03.11.2017 - 18:09 | Son Güncellenme:
Alejandro Jodorowsky özellikle belirli bir kesime hitap eden sürreal ve şok filmleri yönettiği, çok sayıda çizgi romanın yazarı olarak bilinir.1962'de panik hareketini Roland Topar ve Fernando Arrabal ile beraber yarattı. Ayrıca meşhur sanatçılarla çalıştı: Marcel Marceau, Maurice Chevalier, H.R. Giger, Dan O'Bannon, Jean Giraud. John Lennon Jodorowsky'nin işlerine hayrandı...3 Aralık 2005'te İrlanda Gurteen Kalesi'nde arkadaşı Marilyn Manson ve Dita Von Teese'nin meshepsiz evlilik töreninde görev yaptı.İşte Jodorowsky filmleri;
Köstebek 1970 Meksika yapımı western filmidir. Alejandro Jodorowsky'nin yönettiği yapım bir silahşörün aydınlanma savaşını konu almaktadır. Film 44. Akademi Ödülleri'nde Yabancı Dilde En İyi Film dalında aday adayı olmuştur.
Oğluyla birlikte yolculuk yapan bir silahşör, bir kadının hayatını kurtardıktan sonra, çöllerin en sıkı dört silahşörüyle karşı karşıya gelmek durumunda kalır. Silahşör türlü meziyetleri olan bu adamları yok ettikten sonra ise yeraltına sığınmak zorunda kalır. Dışlanmışların ininde onu manevi bir uyanış beklemektedir. Gözlerini açtığında, dünyayı değiştirmek ve oğlunu bulmak üzere planlar yapmaya başlar.
İsa benzeri bir karakter ruhani bir liderin dünyasına girer ve onun aracılığıyla, gezegenleri temsil eden renkli bir grupla tanışır. Her birinin farklı dünyası vardır ve başlangıçta onların dünyalarını izleriz. Daha sonra kutsal dağa doğru gerçekleştirilecek yolculuk başlar.Öncelikle her Jodorowsky filmi gibi, anlatılması, özetlenmesi zor bir çalışma olduğunu belirtmek gerek. Her tür özet filmi anlatmak için yetersiz ve hatta 'saçma' kalıyor. Yönetmen öncelikle saykodelik kültüre ve gerçeküstücülüğe bağlı kalarak çekmiş bu filmi ve görsel olarak çarpıcı bir galeri var karşımızda. Fakat yönetmen 70'lerde karşı kültürün hedefi haline gelmiş her türlü kurumu da çaktırmadan eleştiriyor.
Akıl hastanesinde beyaz duvarların arasında kendini kuş zanneden ve bir ağacın üzerinde yaşayan Fenix (kendi küllerinden doğan Anka Kuşu) var karşımızda. Geçmişe dönüşlerle Fenix'in neden akıl hastanesinde olduğunu öğreniriz öncelikle. Ailesi ile birlikte gösteriler yaptıkları sirklerinde güzel bir çocukluk geçirmektedir Fenix. Ancak çapkın bir adam olan babasının annesini sirkteki dövmeli kadınla aldattığı gece her şey değişir. Babasını dövmeli kadınla yakalayan annesi babasının cinsel organına sülfürik asit atar, babası buna karşılık annesinin kollarını bıçakla keser ve sonra da intihar eder. Tüm bu olayları izleyen Fenix ciddi bir travma geçirerek akıl hastanesine yatar. Fenix'in hayatı bir gün odasının camından kolları olmayan annesini sokağın kenarında beklerken görmesiyle tamamen değişecektir. Hastaneden kaçan Fenix ile annesi artık simbiyotik (iki canlı arasında her iki tarafın karşılıklı yararlanmalarına dayalı ortak ilişki) bir yaşamı paylaşmaya başlarlar.
Usta sinemacı Alejandro Jodorowsky'nin doğum yeri olan Güney Amerika ülkesi Şili'de geçen çocukluk yıllarına odaklanan film biyografik bir yapım. Filmin senaristliğini ve yapımcılığını da üstlenen Jodorowsky bu yapımı şu sözlerle ifade ediyor: "Ben kendimi, hayli benden ayırıp, hayatın anlamına doğru umutsuzca bir arayıştayım.""Görsel bir otobiyografi deneyimi" olarak da yorumlanan Jodorowsky'nin 1929'da doğduğu Tocopilla kasabasında geçiyor. Ailesinin göçmen olması dolayısıyla da (Rus Yahudisi) çocukluk yılları oldukça zorlu geçen Jodorowsky filmini gerçek insanlara dayandırmasına rağmen şiirsel bir dünyada kurguluyor.