01.05.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Müjde Işıl - Pandemi nedeniyle son iki yıldır yalnızca çevrimiçi etkinlikler düzenleyen İşçi Filmleri Festivali bu sene hibrit formata geçiyor ve film gösterimlerini hem çevrimiçi hem de yüz yüze gerçekleştiriyor. Bu sene 1-8 Mayıs tarihleri arasında 17. kez düzenlenen festivalde 20 ülkeden 69 film; sponsorsuz, yarışmasız ve ücretsiz olarak seyirci ile buluşuyor. Dünyanın dört bir yanından gelen toplam 594 film başvurusu değerlendirilerek festival için 49 yerli ve 20 yabancı film seçildi.
Oyuncu Nur Sürer’e teşekkür ve onur plaketinin verileceği festivalin açılış gecesinde, gelenek olduğu üzere bir set emekçisi de sahneye davet edilecek. Festivalin açılış filmi ise Fikret Reyhan imzalı “Çatlak”. Çevrimiçi gösterim ve söyleşiler festivalin YouTube kanalında 8 Mayıs’a kadar devam edecek. İstanbul’daki yüz yüze gösterimler 5-8 Mayıs tarihleri arasında Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi ve 6-8 Mayıs tarihleri arasında Fransız Kültür Merkezi’nde yapılacak.
Sinema Toplulukları Çalıştayı
Festivalin bu yılki programında film gösterimleri ve söyleşilerin yanı sıra bir de çalıştay yer alıyor. Türkiye’nin değişik il ve ilçelerinde zaman zaman veya sürekli film gösterimleri yapan birçok sinema topluluğu bulunuyor. Bu toplulukların film temininden gösterim olanaklarına kadar birçok sorunu ve ihtiyacı var. Bu sorunları konuşmak, Filmkoop ve İFF olanaklarını da kullanarak bu sorunlara birlikte çözüm üretmek çalıştayın amaçlarından bazıları. Filmkoop - İFF iş birliği ile düzenlenen Sinema Toplulukları Çalıştayı, 7 Mayıs’ta saat 14.00-17.00 arasında Kadıköy Sinematek / Sinema Evi’nde gerçekleştirilecek. “Hatırlamak ve Anlatmak için Şehre BAK” projesi kapsamında üretilen kadın yönetmenlerce çekilmiş 12 kısa film de özel bir bölüm ile seyirci ile buluşacak.
Programdan öne çıkanlar
Türkiye’de ilk kez gösterilen “Boramey: Ghosts in the Factory/Boramey: Fabrikadaki Hayaletler”, Kamboçya’dan gelen ilginç bir belgesel. Zorlu çalışma koşullarının hâkim olduğu Kamboçya’daki tekstil fabrikalarında toplu bayılma vakaları görülüyor. İşçilere göre buna uzun çalışma saatleri, yüksek sıcaklıklar ve yetersiz beslenme değil, fabrika sahiplerinin saygısızlıklarına öfkelenen ruhlar neden oluyor. Arjantin’den gelen “Amasando Futuro/Geleceği Yoğurmak” barınma, kültür, eğitim ve sağlık çalışmaları gerçekleştiren Milagro Sala’nın yönetici sınıfın ekonomik ve siyasi çıkarlarını olumsuz etkilediği için tutuklanmasından yola çıkarak eşitlik için çabalayan halk kahramanlarına çeviriyor kamerasını. “Demenoi/Sarmal” belgeseli, Yunanistan modern tarihinin en kritik zamanlarında, işçilerin birçoğu şirketin Drapetsona’daki gemilerinde mahsur ve gözlerden uzaktayken, Lesvos Shipping Company çalışanı denizcilerin 2015 yılındaki mücadelesinin yedi ayını anlatıyor. İngiltere’nin Oscar temsilcisi olan “Dying to Divorce/Ölümüne Boşanmak”, Türkiye’de kadına yönelik şiddeti belgelerken, eşlerinden gördükleri saldırılardan sağ kurtulan Arzu ve Kübra için verilen adalet mücadelesine odaklanıyor. Ebru Özyurt imzalı “Emeğin Sineması: Karanlıkta Uyananlar”, Vedat Türkali ve Ertem Göreç iş birliğinin ürünü olan “Karanlıkta Uyananlar” filminin çekimleri devam ederken ekibin dayanışmasını, sendikalar arası dayanışmayı, sinema emekçilerinin hem filmde hem de gerçek hayatta sendikalaşmasını takip ediyor. “En Deuda con Todas/Kadınların Alacağı Var” kürtajı 20-40 yıl hapisle cezalandıran El Salvador’daki kadınların sesini duyururken, oyuncu Ayça Damgacı ise “Patrida”da 87 yaşındaki Batı Trakya Göçmeni babası İsmet Damgacı’nın doğduğu ve zorunlu göç nedeniyle ayrıldığı toprakları tekrar ziyaret edişini belgeliyor. Her yıl birkaç bini dışında ne gidebilen ne geri dönebilen ve yıllarca Libya’da mahsur kalan 700 bin göçmen-köleyi anlatan İtalyan yapımı “L’Urlo/Çığlık”ın yönetmeni Michelangelo Severgnini bu sene festivalin konuğu oluyor.