29.09.2024 - 07:02 | Son Güncellenme:
Efnan Atmaca - Bu yıl sekizinci yaşını kutlayan DasDas sezonu “Ayna” adlı oyunla açtı. İngiliz yazar Sam Holcroft’un geçen yıl Londra’da prömiyerini yapan ve eleştirmenlerle seyircileri aynı hayranlıkta birleştiren oyunu adalet, özgürlük, başkaldırı, toplumsal uyanış gibi pek çok önemli konuya parmak basıp tartışma açıyor. Oyunun genç yazarı “Ayna”yı 2011’de Kuzey Kore’ye yaptığı bir geziden ilhamla kaleme alıyor. Oyunda ayrıca Holcroft’un 2013-2015 arasında Beyrut’a gittiğinde tanıdığı Lübnan ve Suriye’den yazarlardan da izler var. “Ayna” düğün sahnesiyle başlıyor. Bu düğün aslında sahnelenecek oyun için bir kamuflaj. Herkes kendini olabildiğince güvende hissedince perde açılıyor. Pek çok sert çatışmaya girdikten sonra ordudan ayrılıp tamircilik yapmaya başlayan Adem ilk oyununu yazıp yaşadığı ülkenin Kültür Bakanlığı’na yolluyor. Çünkü o ülkede oyunların sahnelenmesi, sanatsal etkinliklerin yapılması için bakanlıktan izin ya da resmi deyişle destek şart. Her ne kadar onlara Sansür Bürosu dense de...
Adem yaşadığı mahallede neler olup bittiğini, oradaki insanları yazmış oyununda. Zorluklar, düşkünler, isyan var metinde. Bakanlığın bu konudaki görevlisi Çelik Bey, Adem’in oyunundan etkileniyor ama çekinceleri oluyor çünkü yeterince cesaretlendirici, umut dolu değil metin. Aksine isyana teşvik ediyor. Ama bir yandan da iyi bir yazar bulduğunun farkında. Dolayısıyla birkaç müdahaleyle harika bir oyun çıkarabileceğini düşünüyor Adem’in. Daha önce de yapmış bunu. Milli oyun yazarı Bax’ı o keşfetmiş. Onun yönlendirmeleriyle Bax’ın yazdıkları her sahnede alkışa doymuyor. Çelik Bey’in yardımcısı eski kadın asker de gruba katılınca her şey hazır oluyor.
Gerçekler eğilip bükülebilir
Çelik Bey’in istediği verilen mücadeleyi taçlandırmak, halkı gaza getirmek ya da resmi deyişle onurlandırmak. Peki ya gerçekler? Onlar eğilip bükülebilir, önemli olan devletin yaşaması! Ama elbette özgür düşünebilen insanlar oldukça her an, her şey değişebilir. Zor olsa da duvarlarda çatlaklar açılır, gün gelir kendini dev aynasında görenler boy aynasında ‘boylarının ölçülerini’ alırlar. En azından umudumuz bu yönde!
Oyunda seyirci kendini her tarafı aynalarla kaplı bir salonda hissediyor. Bugünün dünyasında ne varsa aynalarda karşısına çıkıyor ve dahası kendini ne yapıp ne yapmadığını görerek izliyor. İlham Yazar’ın yönettiği oyunda Aytek Şayan, Barış Gönenen, Begüm Akkaya, Uğur Uzunel ve Serhat Barış rol alıyorlar. Bu güçlü metnin hakkını veren performanslar ortaya koyuyorlar. Gönenen, Bax’la sert bir yüzleşmeye çağırırken Uzunel, Adem’in kişiliğinde unutmamanın lanetine ortak ediyor seyirciyi. Akkaya ile Şayan ise hem düğümü atan hem de çözenler olarak karşımıza çıkıyor.
“Kendi kural kitabımı yazdım”
Oyunun yazarı Sam Holcroft’a dört yıl önce otizm teşhisi konuyor. Teşhis, Holcroft’un dünyaya nasıl uyum sağladığının kilidini açmasına yardımcı oluyor. Bir söyleşisinde yazar “İnsanların nasıl davrandığını izledim ve bunu bir bilim gibi inceledim. Analiz ediyordum, parçalara ayırıyordum ve nasıl davranmam gerektiği konusunda kendime bir model oluşturmaya çalışıyordum. Herkesin benim sahip olmadığım bir kural kitabı varmış gibi hissettim. Bu yüzden kendiminkini yazdım” diyor.