10.10.2013 - 15:32 | Son Güncellenme:
Eleştirmenlerce tıpkı Amalia Rodrigues'in bir şarkısının sözlerinde olduğu gibi "Fado'yu yaşıyor ve fado ile nefes alıyor" diye tanımlanan Fado'nun Prensesi Cristina Branco Portekiz geleneksel müziğini hem kendi ülkesinin hem dünyaca ünlü şairlerin sözleriyle buluşturarak fadoya yeni bir kapı açıyor. Ünlü Hollandalı şair Slauerhoff'un ve Shakespeare'in birçok şiirini fado ile biraraya getiren Branco, fado'dan her zaman beklenen acı, hasret ve çaresizlik şarkıları yerine hayattan keyif alan şarkılara imza atıyor.
Şairlerin sesi Cristina Branco, Alegria albümünde 12 ayrı karaktere girerek kendini toplumda olup bitenlere adapte ediyor. Sanatçı müzikal bir yolculuk yaptığı 'Alegria' albümünün Avrupa turnesi kapsamında 24 Ekim'de Cemal Reşit Rey'de.
CRISTINA BRANCO Hakkında
Cristina Branco’nun (1972, Almeirim, Portekiz) yaşantısına bakıldığında tıpkı bir Amália Rodrigues şarkı sözünde olduğu gibi 'fadoyu yaşıyor ve fado ile nefes alıyor'.
Cristina şarkı söylemeye arkadaşlarıyla keyif olsun diye söylediği birkaç fado şarkısıyla bir oyun gibi başlamış. Genç bir kız olarak caz ve blues dinleyerek büyüyen Cristina’nın fado mekanlarına gitmek gibi ya da geleneksel şarkılar dinlemek gibi bir alışkanlığı hiç yokmuş.
Billie Holiday, Ella Fitzgerald, Janis Joplin ve Joni Mitchell dinlemeyi Amália Rodrigues’e tercih eden bir genç kızken 18. yaş gününde büyükbabasının armağan ettiği Amalia Rodrigues’in az rastlanılan kayıtlarından oluşan albüme aşık olmuş ve fadolar söylemeye başlamış.
İlk olarak Amsterdam’da Zaal100 sahnesinde şarkı söyleyen Cristina, fado söylerken tıpkı fado kelimesinin manası gibi fadonun kaderi olduğuna inanmış ve 24 yaşından beri fado söylüyor.
İletişim okurken niyeti gazetecilik olan ve bu yüzden kelimelerle arası hep iyi olan Branco’nun albümlerinde şarkı sözleri ağırlık kazanıyor. Portekiz’in ünlü şairleri (Camões, Pessoa, David Mourão-Ferreira, José Afonso…) gibi ve başka ülkelerden de ünlü şairlerin (Paul Éluard, Léo Ferré, Alfonsina Storni, Slauherhoff) sözleriyle kendine özgü yepyeni fado şarkılarla ortaya çıkan Branco, fadoyu şiir ile birleştirerek tüm dünyaya sunuyor.
Daha önce José Afonso, Carlos Paredes, Sérgio Godinho gibi ünlü isimlerin de sahne aldığı Portekiz Kültür Merkezi’nde, Amsterdam’da ilk kez sahneye çıktığından beri şiir üzerindeki güçlü ve yürekli vurgusu ile sanatçı kimliğini birçok isimden farklılaştıran Branco sesiyle şarkılara ruh katıyor.
Fado’dan her zaman acı, hasret ve çaresizlik duygusu beklenirken, Branco şarkılarında şiirlerle hayattan zevk alan fadolar söyleyerek kendi yolunu çizmiş.
Ulisses (Ulysses) albümünde kariyerini en iyi özetleyen ve sembolü haline gelen şarkısı “Sete Pedaços de Vento - Rüzgarın 7 parçası” gibi şarkılarla ilk başta geleneksel fado şarkılarını ayakta tutan kesimleri kaygılandıran Branco, gelenekten kopmak için değil, geleneği yaşatmak için çabaladığını gösterdiği albümleriyle fado'nun en iddialı isimlerinden biri.
Vokal, Portekiz gitarı, gitar, bas gitar ve piyano ile geleneksel fado ile çağdaş çalışmaları bir araya getiren Branco fado’yu yepyeni heyecanlar katıyor.
“Cristina Branco, Live in Holland” adlı canlı konser albümünü 25 Nisan 1996’da verdiği iki konserden hazırlayan Branco 1000 tane bastığı albüm piyasaya çıkar çıkmaz satınca 9 baskıya daha girmiş ve onbinlerce.
“Murmúrios- Fısıltılar” 14 geleneksel şarkıdan oluşan bir albüm. Branco bu albümde daha önce Amalia Rodrigues ile ölümsüzleşen “Abandono” adlı şarkısını yeniden yorumlamış.
1999 yılında ünlü Fransız müzik dergisi “Le Monde de la Musique” tarafından Dünya Müziği kategorisinde En İyi Müzik Ödülü’nü alan Branco’nun uluslararası kariyeri de eş zamanlı olarak yükselmeye başlamış.
2000 yılında Maria Teresa Horta’nın bir şiirinden ismini alan “Post-Scriptum” albümünü yayınlayan Branco, Fransa’da yeniden En İyi Albüm ödülünü almış.
“Cristina Branco Canta Slauerhoff - Cristina Branco Slauerhoff Söylüyor” albümünde ünlü Hollanda’lı şair J.J. Slauerhoff’ın (1925-1976) sözleriyle yeni şarkılar hazırlayan Branco’nun müziklerine Custódio Castelo imzasını atarken, Mila Vidal Paletti şiirleri Portekizce’ye çevirmiş.İlk ticari başarı yakaladığı ülke olan Hollanda’ya vefasını gösterdiği bu albümle beraber kendi tarzını tamamen ifade etmeye başlayan sanatçı aynı yıl tüm dünyada 130’dan fazla konser vermiş. 2001 yılında Fransız plak şirketi Universal Music Classics’ten “Corpo Iluminado - “Işıklı Beden” albümünü yayınlanırken, 2002 yılında şair J.J. Slauerhoff’un sözleriyle hazırladığı albüm “O Descobridor - Kaşif” adıyla yeniden yayınlanmış.
Cristina Branco’nun altıncı albümü “Sensus” yine Universal Music Fransa etiketiyle 23 Mart 2003’te piyasaya çıkmış. Bu albümde de Custódio Castelo’nun müzikleriyle birlikte yine David Mourão-Ferreira, Vinícius de Moraes, Chico Buarque, Eugénio de Andrade, Camões ve Shakespeare gibi ünlü şairlerin sözleri yer almış. 2005 yılındaki “Ulisses” adlı albümünü, 2006 yılında yayınlanan ve Amália Rodrigues’e ithaf ettiği “Live“ adlı albümü takip etmiş.
2007 yılında Fado sınırlarının dışına çıkarak ünlü şarkıcı ve şarkı yazarı José Afonso’nun şarkılarına yönelen Branco 2009 yılında çıkardığı son albümü “Kronos” albümünde “Zaman” temasını işliyor.
2010 yılında ressam Julio Pomar, Cristina Branco'nun yüzünden esinlenerek Portekiz'in 100. yılı için bir pul yarattı. 2010 Haziran'ında Düsseldorf'ta Carlos Bica ve Joao Paulo Esteves ile Schumann Festivalinde sahne aldıktan sonra bu konserleri Lizbon ve Porto'da da sundu.
2011 Ocak ayında Amsterdam Sinfonietta ile daha önce Bobby McFerrin, Chick Corea ile yapılan 6 konserlik bir yeni yıl konser serisi verdi. 2011 Nisan'ında Fado Tango albümünü piyasaya çıkardı. 2011 ve 2012 de Güney Amerika, Ortadoğu ve Avrupa'da yüzün üzerinde konser verdi.
Şubat 2013 döneminde 12. albümü – Alegria” ile saf, ironik, içten bir anlatımla yolunuzun bir köşesinde veya okyanusun bir diğer tarafında her zaman görülebilecek günlük hayatın içinden kadın ve erkek portreleri sunuyor. Bu albümdeki samimi karakterlerle tanışma şansı, okudukça çözülen hikayeleri, hayatın hesaplaşmaları, gerçek hayatın içinden karakterler üzerinden Manuela de Freitas, Gonçalo M. Tavares, Miguel Farias, Jorge Palma, João Paulo Esteves da Silva, Pedro Silva Martins, Mário Laginha, Ricardo J. Dias gibi Portekiz’in en yetenekli çağdaş bazı yazarlarının elinden çıkıyor.
Şairlerin sesi Cristina Branco, Alegria albümünde 12 ayrı karaktere girerek kendini toplumda olup bitenlere adapte ediyor. Sanatçı müzikal bir yolculuk yaptığı 'Alegria' albümünün avrupa turnesi kapsamında 24 Ekim'de Cemal Reşit Rey'de.
'Alegria' albümü hakkında
Cristina Branco’nun sesi aslında bir göçebe. İşler fazla rahat ilerlediğinde, hemen yeni bir yer, yeni bir ten, yeni müzikler ve yeni bir meydan okuma arıyor.
Cristina Branco’nun kariyeri rahata alışmayı sevmiyor; ve bir şekilde yeniden araştırarak, merağını giderecek, gerçeği bilmesine yardımcı olacak ve sınırlarını test edecek yenilikler arıyor ve çok geniş olan diskografisine zenginlikler katıyor.
Bu yenilik arayışı Ulisses [Ulysses], Abril [April], Não há só tangos em Paris [There’s More to Paris than Tangos] albümlerinden beri sürüyor ve bu kez Alegria [Joy- Neşe] ile Cristina Branco “yaşıyor olmanın adrenalini” ifadesini kullanıyor.
Gonçalo M. Tavares’le sohbetleriyle doğan yeni albüm fikriyle, Cristina Branco 12 farklı karaktere giriyor ve kendini toplumda olup bitenlere adapte ediyor, müziği hem kalkan hem de silah olarak kullanıyor. Hayatın kahramanlarını kutlarken, yaşadığımız sıkıntılı zamanları çözmek için yollar arıyor.
Tüm bu karakterler kapı komşuları gibi hayatlarımıza ve aklımıza yakınlar. Kimileri ödünç karakterler, ‘Construction’ ile Chico Buarque’dan, ‘Alice in Table-football-land’ ile Sérgio Godinho’dan, ‘Cherokee Louise’ ile Joni Mitchell’dan ya da Cristina Branco’nun düşlediği ya da hikayeler üzerinden yarattığı karakterler.
Alegria [Joy] albümü ile Deolinda;Jeremiah’ın dişi yanı ‘Branca Aurora’ gibi karakterler sunuluyor. Chico Buarque’ın sözlerinde bir işçinin kederini; Carolina’nın aşk hikayesini ve toplum dışına itilen Louise’in hikayesini aynı albümde buluyorsunuz. Albümde bir modern zaman Robin Hood’unun hikayesi de anlatılıyor.
Alegria bir albüm değil bir umut, hikayelerle gerçeği arayış ve daha iyi bir hayat için çözümler arıyor. Albüm'de birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerektiğini söylüyor. 12 ayrı portreye şiirlerle yaklaşarak, farklı hayatları anlatıyor.
24EKİM 2013, Saat 20.00- CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU