24.11.2020 - 18:02 | Son Güncellenme:
İhsan Dindar - milliyet.com.tr / ihsan.dindar@milliyet.com.tr
Karşımızda son yılların en büyük prodüksiyonu var. Öyle ki tanıtımını gördüğümde ilk başta film sanmıştım. Amadeus yeniden hem de böylesi büyük bir prodüksiyonla sahneleme fikri ortaya nasıl çıktı?
SADRİ ALIŞIK; Amadeus fikri 2017 yazında Cemil Demirok ile Londra seyahatimizde ortaya çıktı. Hem kendimizi geliştirmek, hem dünyada sektör ile ilgili son gelişmeleri yakından takip etmek hem de beğendiğimiz oyunları Türkiye’de uyarlamak için Cemil ile her sene beraber Edinburgh Fringe Tiyatro Festivali’ne gideriz. Yine bir festival sonrası Ağustos ayında 3-4 gün boşluğumuz vardı Londraya geçtik. Oyun izlemek için Londra’da National Theatre’a gittik. Orada ‘’Amadeus’’ oyununun Ocak ayında prömiyer yapacağı duyurusunu gördük. İkimizde aynı anda bu oyunun Türkiye’de çok ses getirebileceğini düşündük. Daha sonra Ocak ayında National Theatre’da ki oyunu izlemeye gittik ve müthiş etkilendik.
CEMİL DEMİROK; Evet, oyunu izlediğimizde öyle etkilenmiştik ki, Türkiye’de niye böylesine büyük bir prodüksiyona biz imza atmayalım diye düşündük ve haklarını almak üzere gerekli başvuruları yaptık. Yaklaşık 1,5 sene haklarını almak için bekledik. Esere tek kelimeyle bayılmıştık ve bu oyunu mutlaka Türkçe olarak sahnelemeliyiz dedik. İzledikten tam iki sene sonra Ocak 2020’de de perde açtık.
Aylar süren bir ön hazırlık süreci yaşanmış. Bu rakamsal detayları da isteyeceğim sizden ama elbette öncelikle isimlerle başlamak istiyorum. Selçuk Yöntem, Okan Bayülgen ve Özlem Öçalmaz. Bu üç büyük isme teklif götürdüğünüzde reaksiyonları ne oldu?
C.D.; Öncelikle herkes tabi yönetmeni sordu bize çünkü esere herkes hakimdi ve rejinin, prodüksiyonun bu eser için ne kadar önemli olduğunun farkındaydılar. Işıl Kasapoğlu kaptan köşkünde olduğu için güven anlamında zorlanmadık. Ayrıca Selçuk Yöntem eseri de iyi bildiği için severek Salieri’yi oynamak isteyeceğini iletti ancak prodüksiyonun layığıyla yapılması konusunda bizden söz istedi. Bizim de zaten hayalimiz başından beri geniş oyuncu kadrosu, canlı koro & orkestra ile bu esere yaraşır büyük bir prodüksiyon yapmaktı. Hayallerimiz uyuşuyordu. Okan Bayülgen konservatuarda okurken Amadeus’ta uşak rolünde oynadığı için gayet oyuna hakimdi ve Işıl Kasapoğlu ile Selçuk Yöntem’in isimlerini duyunca hiç düşünmeden evet dedi. Aynı şekilde Özlem Öçalmaz da eseri, yönetmeni ve diğer başrolleri duyunca bizi geri çevirmedi.
S.A.; Tüm oyuncularımız projeyi duyunca çok heyecanlandılar. Selçuk Abi, Çolpan İlhan-Sadri Alışık Tiyatromuzda daha önce de 4 farklı oyunda rol aldı. Her zaman çalışmaktan çok mutlu olduğumuz, çok keyif aldığımız bir isim. Cemil’in de dediği gibi, Selçuk Abi, Salieri rolü için çok heyecanlandığını, prodüksiyonun da projenin büyüklüğüne uygun olması yönünde ki beklentisini dile getirdi. Bizde kendisine, bakış açımızın aynı olduğunu, eserin adına yakışır, alışılmışın dışında bir prodüksiyon yapacağımızın sözünü verdik. Ve bu sözün en önemli kanıtı usta yönetmenimiz Işıl Kasapoğlu oldu. Işıl Hocanın olması tüm oyuncularımızı da çok etkiledi. Daha sonra Okan Bayülgen ile iletişime geçtik, onun heyecanını şöyle anlatayım, toplantımız başladı, Amadeus oyununda Mozart rolünü teklif ettiğimizi söyledik, yönetmeni sordu, Işıl Kasapoğlu dedik, Salieri rolü kim olacak diye sordu, Selçuk Yöntem dedik ve ‘’PEKİ, provalar ne zaman başlıyor?’’ dedi. Abartmıyorum toplantımız maximum 5 dk sürdü. Sonrasında sohbet ettik=) Özlem Öçalmaz da Constanze rolünü büyük bir heyecan ve sabırsızlıkla anında kabul etti. Özlem ile biz ilk kez çalışma fırsatı yakaladık. Özlem 20.Sadri Alışık Ödüllerinde Tiyatro Dalında ödül kazanmıştı .O günden beri bir çok başarılı oyun ve TV projelerinde de görüyorduk kendisini. Yolumuz bu projede kesişti. Kendisiyle ilk görüşmemizde, toplantıya gelmeden evinde 2015’te kazandığı Sadri Alışık Ödülünde ki heykelcikle yani dedem ile (Sadri Alışık) konuştuğunu ondan bu projenin hayata geçmesini ve çok başarılı olmasını dilediğini söyledi. Hepimizin çok duygulandığı bir an olmuştu. Dedemin de Özlem’in de dileği gerçek oldu. Ne mutlu…
Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu ve Piu Entertainment olarak en başından itibaren bu isimler konusunda hemfikir miydiniz? Yoksa başka seçenekler de gündemde miydi?
C.D.; Henüz Londra’da oyundan çıkar çıkmaz yolda yürürken kafamızdan oyuna uygun cast yapmaya başlamıştık. Kalbimiz o kadar temizmiş ki ilk o gün yolda hayalini kurduğumuz cast bugün sahnede bizimle. Zaten genel olarak ilk günden üretim sürecinde her şey o kadar yolunda gitti ki, doğru yolda olduğumuzu ve oyunun başarılı olacağını hissediyorduk.
S.A.; Bu konuda gerçekten çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Oyunu zihnimizde hayal ederken gözümüzde canlandırdığımız isimleri şimdi canlı olarak sahnede görüyoruz, izliyoruz. Sorunsuz, her şeyin isteğimiz gibi gittiği bir süreç oldu çok şükür. Amadeus ekibimiz sahne önü ve arkası olarak 60 kişilik çok büyük bir aile. Selçuk Yöntem, Okan Bayülgen ve Özlem Öçalmaz dışında Ahmet Mark Somers, Sabri Özmener , Kevork Türker, Yiğit Pakmen, Murat Yılmaz, Ceren Aydın Akkoç gibi çok başarılı oyuncu, koro ve orkestra kadrosuyla çalışıyoruz. Çok da güzel bir sinerji var ekipte. Umarız bu aile daha uzun uzun seneler seyircisini selamlamaya devam eder.
Gelelim rakamlara; Mozart, Salier, Costanza dışında daha pek çok oyuncuyu sahnede görüyoruz. Hepsinin kostümleri, perukları ve tabii dekor... Tüm bunları hazırlığı nasıl bir süreç oldu sizler için?
S.A.; Aylarca süren çok ciddi bir hazırlık süreci yaşadık. Çok heyecanlı bir süreç tabi ki. Çok yorucu ama bir o kadar da keyifli. Bir bebeğin doğuşu gibi. Fikir aşamasından, hazırlık sürecine, prova döneminden prömiyer gecesine. Doğum öncesi her ne kadar yorulsak da, prömiyer günü seyircilerimizin beğenisini ve alkışlarını görmek tarifsiz bir mutluluk veriyor bizlere. Oyunun tüm dekor-kostüm-peruk-makyaj-ışık-ses-efekt gibi öğeleri en ince ayrıntısına kadar çok ciddi bir titizlikle hazırlandı. Işıl Kasapoğlu muhteşem bir dünya yaratmıştı ve biz bu dünyanın eksiksiz bir şekilde hayata geçmesi için maddi manevi hiçbir çabadan kaçınmadık. Oyunumuzun bu kadar başarılı olup ses getirmesinin en önemli nedenlerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda tasarımcılarımızdan söz etmeden geçmek istemiyorum. Dekorumuzu tasarlayan Hakan Dündar’a, kostümlerimizi tasarlayan Nalan Alaylı’ya, Işık tasarımcımız Kerem Çetinel’e ve makyaj tasarımcımız Neriman Eröz’e bir kez daha teşekkür etmek isterim. Amadeus’u izleyen seyircilerimizin oyun hakkında yaptığı ‘‘Görsel ve İşitsel Şölen’’ övgüsünde her bir tasarımcımızın büyük pay sahibi olduğu kanaatindeyim. Bu dışardan çok zor görünen süreç gerçekten planlı ve organize çalışmalarla eksiksiz bir şekilde yönetildi. Bu başarıda Çolpan İlhan Sadri Alışık Tiyatromuzdan Murat Öztürk ve ekibinin yanı sıra tüm SAKM ve PİU Entertainment ailesinin çok ciddi bir emeği var. Tüm ekip olarak emeklerimizin karşılığını görmek bizi çok mutlu ediyor. Hepimizi gururlandıran ve şimdiden Türk Tiyatro tarihinde unutulması zor bir işe imza attığımızı düşünüyorum.
CD: Sadri’nin söylediklerine ilave olarak, dediği gibi üretim süreci prodüksiyonun en meşakkatli aşamasıydı. 6 ayrı atölyede gerçekleşti ve 2,5 ay sürdü. Gerçek saçtan yapılan 40’tan fazla peruk, kostüm ve perdeler için 1000 metreden fazla kumaş, 78 adet dönem kostümü, el yapımı şapkalar ve maskeler, özel üretim 40 adet dönem ayakkabısı gibi detaylı bir çalışmanın ürünü bu proje. Tüm bu sürecin sorunsuz işlemesinde en büyük pay SAKM’den Murat Öztürk ve ekibinin. Tasarımcılarımız Hakan Dündar, Nalan Alaylı, Kerem Çetinel ve Neriman Eröz ile yoğun mesai harcadılar bu proje için. Sahne üzerinde de 35 oyuncu ile birlikte 20 kişilik sahne arkası ekibini muazzam yöneten Mebruke Erarslan’a da parantez açmamız lazım.
Aynı zamanda bir orkestrayı da sahnede görüyoruz oyunda...
S.A. ; Evet, Müzik direktörümüz Volkan Akkoç’un önderliğinde toplam 20 kişilik orkestra ve koro ekibimiz var. Hepsi yıllardır opera, tiyatro anlamında ciddi çalışmalar yapmış çok değerli sanatçılar. Oyunda, Mozart’ın Saraydan Kız Kaçırma, Figaro’nun Düğünü, Gece Kraliçesi gibi en önemli eserlerini muhteşem seslerden dinliyorsunuz. Hatta bazı sanatseverlerden yurtdışında izlediğimiz opera veya müzikallerde ki sesler gibi yorumları geliyor. Ülkemizde azda olsa böyle bir algı var maalesef bunu oyundan sonra da birkaç kişiden duymuştum. Bizim ülkemizde de böyle sesler varmış meğer gibi yorumlar almıştık. Türkiye’de de yıllardır ciddi bir şekilde bu işi yapan çok yetenekli çok başarılı müzisyenler var. Hatta senelerdir var. Ve yetenek olarak yurt dışında ki sanatçılardan eksik olduklarını düşünmüyorum.
C.D.; O kadar iyiler ki bazen misafirlerimizden canlı söyleyip çalmıyorlar değil mi diye sorular alıyoruz. Söz konusu Mozart ve Salieri gibi değerli besteciler olunca sahnedeki eserlerin icra edilmesi ekstra önem kazanıyor. Koro & orkestra bu eserin çok önemli bir parçası.
Oyun ilk sahnelenmeye başladıktan kısa bir süre sonra hayatımıza pandemi ve onun getirdiği zorlu günler dahil oldu. Şimdi Zorlu PSM'de oyun sahnelense de belirsizlikler mevcut. Bu sürece dair düşünceleriniz neler?
CD: Evet, oyunumuz ilk satışa çıktığı gün tüm biletleri tüketti ve hızlıca ek oyunları satışa sunduk. Ayda 4 oyun planlarken, 8 oyun oynar hale gelmiştik. Salonda müsaitlik olsa daha fazla oyun koyabileceğimiz potansiyel vardı ve 2 ay gibi bir sürede 28.000’den fazla bilet sattık. Tiyatro için bu kadar kısa sürede ulaşılması zor bir rakam bu. Sonrasında tabi pandemi ile birlikte bir kısım iade aldık ve bir kaç defa tarih ve salon değişikliğine gitmek durumunda kaldık. Salgın sonrası Ekim ayında yine kapalı gişe döndük Zorlu PSM’de. Çok güvenli bir ortamda oyunumuzu oynuyoruz ancak tabi ki hala bir çok sanatsever salonlara dönmek için aşıyı bekliyor. Dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmelere de bakarsak bu kış yeni tedbirlerin art arda geleceği bir dönem olacak gibi.
S.A.; Tabii ki bu bizim için zor bir dönem çünkü her bir yeni tedbirle saat değişikliği, gün değişikliği vb yapmamız gerekiyor. Bu da maddi ve manevi olarak bizi çok zorlayan bir nokta. ‘’Gösteri Devam Etmeli’’ diyerek bu dönemde 6 oyun sahneleyebildik. Ve yine tüm zorluklara rağmen kapalı gişe olarak geri döndük. Bu da oyunun her şeye rağmen ne kadar çok talebinin olduğunu gösteriyor. Bu talep bizi motive ediyor, geleceğe daha umutla bakmamızı sağlıyor.
2021 sezonu için, özellikle de aşının yaygınlık kazanmasının ardından hayatın normale dönmeye başlayacağını da öngörerek planlamalar yapıyor musunuz? Örneğin Harbiye Açıkhava gibi mekanlarda da oyunu izleme imkânı olacak mı?
CD: Şu an Nisan-Mayıs 2021 ve sonrasına plan yapıyoruz. Ocak, Şubat ve Mart 2021 ayları için planlarımız var ancak uygulamaya geçireceğimizi düşünmek bu ortamda biraz iyimser olur. Şartlara bağlı olarak Harbiye Açıkhava ve mutlaka şehir dışında oynamak istiyoruz. Çok ciddi bir talep alıyoruz Anadolu’dan.
S.A.; Tabi ki. Çalışmalarımızı bu ihtimalleri gözeterek yapıyoruz. 2021 için Pandemi öncesi kadar sık olmasa da bir planlama yaptık. Fakat Cemil’in de dediği gibi uygulamaya ne şekilde geçirebiliriz maalesef belirsiz. Eylül ayında Harbiye Açıkhava’da 2 oyun oynayacaktık, yoğun da bir ilgi vardı fakat Pandemi ile ilgili tedbirler kapsamında etkinlikler iptal oldu. Şartlar oluştuğu taktirde hem Harbiye’de hem de Türkiye’nin bir çok farklı şehrinde oyunumuzu sahnelemek çok isteriz. Özellikle bu konuda sosyal medyada çok ciddi bir talep olduğunu görüyoruz.
Bu arada reklam ve pazarlama sektörünün en önemli organizasyonlarından biri olan Felis Ödülleri’nden 4’ünü kazandınız. Ne söylemek istersiniz?
C.D.; Aday olduğumuzu öğrendiğimizde çok heyecanlandık… Emeklerimizin karşılığını böylesine önemli bir organizasyonla almak çok büyük bir mutluluktu. “Amadeus”, Üretimde Ustalık ve Tasarım Bölümü kategorisinde; Poster Tasarımı, Font Tasarımı, Tipografi Tasarımı ve Logo Tasarımı dallarında 4 ödüle layık görüldü.
S.A. ; Projenin arka planında pazarlama ve reklamcılık alanında çok başarılı 25 kişilik bir ekip var. Bu vesileyle Yaratıcı ajansımız Happy People Project’e teşekkür etmek istiyoruz.. Bu iletişimin yönetilmesinde Piu Entertainment’tan Özgür Fıçıcı ve ekibinin yanı sıra tüm SAKM ve PİU ailesinin çok ciddi emeği var. Ayrıca, 14 farklı tasarım ve 574 karakterlik alfabe yaratılarak “Amadeus” için oluşturulan font, dünyanın ilk çalınabilen fontu unvanını da taşıyor. “Amadeus” ile bir ilk’e daha imza atılmasının gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Gelecek süreçte bu birliktelik başka dev prodüksiyonlara da imza atmayı hedefliyor mu?
CD: Amadeus uzun bir sürecin ürünü. 2012’den beri Sadri ile tanışıyoruz ve birlikte bir çok hayal kurduk. Her yaz dünyaca ünlü Edinburgh Festivali’ne gidip bir yandan ufkumuzu genişletirken bir yandan oyun avına çıkıyoruz. Broadway’de birlikte yapımcılık eğitimi aldık 2015 yılında. Yurt içinde ve dışında birlikte bir çok oyun izliyoruz. Uyumlu bir ortaklığımız var, tiyatro sektörüne katmak istediklerimiz, güzel hayallerimiz ve hali hazırda iki yeni projemiz var. Salgın sebebiyle bu projeleri 2021 ve 2022’ye erteledik. Bunları ve inandığımız başka projeleri yine birlikte hayata geçirmeyi umuyoruz.
S.A.; Evet iki tanesinin çalışmaları başladı bile. Biz Çolpan İlhan& Sadri Alışık Tiyatrosu olarak daha önce de büyük prodüksiyonu olan oyunları sahneledik. Tabii Amadeus farklı bir iş oldu. Amadeus ile birlikte ilk kez ortaklı bir iş yapmış olduk. Tiyatromuzun 25. Yıl oyunu olarak sahneledik. Aynı zamanda Piu Entertainment’ın da ilk yerli yapım projesi oldu. Çok güzel bir ortaklığımız var ve çok uyumlu çalışıyoruz. Cemil ile bizim on seneye yakın çok güzel bir dostluğumuz var. Hep kendi aramızda konuşmalarımızda Türk tiyatrosuna iz bırakacak Broadway’de, Westend’de gördüğümüz kaliteli işler seviyesinde oyunlar yapmayı hayal ediyorduk. Amadeus o günkü konuşmaların o zamanki hayallerin bir ürünü oldu aslında. Çok güzel bir sinerji yakaladık, bakış açımız çok benziyor. Özellikle bizim işimizde ortaklı iş yapmak zordur çünkü sanatsal da bir iş yapıyorsunuz ama biz çok şükür hiçbir zorluk yaşamadık. Bu yüzden kafamızda ki 2 farklı proje için de çalışmalara başladık. Umarız Pandemi en kısa sürede biter ve bizde en hızlı şekilde hayata geçiririz.