26.06.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Ayşe Özdemir -Sayın Vedat Onar, bu kemikler nedir hocam?
Bunlar Haydarpaşa kazısından çıkan hayvan kalıntıları. Farklı hayvan türlerine ait. Baktığımız zaman genellikle tüketim artığı malzeme dediğimiz koyun, keçi, sığır çok yaygın. Arada domuzlar da var, muhtemelen Bizans döneminden. Bunların yanı sıra yük hayvanı olarak kullanılan eşeklerin, atların, katırların kemikleri de var. Kemiklerin üzerlerinde kesik gibi kasaplık aktivitelerini çok fazla görüyoruz. Kesik izleri, parçalama izleri... Biz bu kemikleri okuyarak o günkü toplumun beslenme ekonomisini, yaşam şartlarını, o günkü geçinme ekonomisini anlamaya çalışıyoruz.
Kemiklerden neler anladık şimdiye kadar?
Hangi hayvanların beslenmede daha fazla tercih edildiğini anlıyoruz. Öncelikle karasal beslenmede iyi bir protein kaynağı olduğunu görüyoruz. Genç hayvanlar açısından koyunlar, keçiler tüketiliyor. Sığırlara baktığımızda erişkinler de var, bunları da ikincil ürünleri açısından kullanıyorlar. Sütü, derisi, etinin yanında bunlar da önemli. Özellikle keçilerde erişkin hayvan olmasının nedeni olarak, kıl ve süt öne çıkıyor. Ayrıca midye, istiridye kalıntıları da bulundu Haydarpaşa kazı alanında.
Biz hangi toplumdan söz ediyoruz bu verilerle?
Osmanlı da vardır, Bizans tabakasına da iniyor muhtemelen. Tabii bunu çalışmamız bittikten sonra daha net değerlendireceğiz. Osmanlı tabakasıyla Bizans tabakasını karıştırıp incelemiyoruz. Bizans tabakasını kendi içinde, Osmanlı tabakasını kendi içinde inceliyoruz. Her dönemin beslenme alışkanlığı hangi yönde, hangi hayvanları tercih etmişler, hangi pişirme şeklini kullanmışlar? Bunları değerlendiriyoruz.
Bunları nasıl anlıyorsunuz?
Kemiklerin üzerlerindeki izlere bakarak görüyorsunuz. Şu anda baktığımızda bu hayvanların çoğunun haşlama yöntemiyle pişirildiğini görüyoruz. ikincisi et sıyırma işlemleri var, sıyırılmış olan kemiğin atılması, atıldığı anda da kemiklerin köpekler tarafından yendiğini de görebiliyoruz üzerindeki izlerden. Bunun yanı sıra işlenmiş kemikler de ortaya çıktı. Kemiği eti yedikten sonra atmıyor, kemikten nasıl bir alet yapacağını düşünüyor. Sap mı yapayım veya bir alet mi yapayım diye düşünüyor.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Rahmi Asal (soldan 1), İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Osteoarkeoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Vedat Onar (sağdan 3), müze uzmanı Hüseyin Yıldırım (sağdan 4) ve ekip arkadaşlarını Haydarpaşa kazı alanında görüntüledik.
‘Bizans’ta köpeğiniz sosyal statünüzü belirliyordu’
Sayın Vedat Onar, İstanbul bir kediler şehri denir, kedi kalıntıları da çıktı mı kazılarda?
Hem kedi hem köpek kalıntıları da çıktı. Ama burada tüketim artığı, beslenme artığı malzeme çok çıktı. Tavuklardan tutun sığıra, koyuna, keçiye kadar. Aşağı tabakaya indiğinizde domuzlar da var. Yenikapı kazılarında şöyle bir şey ortaya çıkmıştı. Bizans’ın kedilerinin iki kökeni var. DNA tespitine göre Asya kökenli ve Afrika kökenli. Bu Yenikapı’ya özgüdür. Diğer Bizans yerleşimlerindeki kedilerin Afrika kökenli olduğunu tespit ettik ama Yenikapı’da Asya kökenli kediler de var.
İnsanlar gibi kediler de mi göç etmiş?
İnsanın hareketliliğinde hayvan hareketliliği de vardır. İnsan nereye hareket ederse hayvanını da götürür. Ya beslenme amaçlı, ya iş gücü amaçlı ya da partner olarak götürür. Kedi, köpek pet hayvanı olarak Bizans’ta da vardır. Evcil hayvan farklı, pet hayvanı farklı. Koyun evcildir ama pet hayvanı değildir, kedi, köpek, kuş pet hayvanıdır. Bunlar bir fert gibi görülebiliyor. O günkü bazı hayvanlar da sosyal yaşamda insanın statüsünü belirler.
Nasıl yani?
Kucağınızda taşıdığınız bir cüce köpek, sizin sosyal yaşamdaki statünüzü gösterir. Bugün bir cins köpek 30 bin lira olabiliyor. Bizans’ta da aynı şekildeymiş.
Bizans’ta ilk başta gelincik, sansar taşıyorlarmış sonra diğer pet hayvanları revaçta olmuş. Çok da iyi bakıyorlarmış. Zaten Bizans, veterinerlik açısından da pik noktadadır, hekimliği vardır, at hekimleri üst statüdedir.
Haydarpaşa kazı alanında insan kemiklerinin yanı sıra hayvan kemikleri de çıkıyor.
Haydarpaşa kazı alanından çıkan tüm kemikler bilimsel şekilde inceleniyor.
‘Aşık kemiğiyle kehanette bulunuyorlardı’
Kazılarda balık kalıntıları çıkmadı mı?
Onlar da var. Büyük balıkları genellikle denize yakın liman alanlarında parçalamışlar. Bu özellikle ton balığı açısından böyle, orkinoslar çok daha büyükmüş o zaman. Yunus da avlamışlar. Yenikapı’daki Theodosius limanındaki yunus kalıntılarında kasaplık aktivitelerini çok görüyoruz. Bizans’ta yunusun yağını kullanıyorlar. İlaç sektöründe kullanıyor, kandillerde kullanıyor, bazı batıl işlerde de kullanıyor.
Bizanslılar yunus yağıyla büyü mü yapmış?
Evet yapmışlar. Aşık kemiklerimiz var bu konuda çok yaygın. Çok sayıda işlenmiş aşık kemikleri var. Delmişler, içine kurşun dökmüşler. Kurşun dökerek hile amacıyla da kullanıyor. Aşık kemiğini kullanmanın birden fazla yolu var. Fal bakmadan tutun o yeri kutsamada, oyun oynamada, kehanette bulunmada, eğlenme amaçlı kullanmakta, kendine eziyet etmek için hazırlanan kırbaçların hazırlanmasında, mezarlara ölü hediyesi bırakılmasında, onun yanında da kumar gibi kullanma var. Aşık kemiği falı bakıyorlardı. Fal bakarak kehanette bulunuyorlardı.