Kültür SanatDoğa bizi affedecek mi?

Doğa bizi affedecek mi?

25.09.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Macar sanatçı kolektifi IN SITU’nun İstanbul’da gerçekleşen “Tuna Nehri’nin Adalar Bölgesi’nden Sahaya Özgü Sanat” sergisi “Peki ne zaman doğa için hep birlikte mücadele edeceğiz?” sorusunu gündeme getiriyor.

Doğa bizi affedecek mi

Seray Şahinler - İklim krizinin zirve yaptığı son on yılda bu soruna çare ararken en büyük sorumluluğu sanatçıların üstlendiğini görüyoruz. Çağın belki de en büyük meselesini dert eden sanatçılar; yangınla, depremle, sellerle geçen süreçte antroposene daha çok eğiliyor artık. Solo sergilerin yanı sıra sanatçı inistiyatifi ve kolektifleri de yeni projelerle safları sıklaştırıyor.

Haberin Devamı

Macar Kültür Merkezi’nde gerçekleşen “Tuna Nehri’nin Adalar Bölgesi’nden Sahaya Özgü Sanat” sergisi de bu sorumlulukla yola çıkan bir proje. Macar sanatçı ve mimarlardan oluşan IN SITU topluluğunun ilginç bir hikâyesi var. Altı senedir Tuna Nehri’nin etrafındaki Vajka köyünde buluşan farklı disiplinlerdeki sanatçılar belli sorular etrafında düşünerek üretim yapıyor. Vajka’nın seçimi tesadüf değil zira Tuna Nehri’nin kıyısında yer alan Vajka’da nehrin yanı sıra yapay olarak oluşturulmuş küçük adalar var. Bu adaların yakınlarında ise hidroelektrik santralinin su alma kanalı mevcut. Yani hem doğanın en ‘doğal’ hâli hem insan eliyle müdahale edilen yerleri bir arada. Bu da bir ikilik yaratıyor ve doğal-yapay-teknolojik kavramlarını çatıştırıyor. Aynı zamanda köyün demografik yapısı da bu sergi için önemli çünkü Vajka, Slovakya-Macaristan sınırında bir yer. Zamanla nüfus üzerinden değişimler yaşanıyor. Yerli halk azalıyor ve Bratislava’daki kentsel nüfus artıyor. Bu etkileşimi odağına alan IN SITU, yeni sorular peşinde düşünmeye başlıyor. İlk senelerde sanatçılar arasında doğayı keşif heyecanı söz konusuyken günümüze yaklaştıkça iklim değişikliği ve doğayla kurulan ilişkinin boyutu sorunsalı devreye giriyor.

Haberin Devamı

Doğa bizi affedecek mi

Soru belli, cevabı arıyoruz

Mimar, tasarımcı ve fotoğrafçıların da aralarında yer aldığı ekip kullandıkları hammaddelerin seçimine dahi dikkat ederek çevreye uyumlu ve sahaya özgü işler üretiyorlar. Tuna’nın kıyısından İstanbul’a varan serginin arka planında bu birliktelikten doğan işler var. Aslında bütün işlerin temelinde yer alan ve bizim de sergiyi gezerken kendimize sormamız gereken soru şu: Peki ne zaman doğa için hep birlikte mücadele edeceğiz?

Gábor Gyenes’in “Rhizome” projesi Fransız düşünürler Gilles Deleuze ve Félix Guattari’nin aynı başlıklı felsefi kavramına atıf yapıyor. Kendini ‘miselyum ve mantarlar’ üzerinden ifade eden çalışmada çevresini tüketen, değiştiren ve dönüştüren bir döngüyü temsilen ‘miselyum ve mantarlar’ bilgi ve doğanın yeniden tanımlandığı çağımızda bir metafor olarak temsil ediliyor. Gábor Gyenes “Doğanın içinde bulunduğu durum çağımızın en önemli sorunu. Bunu açıklamamız gerekiyor ve biz küçük de olsa farkındalık yaratmak istiyoruz. Problemimiz açık. Herkes sorunu biliyor. Biz de cevap arıyoruz” diyor.

Haberin Devamı

Doğa bizi affedecek mi

Saygı duruşu

Mekânlar doğanın hafızasındaki sacayaklarından biri… Sergide doğa ve mimari arasında doğrudan ya da dolaylı olarak kurulan ilişkiye de temas ediliyor. Kinga Václav’ın “Vajka’nın renkleri” adlı işi başlangıçta bir renk kartelası gibi görünse de sanatçı mekân-doğa-bellek üçgenine gönderme yaparak köydeki binaların cephesindeki renkleri çıkarıyor. Daha sonra deyim yerindeyse “renklerin ortalamasını alarak” köye karakteristik bir renk atfediyor. Serginin girişinde ziyaretçileri karşılayan Bela Ferdics’in “Corpus I” adlı işi ise projenin belki de en ikonik işlerinden biri. Bir cam sanatçısı olan Ferdics, cam yerine doğal malzemeleri kullanmaya karar veriyor ve bu süreçte camı ahşaba değişiyor. Organik olarak kendisini yetiştiren bu çalışma doğanın en doğal malzemesinden üretilen ve ona saygı duruşunda bulunan bir iş.

Haberin Devamı

17.İstanbul Bienali’nin paralel sergilerinden biri olan “Tuna Nehri’nin Adalar Bölgesi’nden Sahaya Özgü Sanat”, 13 Kasım’a kadar ziyarete açık olacak. Bu süreçte olup bitecek doğa olaylarından şimdilik bihaberiz. Fakat sergiden çıkarken kendime şu soruyu sormadan geçemiyorum; peki bunca hoyratlık karşısında doğa bizi affedecek mi?