14.07.2021 - 15:19 | Son Güncellenme:
DHA
Olay, geçen yıl 31 Aralık'ta, Erbaa'daki Hükümet Caddesi'nde meydana geldi. Nakşiye-İbrahim Konyar çiftinin 3 çocuğundan Hanife Büşra Konyar, alışverişten eve dönerken, yol ortasında aniden yere yığıldı. Çevredekilerin ihbarı üzerine gelen sağlık görevlilerince ambulansla Erbaa Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Konyar'ın başına, mermi isabet ettiği ortaya çıktı. Ağır yaralanan Konyar, ilk müdahalenin ardından Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Hanife Büşra Konyar, 6 gün sonra tedavi gördüğü hastanede doktorların tüm çabasına rağmen hayatını kaybetti.
Olayın failini belirlemek için çalışma başlatan polis ekipleri, Mevlana Mahallesi Seyrantepe bölgesinde silah sesi duyulduğu ve boş arazide aracın görüldüğü bilgisi üzerine önce araca ardından da şüpheli Ömer Kaya'ya ulaştı, bölgedeki aramada da boş mermi kovanı tespit etti. Çevredeki güvenlik kamerası kayıtlarından Kaya’nın, Hanife Büşra Konyar'ın yaralandığı anda bölgede olduğu anlaşıldı. Polisin gözaltına aldığı Kaya'nın, babasına ait ruhsatlı tabancanın balistik incelemesinde merminin, kullandığı silahtan ateşlendiği tespit edildi. İlk ifadesinde tabancayla havaya ateş ettiğini kabul eden Kaya, emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanıp, Çamlıbel T Tipi Cezaevi'ne gönderildi.
'ÇOK PİŞMANIM, ÖZÜR DİLERİM'
Hakkında 'bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme' suçundan 9 yıl hapis cezası istemiyle dava açılan Ömer Kaya'nın, Tokat 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına başlandı. Davanın ilk duruşmasında Hanife Büşra Konyar'ın ailesi ve avukatı hazır bulundu, sanık Ömer Kaya da tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile bağlandı. Mahkeme heyetinin iddianameyi okumasının ardından söz alan tutuklu sanık Ömer Kaya, "Olay günü boş araziye doğru 10 el ateş açtım. Böyle bir şey akılımın ucundan bile geçmedi. Ben bunu isteyerek yapmadım. Aileye karşı bir düşmanlığım yok. Çok pişmanım, özür dilerim" dedi.
Ömer Kaya'nın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 20 Eylül'e erteledi.
'BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIM'
Mahkeme çıkışı açıklama yapan Hanife Büşra Konyar'ın annesi Nakşiye Konyar, "Adalet yerini bulacak, ben buna inanıyorum. Oradaki hallerini herkes gördü. Özür diledi, pişman olduğunu söyledi, söylediklerinin hiçbiri önemli değil. Söyleyecek kelime bulamıyorum. Ne desem benim Büşra'm geri gelmeyecek. Ben biliyorum, müebbet alacak o oradan. Müebbet istiyorum ve alacak. Ben annesi olarak bu işin peşini bırakmayacağım. Ayakta kalmaya devam edeceğim, güzel kızım için. Ben vicdanlara da bırakıyorum. Silahlanmaya hayır, diyoruz" dedi.
Baba İbrahim Konyar ise "Biz şunu diyoruz; mahkeme başkanının arkasında bir yazı vardı, Mustafa Kemal Atatürk’ün yazısı, 'Adalet mülkün temelidir' diye. Biz Türkiye Cumhuriyeti adaletine güveniyoruz. Hak edeceği cezayı alacağına inanıyoruz" diye konuştu.
'OLASI KAST HÜKÜMLERİ UYGULANMALI'
Karar için 20 Eylül'ü beklediklerini söyleyen aile avukatı Hasan Efe Uyar da şöyle konuştu:
"Aslında davada araştırılacak tüm hususlar, toplanacak tüm deliller bugün itibarıyla tamamlanmış durumda. Karar için 20 Eylül’ü bekliyoruz. Duruşma 20 Eylül’e ertelendi. Savcılık makamı, iddia makamı da esas hakkındaki mütalaasını verdi ve sanığın eyleminden ötürü ‘bilinçli taksirle cezalandırılması’ yönünde görüş bildirdi fakat bu bizim başından beri kabul ettiğimiz bir durum değil. Bu davanın hakkı, gerçekten de adaletin tesis edilmesi için bu olayın olası kast hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi ve ona göre hüküm kurulması gerektiğini başından beri savunduk. Bugün de aynı doğrultuda mahkemeye beyanlarımızı vermiş olduk. Şunu özellikle söylemek istiyorum. Bir seçim yapacağız; 17 yaşındaki bir kızın gündüz vakti, 13.30’da kırtasiye alışverişini yaparken sokakta yürümesi mi yanlıştır yoksa sanığın alkol alıp, coşkuya kapılıp keyfekeder havaya ateş açması mı yanlıştır? Mahkeme heyetine de aynı ifadeleri kullandık. Vermiş oldukları karar aslında bir nebze bu iki durumdan birisini meşrulaştıracak bir karar olacaktır. Biz ısrarla ve inatla bu davanın TCK 21’e 2 kapsamında, olası kast hükümleri gereğince bitirilmesi gerektiğini, sanığın da o doğrultuda ceza alması gerektiğini savunuyoruz. İstediğimiz sonucu alamazsak da istinaf kısmında, Yargıtay kısmında mücadelemiz devam edecek. Ailenin de mücadelesi, hukukçu olarak bizim de mücadelemiz, tabi ki Büşra’yı geri getiremeyeceğiz ama bir daha başka Büşra'lar ölmesin, hayattan koparılmasın, başka anneler gözü yaşlı kalmasın, diye bir kez daha ısrarla 'Bireysel silahlanmaya hayır' demek gerekiyor."