06.02.2024 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler - Edebiyat tarihi için anılar, mektuplar, hatıratlar ve otobiyografiler, ortaya konan eserler kadar eşsizdir. Yazarı, şairi tanıtan, yazılanların arkasındaki sergüzeşti gösteren yegâne şeylerdir anılar. Kendisi de bir şair olan Ömer Erdem, ‘günlerin su aktığı’ bir ömrün içinden Sezai Karakoç ile olan anılarını “Günler Çözüldükçe” adlı kitapta anlatarak şairin çok katmanlı yaşamını ve edebiyatını izliyor.
‘Sevilecek adamdı’
“Sevilecek adamdı Karakoç” diyor. Kendi hafızasına bakarak farklı kuşaktan iki şairin paylaştıklarını aktarıyor. Karakoç şiiri üzerine yaptığı master’dan yola çıkarak şairin kendi arayışlarına yanıt verdiğini söylüyor.
“Günler Çözüldükçe”, Sezai Karakoç’u Türk şiirinin yaratıcı bağlamı içinde ve modernizmin imkânlarını kullanarak yüceltme ve hüküm verme amacı taşımadan hatırlatan bir kitap. Tek referansımız iki şair arasında paylaşılanlar ve Erdem’in edebiyat âleminden tanık olduğu anlar. “Sezai Karakoç’a Doğru” giden yolda Ömer Erdem, şairin sevgisindeki ve öfkesindeki samimiyeti vurguluyor. İkinci Yeni şairlerine mesafesini, Cemal Süreya ile hazırladıkları Körfez kapağını, Diriliş’e dahil olmak isteyenleri, döneminin siyasi ve kültürel atmosferi içinde Sezai Karakoç’un yalnızlığını, ‘soyut ve anlaşılması zor şiirler’ yazan, ‘Tanrı, yaratmak, konkre, abstre’ kelimelerini kullanan, maddi zorluklarla mücadele eden, şiiri hakkında pek konuşmak istemeyen bir şair portresi çıkıyor karşımıza. Şiirlerindeki aşkı, mücadeleyi, edebi sürekliliği hatırlıyor. Dava için şiir yazdığını fakat geri dönüp baktığında yazdıklarında bazı fazlalıklar ya da seyreklikler gördüğünü, ölüme karşı mesafeli duruşunu, cenazelere katılmayışını, Cahit Zarifoğlu’nun kendisini son kez görme isteğini reddedişini de öğreniyoruz bu anılardan.
Erdem, Sezai Karakoç için “Kitlesel heyecanlardan boş hevesler üretecek mizaçta değildi. Bir sayısal kitle insanı değildi Sezai Karakoç. İnsanın kendini hak özgürlüğü içinde yol almasına inanıyor, bu bağlamda kendisi ile buluşan gençlere bir yol haritası çizmiyordu. Bir birlikte oluş fikri yaymak istiyordu sadece” diyor.