05.11.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
CEYDA ULUKAYA / İSTANBUL
İlk kişisel sergisini Eskişehir Festivali kapsamında açan fotoğraf sanatçısı ve Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Eryılmaz, kentte fotoğraf kültürünün gelişimine öncülük eden Eskişehir Fotoğraf Sanatı Derneği’nin (EFSAD) de başkanlığını yapmış bir isim. Sergileriyle fotoğraf sanatına katkıda bulunan Eryılmaz’la, kentteki sanat ortamını konuştuk.
- Fotoğrafla ilişkiniz nasıl başladı?
Eskişehir’de kültürel ve sanatsal çalışma ortamlarında sivil toplum kuruluşlarının çok önemli yeri var. Fotoğraf sanatında da Eskişehir’de önemli girişimler yaşandı. 80’li yılların başında Halk Bilim ve Turizm Derneği çatısı altında fotoğraf ile tanıştım. 1984 yılında Eskişehir Sakarya Gazetesi’nde foto muhabiri olarak çalışmaya başladım; ardından akademik eğitim için Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne girdim. Fakülte öğrenciliğim sırasında fotoğraf ile daha yakınlaştım. Prof. Dr. Levend Kılıç ve önemli bir foto muhabiri olan Ergun Çağatay’dan ders alma ve birlikte çalışma şansı yakaladım. Ergun Çağatay aracılığıyla Paris’te bulunan ve dünyanın en önemli fotoğraf ajansı olan Sipa Press’de staj yaptım. Bu benim için bir dönüm noktasıdır. Sipa’daki staj sonrasında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde göreve başladım. Bu dönemde hem üniversitede hem de sivil toplum kuruluşlarında fotoğraf çalışmalarım hız kazandı.
- EFSAD 90’lı yıllarda kurulan bir dernek. Siz, 2001’de derneğin başkanlığını yapıyorsunuz ve uzun yıllar seminerlerde ders veriyorsunuz. EFSAD Eskişehir’de nasıl bir boşluğu doldurdu?
Sanat ve kültür hareketlerinin başarıya ulaşmasında gönüllülük çok önemlidir. EFSAD’ın kuruluşu aslında üniversite ile kentin kucaklaşmasıdır. Anadolu Üniversitesi’nde fotoğraf alanında dersler veren son derece yetkin öğretim üyeleriyle kentte bu sanata gönül veren yetenekli amatör ve profesyonel arkadaşların birlikte oluşturduğu bir girişimdir. Üniversiteler genellikle kentten kopuk olmakla, kampüs içine sıkışmakla eleştirilir. EFSAD kurulduğu dönemde, Anadolu Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. Engin Ataç’ın da verdiği desteklerle binlerce kişiye fotoğraf eğitimi vermiş; düzenlediği gösteri, sergi ve gezilerle çok önemli bir boşluğu doldurmuş; Eskişehir’in sanat hayatına önemli katkılar sunmuş ve üniversiteyle kent halkını buluşturmuş bir dernektir.
- EFSAD’ın kuruluş yıllarıyla bugünkü Eskişehir’in kültür sanat ortamını nasıl değerlendirirsiniz?
EFSAD’ın kurulduğu 90’lı yılların başındaki Eskişehir, yalnızca amatör girişimlerle bu hayatı şekillendirmeye çalışan bir kentti. Bu amatör girişimin en çarpıcı örneklerinden biri, 60’lı yıllarda, o gün öğrenci olan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ve arkadaşlarının -sembolik de olsa- kanlarını satarak tiyatro kurma girişimleridir. Ancak, aynı Yılmaz Büyükerşen’in Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü döneminde kurduğu Devlet Konservatuarı, Güzel Sanatlar Fakültesi, Anadolu Senfoni Orkestrası ve Tiyatro Anadolu ile Büyükşehir Belediye Başkanı olduktan sonra gerçekleştirdiği Şehir Tiyatrosu ve Belediye Senfoni Orkestrası gibi projeler, Eskişehir’in resmi ve kurumsal boyutta kazandığı önemli kültür ve sanat kurumları olarak, kent hayatına yaşam enerjisi vermeye başladılar.
- Bu değişimde EFSAD’ın nasıl bir rolü oldu sizce?
EFSAD’ın en önemli katkılarından biri yalnızca fotoğraf sanatına odaklanmış bir dernek olarak herkese sanatla uğraşabilme fırsatını sunmak oldu. Fotoğrafın demokratik bir sanat unsuru olma özelliğini insanlar arası ilişkilere de yansıttı. Her meslekten, her yaş ve cinsiyetten insan EFSAD seminerlerinde günlük yaşamın sıkıntılarından uzaklaşıp, görsel kültürle fotoğraf sanatının estetiğiyle buluşma şansına sahip oldu. Bu iletişim ortamı, kursların dışında, sergilerde, gezilerde ve ortak etkinliklerde de sürdürüldü. EFSAD kurslarına katıldıktan sonra alan değiştiren, fotoğrafçılığı profesyonel meslek olarak seçip yaşamını sürdüren çok sayıda insan oldu. Burada yetişen genç arkadaşlar başka sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarına katkıda bulunmaya başladı.
‘Eskişehir’de sanat galerisi yok’
- Bir Eskişehirli olarak kentte sanata ilgiyi nasıl görüyorsunuz?
Eskişehir halkıyla Eskişehir’de yaşayan öğrenci kitlesi kültür ve sanat etkinliklerine çok duyarlı. Kent önemli göç aldı; aynı zamanda turistik merkez oldu. Özellikle hafta sonlarında çok konuk ağırlayan kentin sunduğu en önemli yerler sanat ortamları. Büyükşehir Belediyesi’nin müzeleri ve Odunpazarı Modern Müze çok büyük ilgi görüyor. Bununla birlikte Eskişehir’in merkezinde gerçekten “sanat galerisi” diye tanımlanabilecek bir sergi alanı yok. Bunun Eskişehir için çok büyük ayıp olduğunu düşünüyorum. Evden irice bir salondan ve merkezden uzakta bir yerden söz etmiyorum. 1 milyonu aşan nüfusuyla büyükşehir statüsünde olan, sanayi ve ticaret odaları, üniversiteleri olan bir kentin merkezinde, gerçek bir sanat galerisine sahip olmamasının hiçbir mantıklı açıklaması olamaz.