Kültür SanatBir zamanların gerçeği bugünün masalı oldu

Bir zamanların gerçeği bugünün masalı oldu

03.10.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Saray hayatını ve kahramanlarını anlatan kitaplara olan ilgi artıyor. İhtişamlı ve ihtiraslı günleri anlatan hanedan romanları edebiyatta daha sık yer almaya başladı. Çünkü bir zamanların gerçeği masalsı bir etki yaratıyor.

Bir zamanların gerçeği bugünün masalı oldu

Harun Karaburç  - 600 yıllık Osmanlı imparatorluğu, akabinde gelen sürgün hayatı, kuşaklar dolusu varisler… Osmanlı’nın en ihtişamlı günlerinden hanedanın sürgün yıllarına kadar yaşadıklarına olan merak ve ilgi sürekli artıyor. Bu sadece ülkemize özgü bir durum da değil üstelik. Dünyanın birçok yerinde kraliyet ailelerine, soylulara karşı bitmeyen bir merak var. Krallıklar, imparatorluklar her ne kadar bugün miadını doldurmuş olsa da yaşadıkları ihtişama ilgi bugün had safhada. Döneme olan ilgi özellikle sanatta ve sinemada karşılık buluyor. O dönemin ve kahramanlarının anlatıldığı edebi yapıtları okumayı seviyoruz! Hatta böyle bir edebi tür bile var: Regency Romance (Krallık Romansı). Romanlar, 1811’den 1820’ye kadar sürdüğü kabul edilen İngiliz Naipliği’ni konu alıyor. Bu ilgiyi besleyen bir diğer kanal ise televizyon dizileri ve sinema. Tüm dünyayı kasıp kavuran ve ödüllere doymayan “Crown” dizisi bu işin lokomotifi.

Haberin Devamı

Hem tarihsel hem geleneksel

Jane Austen’in 19. yüzyıldaki eserlerinden çok, Georgette Heyer’den türediği kabul edilen bu aşk romanları da kendi içinde geleneksel ve tarihsel romantizm olarak ikiye ayrılıyor. Mary Balogh, Jo Beverley, Loretta Chase ve Mary Jo Putney gibi gelenekselci yazarlar genellikle kapsamlı araştırmalar yaparak tarihsel ayrıntılara dikkat ederken Christina Dodd, Eloisa James ve Amanda Quick gibi tarihsel yazarlar eserlerini daha ziyade anakronik olarak kaleme alıyor. Bu dönem, yalnızca edebiyatı değil mimariyi, modayı, siyaseti ve kültürü de karakterize ediyor.

Bir zamanların gerçeği bugünün masalı oldu

Gerçeğe daha yakın

Bizdeki Osmanlı hanedanını anlatan kitaplar ise romantizmden bir parça uzak gerçeğe daha yakın ve biyografik diyebiliriz.  Özlem Kumrular’ın 16. yüzyılda yaşayan iki saray kadınının hikâyesini, Venedik Devlet Arşivi’nde bulunan mektuplardan, elçilik raporlarından ve Osmanlı kaynaklarından yararlanarak ustalıkla derlediği “Haremde Taht Kuranlar - Nurbanu ve Safiye Sultan”, pek çok farklı dilde arşiv belgesi ve kaynaktan süzerek kaleme aldığı “Kösem Sultan” ve Osmanlı saray mutfağını eğlenceli, öğretici, sürükleyici ve iştah açıcı bir dille anlatan “Sultan’ın Mutfağı” kitapları da bu kategoride yer alıyor. Edebiyatta ve ekranlarda hanedan soyuna dair bu merakın izlerini Sultan Vahdettin’in son nikâhlı eşi Nimet Hanım’ın hayatını “Son Kadın” isimli yeni romanında anlatan yazar Şaziye Karlıklı ve hanedanla ilgili birçok belgesele imza atan sanat tarihçisi, yönetmen Kerime Senyücel ile birlikte sürdük.

Haberin Devamı

Bir zamanların gerçeği bugünün masalı oldu

Kadınlar ne yaşadı?

“Osmanlı’nın yıkılışını hep erkekler gözüyle erkekler üzerinden okuduk. Acaba kadınlar neler yaşamıştı?” diye içinden geçirdiği sırada Vahdettin’in son nikâhlı eşi Nimet Hanım’ın hayatı çok ilgisini çeken Şaziye Karlıklı, “Son Kadın”da onun hikâyesinin izini sürüyor. Okur ve yazar nezdinde hanedana olan ilginin kaynağını şu sözlerle anlatıyor: “Şu anda çok birbirine benzer hayatlarımız var. Sosyoekonomik farklılıklar olsa da… Mesela çok zengin de olabilirsiniz ama asil bir hayata ‘sonradan’ sahip olamazsınız. Yeni baştan öyle hayatlar inşa etmek neredeyse imkânsız. Bu nedenle bir zamanların gerçeği şimdi masalsı bir etki yaratıyor insanlar üzerinde. Yazarlar için de çok kullanışlı malzemeler bence. Sonuç olarak bir masal gibi anlatma imkânınız var geçmişi.”

Haberin Devamı

Bir rüya âlemi

“Osmanoğlu’nun Sürgünü” belgeseliyle Osmanlı Hanedan Vakfı tarafından onursal üyeliğe kabul edilen sanat tarihçisi ve belgesel yönetmeni Kerime Senyücel’in bu konuda pek çok belgeseli ve Osmanlı Hanedanı’nın sürgün günlerini yaşayan son mensupları ve onlarla yapılan son röportajları içeren “Hanedanın Sürgün Öyküsü” isimli bir de kitabı bulunuyor. Senyücel, “Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bütün dünyada imparatorlukların sona ermesi, günlük yaşamın fazla monotonlaşmasıyla insanlar hanedan öyküleri sayesinde nostalji duygusu yaşıyor. Bu tüm dünyada genel bir merak. Hanedan yaşamındaki şatafat hoşlarına gidiyor. Günlük hayatta bir karşılığı yok ama bir rüya âlemi onlar için” diyor.