Samsun Terme yakınlarında Themiskyra adlı bir kent kurdukları bütün tarihi kayıtlarda yazan Amazonlar hakkında bir tek arkeolojik araştırma yapılmış değil
Sanat masaya yatırılıyor Anadolu tarihinin en çok tanınan ama hakkında en az şey bilinen kadın topluluğu olan ve yaşadıkları M.Ö. 1250’lerde, cümle erkek milletini tir tir titreten savaşçı kadınlar, tek memeli okçular, tanrıça Artemis’in yeryüzü bekçileri ya da yeryüzünün efsanevi ilk feminist grubu Amazonlar’ın, Anadolu’da yarattığı güçlü kadın hareketine belki de tarihin hiçbir döneminde bu kadar kayıtsız kalınmamıştı.
Karadeniz’de Thermodon (Terme Çayı’nın) kıyısında Themiskyra kentini kurdukları tarihçilerin kabul ettikleri gerçeklerden. Ancak şimdiye kadar o bölgede bir tek arkeolojik araştırma bile yapılmadı.
Pahalı bir araştırma
Terme’nin Gölyazı beldesini, belediye başkanı Cemil Dürümlü ile geziyoruz. Bugünlerde, Karadeniz’in kıyıcığında Simenit gölündeki bazı yükseltilerden ele geçen buluntular, insan iskeleti parçaları ve pişmiş toprak
kap kacak parçalarından ibaret. Ama kendi de oranın eskilerinden olan Dürümlü, çocukluğunda göl daha alçakken, şimdi sular altında kalan upuzun sur duvarına benzer birşeyler gördüğünden söz ediyor. Cıvar köylülerinin iştahlı kaçak kazıları ve çift sürenlerin tesadüfen buldukları küpler kaplar kacaklar, tarihi Amazonlar’a kadar inmese de belde sakinlerini eni konu heyecanlandırıyor.
Simenit, sıradan bir arkeolojik kazı için uygun olamayacak kadar sazlık ve bataklık bir alan. O yüzden burada belki bir sondaj belki de bir sualtı arkeolojik araştırması yapmak gerekiyor. Ege ve Akdeniz’de çeşitli sualtı kazıları yapan INA (Institute of Nautical Archaeology) Karadeniz’de hiç kazı yapmamış. Konuyu ilettiğim INA yetkilisi Tufan Turanlı böyle bir çalışmanın yapılabileceğine, ancak bataklık alanda yapılacak bir çalışmanın maddi olarak çok külfetli olacağına dikkat çekiyor. Karadeniz bölgesinde süregelen tek arkeolojik kazı olan Bafra’daki İkiztepe kazısını gerçekleştiren İ.Ü. Pretohistorya ve Önasya Arkeolojisi’nden Prof.Dr. Önder Bilgi, İkiztepe’de Geç Tunç Çağı’na kadar ulaştıklarını, Amazonlar’ın yaşadığı bölgeye çok yakın olduklarını vurgulayarak, eş döneme tarihlenen bir Amazon kentinin bulunma olasılığından sözediyor. Ama yerinin Simenit Gölü olduğu konusunda şüpheli.
Yanlızca efsane mi?
Geçtiğimiz yaz boyunca Karadeniz’de derin deniz araştırmaları yapan Pennsylvannia Üniversitesi’nden Prof. Dr.Robert Ballard ise Tunç Çağı’na ait batıklar bulmuştu. Prof. Ballard, bu yaz araştırmasının karadaki bölümünde Amazon mitine dair bulgular elde edilmesine biraz şüpheyle bakıyor. Bu yıl bulgularını Türkiyeli profesörlerle paylaşacak olan Ballard, gelecek yazın araştırmasını da ona göre planlayacak.
Şimdilik elde olan tek şey efsaneler, ama Troya da bir efsane ile başlamıştı. Kimbilir, Amazonlar da belki yalnızca bir efsane değildir.
Kutsal Ana’nın ülkesi
Amazonlar, başta Eflatun ve Sokrates olmak üzere hemen hemen bütün eski Yunan yazarlarının eserlerinde yer alır. Hitit tabletlerinde, Herodot Tarihi’nde ve Homeros’un İlyadası’nda... Kimi kaynaklarda oku iyi çekebilmek için bir memelerini dağladıklarından memesiz anlamına gelen ‘amaçones’ adını aldıkları yazar. Bilge Umar ise Samsun’un eski çağlardaki Luwi dilinde Kutsal Ana’nın ülkesi anlamına gelen Amissa’dan bu adı aldıklarını belirtir. Amazon ülkesinde erkekler evlerinde dikiş dikip
yemek yaparak onlara hizmet eder. Komşu ülkelerdeki erkeklerle yılın belli günlerinde buluşur, doğan kız çocuklarını savaşçı olarak yetiştirir, erkek çocuklarını bir gün kendilerine karşı ayaklanmasınlar diye el ve ayaklarından sakat bırakırlar. Efsanelere konu olan Amazonlar için ünlü sosyolog C.C. Zimmerman “Heredot hurafeleri" der. Kimbilir,
dünya okçuluk şampiyonu Elif Ekşi’nin Samsun’dan çıkmış olması yalnızca bir tesadüf değil, belki de genetik kodlara yazılmış bir işarettir..