02.07.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler - British Council’ın düzenlediği “Duvarları Olmayan Müze”nin yeni çevrimiçi sergisi “Rahat hissediyor musun?” temasıyla britishcouncil.org üzerinden ziyarete açıldı. Türkiye’yi temsilen Rita Aktay ve Birleşik Krallık’ı temsilen Ritika Biswas’ın küratörlüğünde gerçekleşen ve tamamı British Council Koleksiyonu’ndan seçilen projede kadın, siyah ve uluslararası sanatçılara yer veriliyor. British Council, erişilebilirliğin ön planda tutulduğu çevrimiçi platformda, 27 sanatçının video, fotoğraf, resim ve yerleştirme gibi birçok farklı türde 40 eseri bir arada sunuyor.
Dayanışma ve direniş
Sergide bu yıl kadın deneyimine ve aile kavramına yakından bakılıyor. Ortak soru ise evin ne olduğu ve evde hissetmenin ne anlama geldiği... Küratör Rita Aktay, “İstanbul ve Singapur’da yaşayan iki kadın olarak ev kavramını, evde hissetmenin ne demek olduğunu sorguladık. Bu kavramı açıklarken beden, yaşam alanı ve gezegen olarak üç seviye üzerinden düşündük ve kadın bedeni, azınlık kimlikler, ırksal eşitsizlik, küresel güney, batı dünyası, domestik aile, iklim krizi ve virüs ve güvencesizlik gibi faktörleri dikkate aldık. Sonuç olarak bir araya getirdiğimiz sanat eserleri toplumsal cinsiyeti bir başlangıç noktası olarak ele alıp, ilişkili birçok alana yayılarak dayanışma, birliktelik, direniş ve özen kavramlarını, renkli ve heyecanlı bir yaklaşımla inceledi. Bu proje, British Council koleksiyonunda yer alan ve İngiltere’nin savaş sonrası döneminin ilk kadın sokak fotoğrafçılarından biri olan Shirley Baker’ın, 1960’lar Manchester kentsel dönüşüm mahallelerini belgelediği proje ile çok benzeşerek, zaman ve coğrafyalar ötesi bir diyalog kuruyor” diyor.
Emojilerle teslimiyet
Günümüzde iletişim kurmak için sık sık başvurduğumuz emojilerle ilerlediğimiz sergide karşımıza dinozorlar, konfetiler, biberonlar çıkıyor. Sergiyi “Renkli, eğlenceli ve erişebilir” sözleriyle anlatan Rita Aktay, “Amacımız sadece sanat profesyoneli olanlara değil, olabildiğince geniş bir izleyiciye ulaşmak. Emojiler kullanarak izleyiciyi sergiyi bir oyun gibi gezmeye davet ediyoruz. İlk önce mesajlaşma ara yüzü ile karşılaşan izleyici, küratörlerle küçük bir mesajlaşma etkileşimi yaşadıktan sonra altı emojiden bir ya da ikisini seçerek sergiye giriş yapıyor ve bu sıradışı seçimlerin (örneğin bir dinozor ve bir alarm sireni) karşısına neler çıkaracağını görüyor. Bu altı emoji, bizim için serginin temalarına göndermede bulunuyor örneğin dinozor yok olan bir tür olarak iklim krizi ve şiddete göndermede bulunuyor, ya da babaanne nesiller arası birliktelik düşüncesini yansıtıyor fakat anlamlarını bütünüyle açık etmeyerek heyecanlı bir sergi deneyimi sunuyor” diye konuşuyor.
Dijital deneyim doğru okunmalı
“Duvarları Olmayan Müze”, bu yıl beşinci kez düzenleniyor. Pandemiden daha önce dijital sergi deneyimini izleyiciye sunan müzede, binlerce ziyaretçi çevrimiçi olarak sanatla buluştu. Çoğu ilk kez dijital sergi deneyimi yaşadığını aktardı. British Council Sanat Müdürü Su Başbuğu, pandeminin ilk günlerinden itibaren yüz yüze iletişim odaklı sanat merkezlerinin sürece hazırlıksız yakalandığını söylüyor: “Pandemiyle birlikte halihazırda zaten içeriğe boğulmuş olan dijital ortama dünyanın dört bir tarafından içerikler akmaya başladı. Ve bunlar eğitimden alışverişe, toplantılardan, arkadaş buluşmalarına hayatın her alanındandı. Daha önce basit sosyal medya duyuruları dışında seyircisiyle dijital bir iletişim kurmayan köklü kurumlar, kendilerini yepyeni ve çok kalabalık bir mekânda içerik
üretmeye, paylaşmaya çalışırken buldular; çok affalladılar, kendi dillerini oluşturmaları, seyircilerine ulaşmaları her zaman mümkün olamadı. Biz bu döneme bir adım önde başladık diyebilirim. Son beş yıldır “Duvarları Olmayan Müze” ve diğer dijital projelerimiz sayesinde ciddi bir deneyim edinmiştik ve dijital için üretim yapmanın ne demek olabileceğine dair bir birikimimiz vardı. Bu beş yılda edindiğimiz en değerli bilgi şuydu: Dijitalde var olmak demek size herkesin ulaşabilmesi ve tüketebilmesi demek değil, yani erişilebilir olmak demek değil. Nasıl bir müze seyircisine ulaşabilmek için, onu içeri davet etmek için bina tasarımından güvenliğine, pazarlama görsellerinden diline kadar sergilerini destekliyorsa, dijital de aynı özeni ve çabayı gerektiriyor hatta kimi zaman daha fazlasını bile.”
Emojilerle çıkılan yolculuğa dilediğiniz sanat eserini dahil edebiliyorsunuz. Sharon Aivaliotis, Shirley Baker, Ursula Biemann, Elif Biradlı, Flo Brooks, Chila Kumani Burman, Helen Chadwick, Jayashree Chakravarty, Tacita Dean, Rohini Devasher, Suki Dhanda, Ayçesu Duran, Anna Fox,Eda Sütunç gibi isimlerin eserlerine yer veren sergide her defasında farklı bir seyir rotası belirleyebiliyorsunuz.