16.11.2020 - 12:35 | Son Güncellenme:
İhsan Dindar - milliyet.com.tr Kültür-Sanat / ihsan.dindar@milliyet.com.tr
Başlarken pandemiyi sormak istiyorum. Özellikle karantina günleriniz nasıl geçiyor?
Çok iyiyim, teşekkürler. Karantinayla birlikte bende pek çok şey olumlu manada değişti. Müzikal kariyerimde kendimi daha yaratıcı bir noktada buldum. Aynı zamanda çocuklarıma ayırabileceğim daha fazla zamanım oldu. Bu gerçekten mutluluk verici bir şey.
Müzikal olarak ne gibi etkileri oldu? Nasıl bir yaratıcılık süreci gelişti?
Evimizin salonunda performans sergilemeye karar verdik. Gerçekten çok eğlenceli bir süreçti.
Harika, o halde yavaş yavaş yeni albümünü “Quelle Heure Est-il?”e gelelim. Kimileri albümü diğerlerinden farklı bulmuş. Karşımızda yeni bir Riff Cohen mi var?
Evet, olabilir. Gerçek Riff Cohen bir kişi olarak çok yönlü. Farklı tarzlarım vardı ve hâlâ da var. Elbette de bu albüm diğer ikisinden farklı bir adım olma özelliği de taşıyor.
Peki bu albümü nasıl tanımlarsınız?
Daha elektrikli ve daha 2020. Daha kişisel meseleler. Felsefi ama hâlâ Doğu ile Batı’ya temas edebilen, dokunabilen bir albüm.
Albümde İbranice, Fransızca, Arapça ve İngilizce var. Sizden duymaya alışkın olduğumuz diller. Hangi dilde hangi hikâyeyi anlatmayı tercih ediyorsunuz?
Fransızcada kendimi daha konforlu hissediyorum. Arapça’da Kuzey Afrika’nın o ritim ve melodileri benimle birlikte sanki. İbranice bana daha çok alternatif sunuyor. İngilizce de daha ballad.
Türkiye’de bu denli geniş bir kitleye ulaşabilmenizi neye bağlıyorsunuz?
Türkler ile kültürel olarak pek çok ortak yönümüz var.
Peki Türk müziğini takip ediyor musunuz?
Türk müziğine dair pek çok şeyi dinliyorum. Türk melodilerinin o etkisini elde etmek için geleneksel şeyler dinliyorum.
Son olarak, Türk dinleyicilerinize bir mesajınız var mı?
Onlarsız %40 daha azız. Onları çok seviyorum.