Kültür SanatDünyaya kız çocuk getirmek

Dünyaya kız çocuk getirmek

09.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

ABD yapımı “Shirley” ile Mısır’dan gelen “Benim Bedenim”de geçen ve kız çocuk doğurmanın zorluğunu konu alan cümleler, Uçan Süpürge’de gösterilen bu iki filmi birbirleriyle konuşturuyor

Dünyaya kız çocuk getirmek

Nil Kural -  "Kız çocuk doğuracağım diye duvarlar üzerime yıkılıyor” ve “Umarım erkek olur, dünyada kız çocuğu olmak çok zor"... Bu iki cümle önceki gün 24. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde gösterilen dünyanın iki farklı ucundan gelen, bambaşka konuları işleyen iki filmi “Shirley” (ABD) ve “As I Want / Benim Bedenim”i (Mısır) birbirleriyle konuşturdu.

Haberin Devamı

“Madeline’s Madeline” ile dikkat çeken yönetmen Josephine Decker’ın “Shirley”si ABD’li yazar Shirley Jackson’ın hayatının kısa bir döneminden yola çıkan serbest bir biyografi. 1950’lerde geçen hikâyede Shirley Jackson ve akademisyen eşi Stanley, genç çift Fred ve Rose Nemser’ı evlerinde bir süre misafir ediyor. Fred üniversitede Stanley’nin asistanlığını yapıyor. Rose da yeni kitabını yazarken zor bir süreç geçiren Shirley’ye ev işlerinde yardımcı oluyor. Zamanla Shirley ve Rose arasında çok özel bir bağ kuruluyor. Hamile olan Rose’a Shirley’nin kız bebek doğurmanın ve kadın olmanın zorluğundan bahsettiği konuşma filmin en çarpıcı anı. Çünkü bu konuşma, entelektüel üniversite çevresinde ev işine mahkûm edilen Rose ile önemli bir yazar olarak sayılsa da kendisini korumak için sert bir kabuğun içinde yaşayan Shirley’nin kadın olmanın zorluklarını yaşadıklarının kanıtı. İki kadın arasındaki bağ ile Shirley Jackson’ın yazdığı hikâyenin sınırlarının bulanıklaştığı film, kadınların hapishanesine dönüşen evi de klostrofobik bir şekilde yansıtıyor. 

Haberin Devamı

Tahrir Meydanı’ndaki kadınlar

Bu yıl çevrimiçi olarak yapılan Berlin Film Festivali’nde gösterilen “Benim Bedenim” ise Samaher Alqadi’nin imzasını taşıyan bir belgesel. 2013’de Mısır Devrimi’nin ikinci yıldönümü nedeniyle Tahrir Meydanı’nda bir araya gelen kalabalıkta, daha demokratik bir Mısır istedikleri için sokağa çıkan kadınlar tecavüz ve tacize uğruyor. Bu kadınların tanıklıklarına ve arşiv görüntülerine Alqadi’nin kendi hikâyesini de eklediği sert politik belgesel, başlarına gelen korkunç olaylara rağmen sokağa çıkmaya devam eden, haklarından vazgeçmeyen kadın hareketini merkeze alıyor. Alqadi’nin “Kız doğuracağım diye duvarlar üzerime yıkılıyor” diyen annesinden farklı duruş gösterip güçlü bir kadın olarak verdiği etkileyici mücadeleyi anlattığı film izleyicisini isyan etmeyi sürdüren yönetmen gibi birçok kadınla tanışılıyor. Arap Baharı’na odaklanan birçok filmde, eksik bırakılan kadınların hikâyesi, fotoğrafa hem rejime hem de tacize isyan eden kadınları da ekliyor. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, 11 Haziran’a kadar devam edecek.