Kültür SanatBetül Yergök: “Restimi gör ve bir hikaye seç”

Betül Yergök: “Restimi gör ve bir hikaye seç”

02.11.2020 - 17:28 | Son Güncellenme:

35 hikaye ve bunlarla ilişkili meditasyondan oluşan “Hikayedeki Seni Bul” raflarda yerini aldı. Biz de kitabın nevi şahsına münhasır yazarı Betül Yergök ile kitabın ilginç yolculuğunu ve detaylarını konuştuk. - Milliyet.com.tr Özel

Betül Yergök: “Restimi gör ve bir hikaye seç”

Duygu Bay - milliyet.com.tr

Haberin Devamı

D.B.: "Hikayedeki Seni Bul" 35 hikaye, hikayelerin sonunda "Neyi bilmen gerekiyor?", "Kendine sor" ve "Meditasyon" bölümlerinden oluşuyor. Bu konseptte bir kitap yazma yolculuğu nasıl başladı, bu fikir nereden geldi?

B.Y.: Ben yazmayı çok seviyorum ve her türlü yazım olayına da aşığım, senaryo yazmak bile hayalimde var mesela. Seneler önce Netflix’te Black Mirror dizisini izlerken o bölümleri yazan zihinlere hayranlık duymuştum. Hiç akla gelmeyen şeyleri hayal edip yazmak çok muhteşem bir yetenek bana göre. O zamanlar “bu diziye bir bölüm yazabilsem” diye bir hayal ektim bıraktım. Zaman içinde bu kitaptan önce yazdığım iki kitap vardı ve onları yayınlamaya hazırlanıyorken içimi bir şey dürtmeye başladı. Biliyordum yine ilhamım bir şeyler akıtacaktı, diğer kitapları bir kenara alıp bilgisayarı önüme açtım iki gün balkonumda oturdum. Plansız ve düşüncesiz olarak tamamen ilhamıma kendimi bıraktıktan sonra 12 bölüm yazdığımı fark ettim. Şoka girdim tabii ben de yazdıklarıma. Seneler önceki hayalimi unutmuştum bile ve hiç düşünmeden o hayalimi gerçekleştirmeye başlamışken buldum kendimi. Tüm hikayeler de öyle aktı, kurgulamadan ilhamın akışıyla satırlara döküldü. Serbest bırakınca hem kendiliğinden hem de hayatın içinden örgülerle ortaya çıktı. Sonra onu bir konsept hale getirmeyi düşündüm. Benim gibi bilim kurgu ve fantastik hikayeleri sevenlerin okuyabileceği bir kitap da olsun, farkındalıklar da olsun dedim. En sonunda da meditasyon ekleme fikri geldi ve ben herkesin kendi arzusuna göre okuyabileceği bir konsept yaratmayı başardım.

Haberin Devamı

D.B.: Kitap başlığıyla, kapağıyla, arka kapağıyla kendi hikayeni bulmayı vadediyor. Gerçekten herkes kendi hikayesini bulabilecek mi?

B.Y.: Sanırım şöyle bir özelliğim var benim; yapamayacağım şeyi söylemem ama yapacağımı hissediyorsam inançla restimi çekerim. Kitabın arka kapağı tam bu özelliğimi yansıtıyor. Sezgilerim, görülerim kuvvetli ve hissetmişimdir kitabımın yaratacağı enerjiyi ama bir de bu enerjiyi boşluğa bırakmak yerine yaşar hale getirmeyi sevdiğim için o yazıyı yazdım. Kitabımın arkasına açıkça bir rest koydum. Vaat değil aslında, “restimi gör ve bir hikaye seç” diyorum okura. Ayrıca herkes arka kapakları kitabı neden alması gerektiğini belirleyebilmek için okuyor ve bu bilinçle “şimdi bu kitabın arkasını bu yüzden okuyorsun” diyerek başladım ve bir hikaye seçmesini teklif ederek restimi çektim. Eminim, yanılmayacağım, her kim bu kitabın arka kapağındaki restimi görüp bir hikaye seçerse hayatının bir yerindeki ruhunu bulacak zaten. Evet bunun dışında kitap herkesin hikayesini veriyor olacak, belki bir belki on! Hepsi hayatımızın farklı dönemlerindeki düşüncelerimiz, duygularımız, davranışlarımız ve bu hikayelerde kendimizi bulmamamız imkansız. Ancak bundan fazlası var, şimdi sorduğunuz bir sorunun veya şu an yaşadığınız durumun yansımasını seçip okuduysanız anlarsınız ne demek istediğimi, bu kitap seni, beni, bizi ve tüm hikayelerimizi toplamış cebine.

Haberin Devamı

Betül Yergök: “Restimi gör ve bir hikaye seç”

D.B.: Böyle hikayelerle ve bu konseptte bir kitapla insanlarda nasıl bir etki yaratmayı hedefliyorsun?

Haberin Devamı

B.Y.: İşin aslı şu, ben ne kişisel gelişimci ne spiritüel bir insan olmayı seçiyorum. Özgün ve farklı olmayı seviyorum. Bu biraz Avukatlığımdan biraz Oğlak burcu oluşumdan ve belki biraz da karakterimden kaynaklanıyor olabilir. Ben sadece meditasyonla ya da sadece akıl veren bir cümleyi okumakla değişimin olmayacağına inanıyorum. Okuduğumuz şeylerden bir şey anlamamız, onu özümsememiz, belirlediğimiz düşünceyi zihnimize kazımamız ve hayatımıza katmamız gerekiyor. Şimdiki dönemin sorunu bu, “oldu oldu oldu” deyip bir şeylerin olmasını bekliyoruz ve sözden başka çaba koymuyoruz ortaya. Bu yüzden bu kitap aslında okurlara kişisel gelişim ya da spiritüel hikayelerden bambaşka kurgulu hikayeler veriyor. Okurlarımız bu hikayeleri keyifle okuduktan sonra ne düşünmesi gerektiğini okuyor, ardından kendine sorabileceği soruları okuyor ve dilerse meditasyon yapıyor. Böylece aslında beynimiz bu sistematiğe alışıyor. Ben nörobilim tutkunu bir insanım ve tüm yazı ya da şiir çalışmalarımda hep nörobilim var. İşte bu kitabın da okuyanlarda bir zihin sistemi de yaratmasını istiyorum. Kitaptaki hikayeleri okurken yaptığımız gibi, yaşadığımız olaylara bakalım, ne düşünmemiz gerektiğini ve ne olduğunu analiz edelim, kendimize bu olaylarla ilgili sorular sorarım ve onarmaya başlayalım. Bütün bunlar farkındalıkla yaşam, analitik yaklaşım, holistik bakış ve nörobilim neticeleridir ve hayat en güzel böyle yaşanıyor. Hedefim herkese bunu aşılamak.

Haberin Devamı

D.B.: İlk 100 kitabı imzalı olarak online satışa sundun. Bu kitapları imzalarken her bir kitaba dokunup kime gideceğini hissedip kitapların sahiplerine birer motto yazdın, hatta bazıları için hikaye seçtin. Biraz bu mottoları yazma anından bahseder misin? O an nasıl enerjiler hissettin, aklından neler geçti?

B.Y.: En çok anlatmak istediğim anı oldu aslında o gün. Zaten kitaplarımla kavuştuğum için çok heyecanlıydım ve heyecanımı dizginlemeden enerji akışını başlatamazdım. Bunu başardıktan sonra oturdum ve başladım yazmaya. Onlarca kitap üst üste duruyor ve ben birini elime alıyordum, bir kelime ya da bir şarkı ve benzeri bir nüans geliyordu dilime. Enerji işi çok ilginç işte. Bazen elime bir kitabı tam aldığım sırada biri bir şey diyor, o kitabın mottosu ve mesajı gidiyordu ya da gelmiyordu, tekrar kitapların arasına onu koyuyordum boş halde. Mesela bir kitabı elime aldığımda çiçeklerle ilgili tam bir cümle gelmişti ki kahve getirdiler ve yazamadan kelime uçtu gitti aklımdan. Koydum karışık kitapların arasına ve 3-4 kitaptan sonra bir kitabı elime aldığımda çiçek cümlesi geri geldi, eminim o kitap oydu. Mesela bir kitabı elime aldığım sırada da kulağımda “geçmiş değil bugün gibi” şarkısı çalmaya başlıyor ve geçmişi yanında çok taşıyan birinin o kitabın sahibi olduğunu anlıyordum. Böyle ilginç olaylarla dolu bir anı. Yayın Müdürü ve arkadaşlarım sürecek zamanın kaygısı, mesajların merakıyla sorgulasalar da bir süre sonra hepsi masanın etrafına oturup her yazdığımı okumaya ve kitabın sahibiyle ilgili yorum yapmaya başladılar. Onlar da yazdığım ilginç sözler karşısında emindiler, hepsinin gerçekten sahibine göre yazılıyordu sözler. Yalan değil sözü verirken yine rahattım ama o an ben de nasıl olacak diye paniklemiştim ama enerjiyi temiz ve nötr tutunca, yüksek bir enerji okuma gücüne de sahipseniz muhteşem bir akış bu ve iyi ki böyle bir hediye belirlemişim diyorum.

Betül Yergök: “Restimi gör ve bir hikaye seç”

D.B.: Biraz da Betül Yergök'ten bahsedelim. Betül Yergök'ü nasıl tanımlarsın? Kitap yazarlığın dışında neler yapıyorsun?

B.Y.: Kendimi tanımlamak pek bir zor :) Ben temelde hayatı yaşamayı seven, zamanın çok hızlı gittiğini düşündüğü için zaman kaybetmeden hep koşan ve hayallerine çok bağlı biriyim. Bu yüzden hayatım hep arzu ettiğim şeyleri yaşamakla ya da yaşamak için mücadele etmekle geçti, zaman kaybetmeden ve yolda öğrenerek yaşamayı seçtim. Avukatım, arabulucuyum, Milliyet’te 2 yıldır köşe yazıları yazıyorum, Cnntürk’te nörobilim alanında video içerik üreticisi olarak devam ediyorum, kendi sosyal medya hesaplarımı yönetiyorum, yaşam koçluğu ve şifa seansları yapıyorum. Bazen kendime çok gülüyorum ve aklımın iplerini zor tuttuğum oluyor. Şöyle hayal edin, ofisimde avukatım, ardından evime geliyorum kallavi bir Anadolu sofrası kuruyorum bir başıma, aynı akşam süslenip video çekiyor, hemen ardından ütü yapıyor, dip köşe ev temizliyor, en son da kahvem ve müziğim eşliğinde köşe yazısı yazıyorum mesela. Peş peşe çok kişi olunca çoklu kişilik bozukluğum mu var diye düşünüp gülüyorum kendime. Çok yorucu ama hayatı dolu yaşamak da bu bana göre. Ruhum ve kalbim ne arzu ediyorsa oyum ve o oluyorum aslında. Yaşamayı, yaşadıklarımı yazmayı, yaşanılanları ve hayatı okumayı, okuduklarımı yazmayı, anlamayı ve tüm kainatın enerjisini hissetmeyi çok seviyorum. Hayata dair ne varsa hızla akan zamanın içine sığdırmaya çalışıyorum anlayacağınız.

D.B.: Yaşam koçu kimliğinle, sosyal medya canlı yayınlarıyla, arkadaşlığınla, Milliyet PembeNar'daki köşenle ve şimdi de kitabınla pek çok kişinin hayatına dokunuyorsun; insanların hayatını şifalandırma kısmı hayatının büyük bir parçasını oluşturuyor. Ben realist tarafına güvenerek bu soruyu sormak istiyorum; terzi kendi söküğünü dikebiliyor mu?

B.Y.: Kendi söküğümü dikseydim bence zaten bu saydıklarımızın hiçbirini yapmıyor olurdum, akla gelecek en lüks hayatı yaşardım belki de :) Bu şakanın içinde önemli bir gerçek olduğu için hep bunu söylüyorum. Aslında kendi söküğümü de çok kolay dikebiliyor olsaydım zaten herkesin kolaylıkla yapabileceği bir farkındalığı anlatmanın, yapmanın, uygulatmanın ya da yazmanın gereği olmazdı. Ben bu işi yapanlara da bu sektörden hizmet alanlara da aynı şeyi söylüyorum: İnsanız biz! Hepimiz aynı hataları yapacağız, çok kalabalık dünya, çok hızlı zaman ve her şeye çok açık yaşam. O yüzden hata yapmak yaşamın en önemli kuralı. Beni en çok besleyen şey de bu. Ben tekrarladığım hatalarımı seviyorum, onlarla öğreniyorum ve onları yazıyorum çoğu zaman. Benim en çok malzemem kendi hikayelerim yani, kusursuz olursam biterim :) Ben de nörobilim ve farkındalık çalışmalarımla hayatımı çok değiştirdim ama kendi söküğümü dikememekle ilgili en çok unuttuğum şey şifa yeteneğim mesela. Herkesi baştan ayağa iyileştirirken kendimi unutuyorum, 3 gün hasta yatıyorum ve biri bana söyleyince şifa yapmak aklıma geliyor. Bu çok kötü, gülmeyin ama böyle. Sanırım insanların hayatına dokunmayı seviyorum ve yeteneklerim biraz oraya yönelik, düşünme üzerine olan her şey bende karşılığını buluyor ama enerji çalışmalarım, durugörü ve şifa yeteneğim kendime pek işlemiyor. İmzalı kitap kısmında dediğim gibi enerjimin temiz ve nötr olması gerektiği için belki de tam yapamıyorum. Olsun bu yeteneklerin özelliği bu belki de.

D.B.: Pek çoğumuz ne olmak istediğine bir türlü karar veremezken sen avukat, mentalist, influencer, köşe yazarı, çocuk, arkadaş ve çok daha fazla Betül arasında gidip geliyorsun; bunu çok başarılı ve sistematik bir biçimde yapıyorsun (Oğlak burcu olmanın etkisi de var tabii) Bu noktada hayatta hala ne olmak istediği konusunda karar veremeyenlere ne önerirsin, ne istediklerini ve neyde iyi olduklarını nasıl bulabilirler?

B.Y.: Bir kere dediğin gibi Oğlak burcu olmam nedeniyle belki de sistematik ilerliyorum. Ama sorunun en önemi yeri hayatta hala ne olmak istediğimize karar verememek bence. Mesela bana sorarsanız ben de bu sorunun cevabını veremeyebilirim. Belki henüz tam olarak ne istediğimi bulmuş olmayabilirim.  “Hayat deneyimlerle şekilleniyor, yolda değişiyor fikirler, yaparken öğreniliyor” bu sözler dibine kadar doğru. Gerçekten öyle ama, on yıl düşünüp bulduğunu düşünsen de yola çıktığında istemediğini anlayabilirsin ya da o hayalin içinde başka bir şey olur ve değişir her şey. Kendi hikayemden vereceğim en önemli ders de buraya göre tam da. Ben evimde oturup ne olmak istediğimi bulmak için beklemedim hiçbir zaman.

Bundan 14 yıl önce bir arkadaşım bana eğitim kurumlarında hukuk eğitmenliği yaptığını söyledi. Ben de yapmak istedim ama sezon ortası olduğunu ve yapamayacağımı söyledi. İşten çıkıp eve giderken eğitim kurumlarını aramaya başladım ve en son birine daldım “Ben hukuk dersi vermek istiyorum” dedim. Düşünün hiçbir fikrim ve tecrübem yok, zaman uygun değil ve çok saçma bir cesaret hamlesi yapıyorum. Eğitim kurumunun sahibi odasından beni fark edip yanıma geldi ve bana çok deli olduğumu söyledi ama 2 gün sonra beni bir derse aldı. Ben o eğitim kurumunda 2 ay sonra 6 tane sınıfa ders veren bir eğitmen oldum, 6 ay sonra eğitmenleri eğiten bir eğitmen eğitimcisi oldum ve 6,5 yıl süren eğitmenlik deneyimimden de çok şey kattım kendime. O gün arkadaşımın sözüne uyup eve gidebilir, bunu öteleyebilir, unutabilir ya da hiçbir bilgim olmadığı için cesaret edemeyebilirdim.

Mesela bir de üniversite zamanlarımdan beri bir şeyler anlatmayı, çok daha fazla kişiye hitap etmeyi hayal ediyordum. O zamanlar dijital alan bu derece kuvvetli değil tabii, TV kanalları bu hayale karşılık geliyordu. Avukat olarak TV kanallarında olmak içimdeki hayale tam denk değildi. O zamanlar bilişim hukukçusu olarak revaçtaydım ve bir gün Cnntürk’e davet ettiler ama 10 dakika sonra iptal ettiler. Hayallerim gerçekleşecekken suya düştü diye düşünmüştüm. Şimdi bakıyorum da hayalim doğruymuş ama kim bilebilirdi ki şimdi nörobilim anlatıyorum orada. İyi ki ben aklıma her gelen yolu analiz etmiş ve yürümüşüm. Bilemezsiniz hangi arzunuzun nasıl vücut bulacağını, gerçek arzunuzun ve kimliğinizin sizi ne zaman nerede bulacağınızı bilemezsiniz. Sadece şunu diyebilirim ki beklerseniz ya geç ulaşır ya da hiç bulamayabilirsiniz. Yola çıkın, aklınıza gelen seçenekleri denemek için yola çıkın, yol yolu getirsin, denemeler öğretsin, yol bir yere çıkacaktır ve size en doğru sizi versin.

Betül Yergök: “Restimi gör ve bir hikaye seç”

D.B.: Kitabın benim için ilk büyük etkisi, benim için imzaladığın kitabın ve seçtiğin hikayenin online satışta beni bulmasıydı. Şimdi hep başucumda duruyor ve motivasyonum düşük olduğunda bir hikaye seçip okumaya başlıyorum. Diğer okuyuculardan nasıl dönüşler alıyorsun? Etkisi hissedilmeye başladı mı?

B.Y.: İmzalı kitap satışımızda mesajların bulmasıyla ilgili çok anım var ama ilginç bir rastlantıyı söylemek istiyorum. İmzalı satışta bir kitaba her sabah aynaya bakarak kendisine günaydın demeye devam etmesini yazmıştım kitabın sahibine ve hatta o sırada oradakilerin hepsi “kimse demez ki kendine, ne alaka” diye merakla espriler yapmıştı. Günler sonra Instagram dm’den bir mesaj aldım, kitabın sahibi bana şöyle dedi “ben hayatım boyunca her sabah uyanıp aynaya bakar ve günaydın der, sevgi cümleleri kurarım, ilk defa bu sabah çok moralsiz kalktım ve aynaya bile bakmadım. Ardından kitap geldi açtım ve mesajınız buydu”. Bence evrenin hesabı ve enerjisi şahane bir şey. “Tamam sen hadi enerji okudun da kargocular bunu nasıl karıştırmadan getirdi” tepkisi en sevdiğim tepkiydi. Bunun dışında kitapla ilgili etkiler kitabın arkasında savunduğum gibi oldu aslında, kimisi zaman zaman soru sorup hikaye seçerek okuyor kimi baştan sonra ilerliyor. Birilerine hayat yolunda kılavuzluk etmek beni çok duygulandırdı, hayal etmiş miydim bilmiyorum ama bu hissi hissetmeye başladım. Şu ana kadar aldığım geri dönüşlerde hep sorulara doğru cevapların çıktığı, hikayelerde kendilerini buldukları, daha çok hikayelerin son kısımlarındaki “neyi bilmen gerekiyor, kendine sor, meditasyon” bölümleri paylaşılıyor sevenler tarafından. Daha tabi yeni çıktı kitabımız, geri dönüşler yeni yeni geliyor ama tam istediğim gibi birebir kendini bulanları ve kendine mesajlarla değişim yaratanları duyuyorum, bu çok güzel.

D.B.: Senin için mentalizasyon yolculuğu bir aşk hikayesiyle başladı. Aslında çok fazla kişi aşkla ilgili sorularına cevap ararken kendisiyle ilgili hiç bilmediği şeyler keşfediyor. Kitapta da bu konuda bakış açımızı değiştirecek hikayeler var. Aşkı hayatımızda konumlandırma şeklimizi ve aşka bakış açımızı nasıl güncellemeliyiz? Okuyuculara buradan ne önermek istersin?

B.Y.: Aslında hayatta ne olmak istediğimize karar verememekle ilgili olan soruya verdiğim cevapla aynı yolda gider bu cevap da. Yani zaman akıyor ve hayat geçiyor, yaşamalı, yola koyulmalı ve fakat yolda da etrafa iyi bakmalıyız. Aşk da öyle benim için. Bir kere kafamızda kurmayı bırakmalıyız, karşımızdaki adına düşünmeyi, karşımızdakinin olası davranışlarına göre model belirlemeyi bırakmalıyız. “Şarta ve şekle bağlı değildir sevmek!” diyorum ben hep. Seviyorsan seviyorsundur! Kısıtladıkça artıyor, kaçtıkça geliyor sorunlar ve sustukça susuyor aşk. Sevmeye açık olmalı ve sevilmeye niyetli olmalıyız, İstekli olmalı ve girişken olmalıyız. Hatalarla, denemelerle ve cesaretle güçleniyor hayat, insan, hikayeler. İnanın bana ölmezsiniz cesaret gösterdiğinizde. Aksine güçlenir ve gülmeye başlarsınız, daha da fazlasını yapmak istersiniz. Durduğunuz yerde aşk bulabilir sizi, kısmet tabi o ayrı ama ya bulmazsa! Ben başarısız aşklarımı yazdım, utanayım mı, hayır! Hikayeler bir sonraki hikaye için bizi büyütmek üzere oluyor, saklanırsanız ve kaçarsanız büyümeyeceksiniz. Lütfen durarak zaman kaybetmeyin, yaşayın, yola koyulun, deneyin, söyleyin, konuşun, kızın, bağırın, sarılın ya da arkanızı dönüp gidin ama sadece “durmayın”.

Hikayedeki Seni Bul kitabı aşkla ilgili çok hikayeye sahip, e malum aşkolik bir yazarı var :) Kitapta aşkla ilgili cesaret, doğru düşünme ve iç-dış analizleri çokça bölümde yer alıyor. Yaptığımız birçok hata var hikayelerde ve bu hatalar üzerine ne düşünmemiz gerektiğini anlatıp değişimle kucaklıyorum herkesi.

D.B.: Bu bir tanışma kitabıydı, bildiğim kadarıyla tamamlanmış veya tamamlanmak üzere olan başka kitapların da var. "Hikayedeki Seni Bul"un devamı gelecek mi, yoksa başka bir konseptle mi devam edeceksin?

B.Y.: Dediğim gibi Hikayedeki Seni Bul kitabımdan önce yazdığım kitaplarım vardı ama ilk bu kitapla tanışmaya gelmek istedim, en güzel kıyafetim bu olduğundan değil, enerji sırası öyle geldiğinden. Şu ana kadar yazdığım 5 kitap var, ilkini çıkardık ve devamı da gelecek elbet. Diğer kitaplarım bu kitaptan farklı. Buradan sonra çıkacak kitapların arasında bir üçlü aşk serisi var. Bu üçlü aşk serisi benim kendi yolculuğumun kitabı, aşk var, aşklar var, hayat var, insanlar var ve hepsi gerçek anılarım üzerine. Bu üçlü kendini ve aşkı arayan bir zihnin yolculuğu ve bu üçlüyü de çıkarmak üzere sabırsızlanıyorum. Bunun dışında yazdığım ve yazacağım kitaplar olacak, yazmadan duramadığım çok açık. Şimdilerde parmaklarımı zor tutuyorum mesela ve umarım uzun yıllar da satırlarımla ve kitaplarım aracılığıyla da okurlarımla flörtümüz daim olsun.