GündemYüce Allah’ı anmanın en güzel şekli: Namaz

Yüce Allah’ı anmanın en güzel şekli: Namaz

03.06.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Bütün ibadetlerin esasını teşkil eden Allah’ı anmanın en güzel şekli namazdır. Nitekim bir ayette, ‘Beni anmak için namaz kıl’ buyurulmuştur. Namaz, günlük hayatın yoğun meşguliyetleri içinde kişinin Allah’ı hatırlamasını sağlar.

Yüce Allah’ı anmanın en güzel şekli: Namaz

Yüce Allah’ı anmanın en güzel şekli: Namaz
Namaz, imandan sonra en değerli ibadet ve kelime-i şehâdetten sonra İslâm’ın en önemli unsurudur. Namazın aynı zamanda mükemmel bir dua niteliğinde olduğu söylenebilir. Namazın dış görünüşü birtakım şekiller ve zikirden ibaret olmakla birlikte gerçek mahiyeti yaratıcıya yakarmak, O’nunla konuşmak ve O’na yakınlaşmaktır. Namaz kişinin bedeni, dili ve kalbiyle, kısaca bütün varlığıyla Allah’a yönelmesi halidir. Bu özelliğinden dolayı diğer bütün ibadetlerin özü sayılmıştır. Hz. Peygamber bir hadisinde, “Namaz dinin direğidir” (Tirmizî, “Îmân”, 8) demiş, namazın en önemli rüknü durumundaki secdeyi ise kulun Allah’a en yakın olduğu durum olarak nitelendirmiştir (Müslim, “alât”, 215; Nesâî).

Haberin Devamı

Bütün ibadetlerin esasını teşkil eden Allah’ı anmanın en güzel şekli namazdır. Nitekim bir âyette, “Beni anmak için namaz kıl” (Tâhâ 20/14) buyurulmuştur.

Koruyucu siper vazifesi görür

Günün belirli vakitlerinde yerine getirilmesi gereken namaz, günlük hayatın yoğun meşguliyetleri içinde kişinin Allah’ı hatırlamasını ve Allah’ın yaptıklarından haberdar olduğunu farketmesini sağladığı gibi ona Allah’ı unutturacak durumlara karşı koruyucu bir siper vazifesi görür. Diğer taraftan namaz Allah’ın ihsan ettiği nimetlere karşı kulun şükrünün bir ifadesidir.

Namaz sadece ferdî boyutu olan bir ibadet değildir. Özellikle farz namazların cemaatle kılınması müminleri ırk, renk, dil, sosyal statü ayırımı gözetmeksizin Allah’a karşı kullukta aynı safta toplama, bütünleşme, dayanışma ve yardımlaşmayı sağlayarak kolektif şuuru pekiştirme açısından ayrı bir öneme sahiptir. Namaz aynı zamanda müminin hayatında bir denge unsurudur. Her gün belirli vakitlerde eda edilen bu ibadet kişiyi disipline ve düzenli bir hayata alıştırır. Kişiyi ruhen arındırıp yüceltmesi yanında namazın beden, elbise ve namaz mahalliyle ilgili temizlik şartı gereği maddî temizliğe vesile olduğu, ayrıca vücudun çeşitli organlarının hareket etmesine, eklemlerin bükülmesine ve kasların gerilip gevşemesine imkân sağlayarak vücuda zindelik verdiği göz ardı edilmemelidir.

Haberin Devamı

Bir dua

Allah’ım! Beni işlerin en güzeline ve ahlâkın en güzeline eriştir. Bunlara ancak sen eriştirirsin. Kötü işlerden ve kötü ahlâktan beni koru. Bunlardan da beni ancak sen korursun.

Namaz, tövbe niteliği taşır

Namaz bütün varlıkların ibadet şekillerini içinde toplayan bir ibadettir. Kuran-ı Kerim göklerde ve yerde olan her şeyin kendi varlık tarzına ve ifade biçimine göre Allah’ı andığını, O’na boyun eğerek secde ettiğini, O’nu övgü ile anıp yücelttiğini, dua ve ibadetle O’na yakınlaşmaya çalıştığını bildirmektedir. Metafizik bir bakışla dağların dikey, hayvanların yatay durumda, besinleri kökleriyle aldıkları için bitkilerin başları aşağı vaziyette kendi varlık tarzlarına göre Allah’a ibadette bulundukları dikkate alındığında insan da namaz sırasında kıyam, rükû ve secde hallerinde bu tesbihata katılmış olur.

Namaz aynı zamanda hata ve günah kirlerinden arınmanın bir yoludur. Zira şuurla kılınan her namaz aynı zamanda bir tövbe niteliği taşır. Beş vakit namaza devam edildikçe arada meydana gelebilecek küçük günahlar silinir. Nitekim Hz. Peygamber, beş vakit namazın iki namaz arasındaki küçük günahlara kefâret olduğunu (Buhârî, “Mevâîtü’-alât”, 4, 6) ve güzel bir şekilde abdest alıp beş vakit namazı vaktinde kılan, rükû, secde ve huşûunu tam olarak yerine getiren kimseyi Allah’ın affedeceğini belirtmiştir (İbn Mâce, “alât”, 94).

Haberin Devamı

Akıp giden bir ırmak gibi

Namazı “gözümün nuru” diye nitelendiren Resûl-i Ekrem günlük farz namazları bir insanın kapısının önünden akıp giden bir ırmağa, namaz kılmayı da bu ırmakta her gün beş defa yıkanmaya benzeterek, nehirde günde beş defa yıkanan kimsede kir kalmayacağı gibi beş vakit namaz kılan kimsenin günahlarını Allah’ın sileceğini ifade etmiştir (Buhârî, “Mevâîtü’-alât”, 6).

Kuran-ı Kerim’de namazın kötülüklere karşı koruyucu özelliğine işaret edilerek, “Şüphesiz namaz hayasızlıktan ve kötülükten men eder” buyurulur (el-Ankebût 29/45). Namaz bir nasihatçı gibi kişiyi bu davranışlardan men eder. Namaza devam edildikçe kötülüklere ve günahlara karşı koyma duygusu gelişir. Namazı terketmek, kılmamak büyük günahtır. Peygamberimiz, kıyamet gününde hesabı sorulacak ilk amelin namaz olacağını bildirmiştir (Tirmizî, “Salât”, 188). (TDV İslâm Ansiklopedisi’nden yararlanılmıştır).

Haberin Devamı

Bir hadis

“İnsanlar (camide) ilk safın sevabını bilselerdi, ön safta durabilmek için kura çekmekten başka yol bulamazlardı. Namazı ilk vaktinde kılmanın sevabını bilselerdi bunun için yarışırlardı. Yatsı namazı ile sabah namazının faziletini bilselerdi, emekleyerek de olsa bu namazları cemaatle kılmaya gelirlerdi” (Buhârî, “Ezân”, 9, 32).

Merhamet etmeyene merhamet olunmaz

Akra’ b. Habis, Araplar arasında önemli bir mevkiye sahipti. Cahiliye döneminde ortaya çıkan anlaşmazlıklarda hakemlik yapardı ve elinden geldiğince adaletle hükmederdi. Mekke’nin fethinden önce Müslüman olan Akra’, elinden geldiğince İslam’ı öğrenmeye çalışıyordu. Peygamber Efendimize söylediği bir söz onun, çocuklara karşı sevecen davranma ve küçüklere merhamet gösterme konularında eksikliklerinin olduğunu gösteriyordu. Akra’ bir gün Resülullah’ı, torunu Hasan’ı öperken görmüş, “Benim on çocuğum var. Onlardan hiçbirini öpmedim” demişti. Rahmet Peygamberi bunun üzerine, “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” buyurmuş (Buhari, “Edeb”, 18) ve bu yanlışını düzeltmesi gerektiğini ima etmişti. Çünkü Allah Resûlü’nün benimsediği en önemli prensiplerden biri, küçüklere sevgi ve şefkat göstermekti.

Haberin Devamı

ÜÇ SORU ÜÇ CEVAP

- Farklı ayarda altını bulunan kimse zekâtını nasıl hesaplar?

Zekât nisabının oluşması açısından altındaki ayar farkı önemli değildir. Çünkü hangi ayarda olursa olsun, sonuç itibariyle altın hükmündedir. Buna göre farklı ayarda da olsa sahip olunan bütün altın çeşitlerinin toplam ağırlıkları 80.18 grama ulaştığında, diğer şartları da taşıması halinde zekâta tabidir. Ancak bu durumda farklı ayarlardaki altınların zekâtı, ayrı ayrı değerleri üzerinden hesaplanarak kırkta bir (yüzde 2.5) oranında verilir.

- Zekâttan hangi borçlar düşülür?

Günümüzde ödeme planı uzun bir takvime bağlanmış olan ve ileriki yıllarda düzenli olarak ödenecek olan kamu, TOKİ, kooperatif, kredi türü borçlar, bütünüyle zekât malından düşülmemelidir. Zira bu ödeme takvimleri 10-20 yıllık çok uzun vadeleri kapsamakta ve insanlar bu borçları hemen o yılda ödeme durumuyla karşı karşıya kalmamaktadırlar. Bu bakımdan kişinin elinde bulunan zekâta tabi mallardan, sadece “o zekât yılına ait olan birikmiş borçlar, vadesi o yıl içinde dolmuş veya dolacak olan ve dolayısıyla o zekât yılı içinde hemen ödenmesi gereken borçlar” düşülmelidir. Zira zekât, yıllık bir ibadettir.

- Mübarek geceler için özel namaz var mıdır?

Regaib, Mirac, Berat, Mevlit kandilleriyle Kadir gecesine dair özel nâfile namaz yoktur. Fakat bu geceleri vesile ederek nâfile namaz kılmak, Kuran-ı Kerim okuyarak üzerinde düşünmek yararlı olur.

Hürrem Sultan Camii

Haseki Hürrem Sultan Camii, İstanbul Aksaray Haseki semtinde Haseki caddesine cepheli olarak 1539 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın karısı Haseki Hürrem Sultan tarafından Mimar Sinan’a inşa ettirilmiştir. Hemen caminin karşısına Haseki Hürrem Sultan tarafından yaptırılan külliye daha geç tarihte 1551 tarihinde yaptırılmıştır. Külliye, medrese, darüşşifa, imaret, mektep, ve sebilden oluşur. Haseki caddesi külliyeyi ikiye bölmüş ve külliyenin ortasından geçmektedir.

Hürrem Sultan, Haseki Hürrem Sultan veya “Nikâahlı Haseki Hürrem Sultan” isimleri ile anılır. 1504 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Osmanlı padişahı Sultan I. Süleyman’ın nikahlı eşi, sonraki padişah Sultan II. Selim’in annesi, Haseki Sultan ve Valide Sultan. Devlet işlerinde etkin rol oynayarak Osmanlı İmparatorluğu’nda “Kadınlar saltanatı” denilen devri başlattığı kabul edilir.

Yüce Allah’ı anmanın en güzel şekli: Namaz

Mütevazı bir camidir

Sultan II. Selim, Mihrimah Sultan, Şehzade Cihangir, Şehzade Bayezıt, Şehzade Mehmet, Şehzade Abdullah’ın ve isimleri bilinmeyen, küçük yaşta vefat eden diğer şehzadelerin annesidir. Hürrem Sultan Camii, kare bir plan üzerine yapılmış tek merkezi kubbeli mütevazı ölçülerde yapılmış bir camidir. Caminin batısında beş kubbeli son cemaat yeri vardır. Sultan I. Ahmet, 1612’de yapının doğusuna kubbeli bir bölüm ekletmiştir. Onarılan mihrap mukarnas dolgulu, barok süslemelidir. Minber kürsüsü ahşap geometrik geçme süslemelidir. Medrese ortada avlu, çevresinde revaklı odalar bulunan klasik üsluptadır.

Pencere alınlıklarını süsleyen çini panoların bir bölümü Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunmaktadır. İmaret, dikdörtgen planlı avlu çevresinde kubbeli revaklar ve iki yanda bulunan odalar planındadır. Günümüzde dispanser olarak kullanılan darüşşifa sekiz köşeli avluyu doğu, güney ve batıdan çeviren odalardan oluşmaktadır. Avlunun güneyinde bir köşesi kesik, kare eyvanlar biçiminde, kubbeli iki salon bulunmaktadır.

Haseki külliyesinde yer alan bir de Kadınlar hapishanesi vardı.Burada kötü yola düşen kadınların ıslah çalışması yapılırdı. 349m2 iç alanı, 2030 m2 avlu ve bahçesi olan Haseki Camii’nin sağında bakımlı üç mezar ve musalla taşı olup, 2 türbe, bir medrese, daruşşifa, sebil ve üç adet meşrutasıyla külliye olma özelliğini korumaktadır.

Yüce Allah’ı anmanın en güzel şekli: Namaz