Kültür SanatDemir Özlü’ye veda

Demir Özlü’ye veda

15.02.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

86 yaşında hayatını kaybeden yazar Demir Özlü, Türk edebiyatında varoluşçuluk akımının güçlü temsilcilerinden biri olmasının yanı sıra 1950 kuşağı yazarlar arasında önemli bir yere sahipti

Demir Özlü’ye veda

1950 kuşağı yazarların önemli kalemlerinden Demir Özlü, Stockholm’de önceki gün 86 yaşında kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti. Yazarlar Sezer Duru ve Tezer Özlü’nün ağabeyi olan yazar, varoluşçuluk akımının Türk edebiyatındaki önemli temsilcileri arasındaydı. Bireyin yanı sıra kent, İstanbul, özellikle de Beyoğlu’nun en güçlü anlatıcılarından Özlü, “Kent yazarıyım. 20’li yaşlarımın başında çok Balzac okumuşumdur. İnsanlar kentleri yaratarak uygarlığa adım atmışlardır. Yaşadığı kent insanı biçimler” diyordu.

Haberin Devamı

1935 yılında İstanbul’un Vefa semtinde dünyaya gelen yazar, eğitim hayatına sırasıyla Ödemiş İstiklâl İlkokulu ve Ödemiş Ortaokulu’nun ardından Behçet Necatigil’in öğrencisi olduğu İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’ne devam eder. Necatigil, öğrencisini ileride verdiği bir söyleşide “Entelektüel ve esrarlı havasıyla yalın gerçekçilerin karşıtı bir yazar” olarak tanımlıyor. İlk şiirini Kabataş Lisesi’nin öğrenci dergisi “Dönüm”de 1952 yılında yayımlar.

1958 yılında ilk öykü kitabı “Bunaltı”yla 1950 Kuşağı olarak anılacak, aralarında Ferit Edgü, Orhan Duru, Onat Kutlar, Leylâ Erbil, Adnan Özyalçıner ve Bilge Karasu’nun da olduğu yazarlar kuşağının temsilcilerinden biri olur.

1959 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirir. 1961-1962 arası Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde felsefe okur. “Soluma” adlı ikinci öykü kitabını 1963’te yayımlar ve bu kitabıyla TDK Öykü Ödülü’nü kazanır. İstanbul Üniversitesi Hukuk Felsefesi ve Metodoloji Kürsüsü’ndeki asistanlığına Türkiye İşçi Partisi üyeliği nedeniyle son verilir. Bir yandan avukat olarak çalışırken bir yandan da yazarlığa devam eder. 1966 yılında öykü kitabı “Boğuntulu Sokaklar” yayımlanır.

Haberin Devamı

12 Mart’ta tutuklanır ve iki ay cezaevinde kalır. 1974 yılında da dördüncü öykü kitabı “Öteki Günler Gibi Bir Gün”ü yayımlar. 1979 yılında siyasi ortamın gitgide gerginleşmesi nedeniyle bir süre Stockholm’e eşinin yanına gider. 1980 darbesinden sonra vatandaşlıktan çıkarılır ve ancak 1989 yılında yasağı bitince Türkiye’ye dönebilir. 1988 tarihli “Stockholm Öyküleri”yle Sait Faik Öykü Armağanı’nı kazanır. Türkiye yasağı bittikten sonra yaşamını Stockholm ve İstanbul’da sürdürür. Sürgün olmak Demir Özlü’nün hayatı ve edebiyatında önemlidir: “1979’dan sonra 32 yıl İsveç’te yaşamak durumunda kaldım. Fakat konuyu derinleştirirseniz, kendi özyurdumuzda da sürgün gibiydik. Kültürel bağlantılarımızdan dolayı. Edindiğimiz ‘vicdan’ farklılığından dolayı. Yazdıklarımda yer yer kendi yaşadıklarımdan hareket etmeyi doğru bulurum.”

1990 yılında “Bir Yaz Mevsimi Romansı” ile Orhan Kemal Roman Ödülü’nü, 1996 yılında “İthaka’ya Yolculuk”la Dünya Kitap Dergisi Yılın Kitabı Ödülü’nün yanı sıra Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazanır. 2004 yılında ise “Amerika” ile Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü alır. Özlü’ye göre en önemli üç anlatısı “Bir Beyoğlu Düşü” (1985), “Berlin’de Sanrı” (1987) ve “Kanallar”dır (1991).

Haberin Devamı

‘Okumak ve yaşamak’

Roman, öykü, gezi ve günce gibi birçok türde 30’un üzerinde eser veren Özlü, edebiyatının temelinde okuma ve yaşamanın olduğunu söylüyordu: “Okumak, büyük yazarları okumak edebiyatın en büyük itici gücüdür. Yaşamak, yaşam deneyleri de. Modern edebiyatta bilinçaltı birikimleri çok önemli bir etkendir sanırım. Bir şey çok belirli olmayan çizgileriyle zihninizde beliriyor; bir konu, bir imgeyi canlandırma isteği, bir duyguyu somutlaştırma eğilimi vs… Bunun çizgileri de yukarıda andığım temel etkenlerden alınan güçle belirginleşir, yani okumaya, yaşamaya devam etmekle.”