk göz ağrım olan müziği ikinci plana atmayacağım.
Pandemi sürecinde Hawaii gibi daha izole bir yerde olmak avantaj olsa gerek?
Pandemi sürecinde burada olmak kesinlikle büyük şans elbet. Ama zor tarafları da yok değil, Covid sebebiyle ailemden kaybettiklerim oldu, yanlarında olamadım… Kendimi kişisel gelişime verdim, içime kapanıp, onlarca kişisel gelişim kitabı okudum. Fakat insan bir süre sonra kendinden bile sıkılabiliyor, bitsin artık pandemi, dostlarımızı, ailemizi çok özledik…
Geçtiğimiz ay, "Sayende" adını taşıyan şarkınızı yayımladınız. Sözleriyle, klibiyle dikkat çekici bir çalışma. Öncelikle şarkıyla başlamak istiyorum. Nasıl bir hikâyesi var?
Ben hep Kadın Hakları konusunda çok hassas bir kadındım. Kişisel hayatımdaki duruşumda da, kariyerimdeki dönüm noktalarında da, bu hassasiyetin izleri vardır aslında. Kadınların hem hemcinsleri tarafından hem de erkekler tarafından, hayatın her alanında büyük haksızlıklara uğradıklarını düşünüyorum. Okulda özgüveninizi kırmaya çalışan korkunç kadın müdürlerden tutun da, iş yerinde size yaptığı her türlü tacizi kendilerine hak gören erkeklere kadar uzanan çok çetrefilli yollardan geçiyor kız çocukları. Sonra da, “ Aaa neden öldü bu kadınlar, neden şiddete uğruyorlar?” diye şaşırıyoruz. Kadına şiddet daha çocuk yaşta başlıyor ve ivme kazanarak devam ediyor maalesef. “Kadına şiddet var da erkeğe şiddet yok mu?” diyen arkadaşlarım oldu. İkisi o kadar bambaşka şeyler ki, mesela istatistiki olarak 1 günde erkekler tarafından 144 kadın öldürülürken, kadınlar tarafından öldürülen erkek sayısına dair bir istatistik yok bile, çünkü bu tarz vakalar yok denilecek kadar az. Bu biraz, dünya üzerinde binde bir ihtimalle görülen hastalıklarla Covidi kıyaslamaya çalışmak gibi. Siz söyleyin hangisi hayatımızı daha çok etkiliyor? Ben elimden geldiğince bu tarz müzik videoları çekmeye devam edeceğim. Sevdiğim işi yaparken toplum için bir farkındalık yaratabiliyor olma ihtimalidir beni doyuran şey.
Klip de pandemi dönemine rağmen, farklı coğrafyalardaki kadınların çekimlerinden oluşuyor sanırım...
Aslında farkı coğrafyalardan ziyade, çeşitli ülkelerden, ilkelerden, zevklerden kadınlarla çalışmak istedim. Hemen hemen hepsi arkadaşım. Kolektif şeyler yapmaya bayılıyorum. Bu tek başınacılığın dünyaya iyi geldiğini de düşünmüyorum. Hele de bu günlerde birbirimize daha da yakınlaşmalıyız bence en azından manevi olarak.
Out of Mind ve Gurbet şarkılarınıza aşinayız. Her iksinde de yöresel melodiler, elektronik altyapılarla buluşuyor. Özellikle yurt dışında yaklaşım nasıl?
Yurt dışında çok sevildi şarkılarım, özellikle ‘Out of My Mind’ ın Youtube izlenmesine çok şaşırmıştım. Otantik işleri seviyor bence yurtdışı, tecrübelerime dayanarak bunu söyleyebilirim.
Bundan sonra da tarzınızı bu düzlemde mi sürdüreceksiniz? Yoksa bu müzikal yolculukta farklı maceralarla karşımıza çıkma ihtimaliniz var mı?
Kesin bir şey söylemek istemiyorum, çünkü müzik de hayat kadar akışkan bir şey. Bize hep bir çizgide yürümemiz gerektiği aşılandı çocukluğumuzdan beri, ama müzik bana aslında bir değil binlerce çizginin var olabileceğini anlattı hep. A noktasından B noktasına ulaşmanın en kısa yolu dümdüz bir çizgi çekmek olabilir belki ama ben bunun çok sıkıcı olduğunu düşünüyorum. O yüzden biraz şarkının hissiyatına göre hareket ediyorum. Mesela Mart ayında çıkacak olan şarkım bir Rap düeti, o şarkı onu istiyordu ben de ne istiyorsa onu vermeye çalıştım. Ama içinde tabi ki, yayınladığım 3 şarkının nüansları var, bağlama var, ud var…
Cover çalışmalarınızı Youtube kanalınızda güzel bir fonla yayımlıyorsunuz. Yakın zamanda yeni bir cover çalışması da gelecek mi?
Cover yapmayı çok çok seviyorum! Yakında yeni bir cover yükleyeceğim Youtube’a. Hatta spoiler vereyim bir Sezen Aksu ve Bülent Özdemir şarkısı…
Pandemi hayata dair pek çok şeyi sekteye uğrattı. Ancak konserler için 2021 yaz ayları konusunda insanlar iyimser. Siz nasıl bakıyorsunuz duruma?
Karamsar olmak istemem ama, yakın zamanda konserlerin geri geleceğini düşünmüyorum. Küçük çaplı açık hava mekanlarında, Bodrum Marmaris gibi yerlerde belki … Onun dışında yurtdışından takip ettiğim kadarıyla , konserler en son geri gelecek etkinlikler arasında maalesef.