19.06.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı - Londra doğumlu İsviçreli şef Kevin Griffiths son dönemlerin dikkat çeken bağımsız orkestra şeflerinden. Ailedeki üçüncü nesil şeflerden olan Griffiths geçtiğimiz günlerde Hyatt Regency İzmir İstinyePark’ın davetlisi olarak Türkiye’deydi. Annesi Manisa kökenli olan şef, iyi Türkçesi ile de dikkat çekiyor. “La La Land”den “Gladyatör”e, “Star Wars”tan “Karayip Korsanları”na sinemanın kült filmlerinin müziklerini İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile çaldığı konser öncesi İzmir’de sohbet ettiğimiz Griffiths, “Bağımsız bir orkestra şefi olarak yönetimsiz çalışıyorum bu da çok fazla idari işin bende olduğu anlamına geliyor” diyor.
- Yeni nesil orkestra şefleri seyirciyle çok daha fazla iletişim kuruyor. Bu durum klasik müzikle ilişkimizi nasıl etkiliyor?
İzleyicilerimizle aramızda köprü oluşturmak çok önemli. Çok daha kişisel bir dokunuş sağlıyor ve dinleyiciler bir şeyin parçası olduklarını hissediyorlar. Bu şekilde, dinleyicilerin kültürel deneyimlerini geliştirmek için heyecan verici ve hayati bilgiler de aktarılabiliyor.
- Babanız da orkestra şefiydi ve Barış Manço’yla çalışıyordu. Sizin de benzer projeleriniz var mı?
Babam yıllarca Türkiye’de de düzenli olarak orkestra şefliği yapan uluslararası bir orkestra şefi. Ben bazen pop sanatçılarıyla çapraz projeler yürütüyorum ama Türkiye’de şu anda böyle bir şey planlamıyorum.
- Dünya sinemasının en sevilen filmlerinden bazılarının müziklerini İzmir’de çaldınız. Ne tür bir film izleyicisisiniz? En sevdiğiniz film ve en sevdiğiniz müzik hangisi?
Küçükken birçok film izlerdim. Bugün daha çok filmlerin müzikal yönlerine odaklanıyorum. Hollywood’daki Disney stüdyolarına akredite oldum. 90 kişilik bir orkestrayı ‘canlı’ olarak ona senkronize eden tam bir sinema filmi üzerinde çalışırken tüm detaylarıyla bilmem gerekiyor.
- Bağımsız bir orkestra şefi olmanın zorlayıcı ve keyifli yönleri neler?
Hayatımın her alanında bağımsız olmayı seviyorum. Bu benim özgürce ve istediğim gibi hareket etmemi sağlıyor. Daha fazla insanla ve yerle tanışıyorum. Bağımsız bir orkestra şefi olarak yönetimsiz de çalışıyorum, bu da çok fazla idari işin de bende olduğu anlamına geliyor.
“Bir yaşımdan beri Türkiye’ye geliyorum”
- Anneniz Türk kökenli ve siz de Türkçe konuşabiliyorsunuz. Yaklaşık 15 yıldır Türkiye’ye geliyorsunuz. Unutamayacağınız bir anınız var mı?
Aslında bir yaşımdan beri Türkiye’ye düzenli olarak geliyorum. Ailem İstanbul’da yaşıyor, bu güzel ülkeyi iş ve eğlence için düzenli olarak ziyaret ediyorum. Konser haftası her zamankinden çok daha keyifli oldu çünkü İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile çalışmak için Hyatt Regency İzmir İstinyePark’a gelmek harikaydı.