04.08.2022 - 06:58 | Son Güncellenme:
Namık Durukan/ ANKARA
NAMIK DURUKAN- Usame bin Ladin’in 2011 yılında Pakistan’da ABD Deniz Piyadeleri tarafından düzenlenen bir operasyonla öldürülmesinin ardından terör örgütü El Kaide’nin liderliğini devralan Eymen El-Zevahiri’nin de benzer şekilde bu kez CIA tarafından Kabil’de düzenlenen operasyonla öldürülmesi sonrası gözler bir kez daha örgüte çevrildi. Radikal yapıları yakından izleyen Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr Serhat Erkmen, bu saldırının ardından örgütün farklı bir evreye geçiş yapabileceğini belirterek, bağlı grupların hareketlerinin yakından izlenmesi gerektiğini söyledi. Zevahiri’nin, ABD-Taliban anlaşması kapsamında öldürülmüş olabileceğine dikkat çeken Erkmen, benzer bir anlaşmanın geçmişte Suriye’de Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile yapıldığını anlattı.
‘ANLAŞMIŞ OLABİLİR’
Erkmen, Milliyet’in hem Zevahiri’ye yönelik operasyon hem de bundan sonra yaşanabileceklere ilişkin sorularını yanıtladı. Operasyonun sıra dışı olmadığını belirten Erkmen şunları söyledi:
“ABD’nin uzun süredir onların peşinde olduğunu biliyoruz. Bugüne kadar El Kaide liderlerinin tamamı operasyonlarla öldürüldü. Bu anlamda baktığınız zaman, sonuçta Zevahiri’nin operasyonla öldürülmüş olması doğal. Yerini belirlediği zaman öldürüyor. Zevahiri’nin de bir operasyonla öldürülmüş olması sıra dışı değil. Kısaca vurgulamak gerekirse, El Kaide liderlerinden henüz yatağında ölen olmadı. Bunun zamanlamasına özel bir anlam yüklenebilir; ancak ben ABD’nin, Afganistan’dan çıkması sürecinde bazı Taliban liderleri ile bir takım kapalı anlaşmalar yapmış olduğunu ve bu anlaşmalar sayesinde de El Kaide liderliğine dair Taliban’la bilgi paylaşımı içinde olduğunu düşünüyorum. Bunun benzer örnekleri var mı, var. Nerede var? Suriye’de var. İdlib’de malum Heyet Tahrir Şam (HTŞ) var. ABD’nin İdlib’de ortadan kaldırdığı El Kaide liderlerinin bilgilerinin HTŞ’den geldiği yönünde güçlü bir şüphe var. Dolayısıyla bu anlamda sıra dışı mı, değil. Önemli mi, tabii önemli.
El Kaide’nin farklı bir evreye geçmesine neden olabileceğini düşünüyorum. Muhtemelen belli bir zamandan sonra yeni bir lideri açıklanacak. Bu yeni lider açıklandıktan sonra örgüte yeni lidere bağlılığını ilan edecek grupları izlemek lazım. Ben onu izleyeceğim. Bileşenlerinin hangisinin El Kaide’ye biat yemini ettiğini göreceğiz. O bize bundan sonra hareketlenecek coğrafyalar hakkında fikir verir.
‘TALİBAN’A BIRAKIYOR’
ABD, Afganistan’da varlığını devam ettirdiği süre boyunca çok daha ağır siyasi ve ekonomik maliyetle karşı karşıyaydı. Eğer gerçekten Afganistan işini, El Kaide ile mücadele perspektifine oturturlarsa, o zaman böylesi daha sonuç verici hamle olabilir. Terörle mücadele birimlerini bırakıyorsunuz, sahadakileri çeşitli araçlarla kendilerine bağlıyorlar ve ortaya çıkan tehdidi vuruyor. Yeni bir tehdit çıkıyor, bilgisine ulaşıldıktan sonra ortadan kaldırılması için harekete geçiliyor. Geri kalanı da Taliban’a bırakıyor.”
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN YENİ LİDER ADAYLARI
Zevahiri’nin El Kaide’nin kurucu lideri Usame bin Ladin’in ardından öldürülmesinin örgüte yönelik ikinci büyük darbe olurken, yeni liderin kim olacağı da merak konusu. Liderlik için iki ismin öne çıkıyor. Bunlardan biri “Seyful Adl” olarak bilinen Mısır ordusunun eski bir subayı olan Muhammed Selahaddin Abdulhalim Zeydan. Diğeri ise Zevahiri’nin damadı Ebu Abdurrahman Mağribi ...
Adl, İran’da mı?
71 yaşındaki El-Zevahiri’nin 2011 yılında Usame bin Ladin’in yerini alarak terör örgütü El Kaide’nin liderliğini devralmasının yanı sıra Mısır’da İslami Cihad örgütünü de yönettiğine dikkat çeken uzmanlar, lider adayları arasında da İslami Cihad grubuna katılan eski bir subay olan Adl’a işaret ediyor. Mayıs 1987’de Mısır’da, İslami Cihat Teşkilatı’nın yeniden kurulması nedeniyle tutuklanan Adl, 80’lerin sonunda Afganistan’a gitmek için Mısır’dan ayrıldı. Zevahiri ve bin Ladin ile ilişkide bulunan yüksek düzeydeki örgüt kadrosunda yer aldı. El Kaide’nin Afganistan’daki misyonlarını gerçekleştirmesinde ve örgüte bağlı grupların Afganistan dışında yeni yerler seçmeleri için yönlendirmelerinde etkili olduğu ileri sürülen Adl’ın 1993’ten sonra İran’a geçtiği ve burada tutuklandığı biliniyor. ABD yönetimi, Adl’i Sudan, Somali ve Afganistan’da eğitim kampları kurmak ve 1998’de Nairobi ve Darüsselam’daki büyükelçiliklere yönelik saldırıları organize etmekle suçluyor. FBI’ın en çok aranan teröristler listesinde yer alan Adl’in başına 10 milyon dolar ödül konulmuş durumda.
Diğer lider adayları
El Kaide Medya Komitesi Başkanı olan ve örgütün birçok kademesinde görev alan damat Mağribi’nin ise kılık değiştirme ve kamuflaj konusunda yetenekli olduğu belirtiliyor. Ayrıca şansları daha az olmasına rağmen örgüte liderlik edecek bir kaç isme daha yer veriliyor. Bu isimler arasında Yezid Mübarek olarak da bilinen Cezayirli Ebu Ubeyde Yusuf el Annabi ve Somali Eş-Şebab hareketinin lideri olan Ebu Ubeyde Somali olarak bilinen, Ahmed Ömer gibi isimler de dikkat çekiyor.
‘ÖRGÜT ARTIK ZOR BİR FİGÜR DEĞİL’
Terör örgütünün 11 Eylül saldırıları sonrası geçen 20 yılda önde gelen liderlerini kaybetmesine rağmen, Ortadoğu’dan Afganistan’a ve Batı Afrika’ya kadar aktif faaliyetlerine devam etti ve bağlı grupları ile iletişimini sürdürdü. Mısır’daki köktendinci hareketler konusunda uzman olan Ahmed Ban, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Zevahiri’nin öldürülmesinden sonra El Kaide’nin geleceğiyle ilgili olarak şu yorumu yaptı:
“Örgütün Zevahiri’den sonraki geleceği, tarihi liderlerden yoksun, parçalanmış hücrelerden oluşan ve faaliyetleri coğrafyaya göre değişen bir durumdur. Zevahiri’nin liderliği ve politikaları, örgütün özellikle (Nusra Cephesi) olmak üzere karşılaştığı sorunlar hakkında hızlı bir görüş verememesine ek olarak, özellikle son yıllarda çeşitli kollarla hızlı iletişim kuramamaya başladıktan sonra, örgütün büyük bir kısmını yok etti. Zevahiri, örgütün unsurlarıyla iletişim kurmadığı ve son yıllarda El Kaide ile olan ilişkisi sadece ses kayıtlarını içerdiği için denklemde artık zor bir figür değil. Afganistan’daki ABD savaşından beri örgütte parçalanma ortaya çıktı. Ayrıca terör örgütü DEAŞ, çok sayıda El Kaide grubunu yok ederek örgütü zayıflattı.”
‘Örgüt artık tehdit konusunda zayıf’
Zevahiri’nin öldürülmesine misilleme olarak El Kaide’den beklenen tehditlere de vurgu yapan Ban, “Bin Ladin’in öldürülmesinden sonra örgüt isyan etti ve intikam tehdidinde bulundu, ancak hiçbir şey olmadı. Zevahiri’nin öldürülmesinden sonra da intikam yeminleri içilebilir ancak örgüt artık herhangi bir tehdidi gerçekleştirmeyecek kadar zayıf. Hatta gücü, bin Ladin’in öldürüldüğü dönemden daha az” dedi.