22.06.2010 - 00:47 | Son Güncellenme:
ŞÜKRAN PAKKAN İstanbul
Türkiye Cumhuriyeti’nden sadece iki yıl sonra, 1925’te Aydın’da dünyaya geldi. Subay babasının görevleri nedeniyle, çocukluğunda karış karış Anadolu’yu gezdi. İstanbul Hukuk Fakültesi’ni 1950’de bitirdi, mezun olduktan sonra avukatlık yapmasına rağmen yazıya büyük ilgisi vardı. Avukatlığı bırakıp, matbaacılık, dergi ve gazetelerde yazı işleri müdürlüğü yaptı.
Ağabeyi Turhan Selçuk’la başladı gazetecilik serüveni; İkinci Dünya Savaşı yıllarında, 41.5 adlı mizah dergisini çıkardılar. Ardından muhalif duruşuyla adını duyuran Dolmuş dergisiyle devam ettiler yola. İlhan Selçuk, meslekte adını duyurmaya başlamıştı ki, askere gitti. Bu sırada Türkiye’de 27 Mayıs askeri darbesi yaşanıyordu. Askerdeyken aklında tek bir hayali vardı; terhis olup, gazeteci olmak... İlk durağı Akşam gazetesi oldu; arkasından Tanin ve daha sonra sol eğilimli Vatan gazetesine geçti.
Artık okurlar tarafından tanınan bir yazar olmuştu. Selçuk 1963’te Nadir Nadi’nin teklifini kabul etti ve daha sonra ömrünü adadığı ve ismiyle özdeşleşecek Cumhuriyet gazetesine yazar oldu. Bu dönemde Doğan Avcıoğlu’nun Yön dergisinde de yazıları yayımlanıyordu.
Yön dergisi kapatıldıktan sonra Doğan Avcıoğlu’nun çıkardığı Devrim dergisinde yazdı. Buradaki yazılarında Cumhuriyet devriminin savunuculuğunu yaptı, çok partili rejime karşı şüpheli bakışlarını kaleme aldı.
Hedefteki isimdi
12 Eylül 1980 darbesinde gözaltına alınmadı ancak hakkında çok sayıda dava açıldı. Davalar gazetecilik yaşamının bir parçası haline geldi. 1990’lı yıllardan itibaren Cumhuriyet gazetesinin laik ve cumhuriyetçi çizginin sözcüsü haline gelmesinde en etkili isim oldu.
İlhan Selçuk, Cumhuriyet gazetesinde yarım yüzyıla yakın süreyle yazı yazdı. Başyazar ve gazetenin imtiyaz sahibi oldu. Köşesinden neredeyse hiç uzak kalmadı ancak yakın çalışma arkadaşlarıyla çok zaman ters düştü. Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHAK) kurucu üyesi olan Selçuk, “Türk basınında demokrasi için verdiği savaşımdan” ötürü 1997’de Sertel Demokrasi Ödülü’ne de değer görüldü.
Gece yarısı gözaltı
Selçuk, 12 Mart’tan 37 yıl sonra; 21 Mart 2008’de saat 04.30’da Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Yaklaşık 40 saat gözaltında kaldı. Ardından yurtdışına çıkışına yasağı konularak serbest bırakıldı. “Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek” dahil birçok suçlama nedeniyle 1. Ergenekon davasının ‘55 numaralı’ sanığı olan İlhan Selçuk için iki kez ağırlaştırılmış müebbet ile 500 yıla kadar hapis cezası istendi. Selçuk davalara sağlık sorunları nedeniyle katılamadı.
‘Kusurumuz affola’
Selçuk serbest bırakıldıktan bir hafta sonra rahatsızlandı. Kalp krizi geçirdiği anlaşılan Selçuk, 14 Nisan 2008’de olduğu kalp ameliyatına girmeden önce Cumhuriyet gazetesindeki köşesi ‘Pencere’de okurlarına şu sözlerle “erkenden veda” etti:
“Pazartesi günü yürekten ameliyat olacağız, söylenenlere bakılırsa epey gıllıgışlı bir operasyonmuş, nalları havaya dikersek bozulmayalım, olur böyle şeyler... Nalları dikmezsem daha görüşürüz. Dikersem, her ne kadar kusurumuz da olsa, affola... İkisine de eyvallah...”
Ameliyatta dört kalp damarı değişen İlhan Selçuk, uzun bir süre hastanenin yoğun bakım servisinde tedavi gördü. Sağlık durumu tam olarak düzelmeyen Selçuk, geçen yıl ağustos ayında tekrar hastaneye kaldırıldı. Kısmi felç teşhisi konuldu, yoğun bakım ünitesine alındı.
İlhan Selçuk’un hastanede tedavi gördüğü 11 Mart 2010’da ağabeyi Turhan Selçuk vefat etti. Sağlık durumu giderek kötüye giden İlhan Selçuk’tan ağabeyinin ölümü gizlendi. Selçuk, ağabeyinin vefatından 72 gün sonra hayata gözlerini yumdu.
‘Babamızı kaybettik’
Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Hikmet Çetinkaya, İlhan Selçuk’un vefatı nedeniyle telefonla bağlandığı bir televizyonun haber programında ağlayarak, “Babamızı kaybettik” dedi. Selçuk’un ölümü büyük üzüntü yaratırken, Amerikan Hastanesi ziyaretçi akınına uğradı. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek, CHP MYK üyesi Süheyl Batum, şair Ataol Behramoğlu, gazeteciler, yazarlar ve sanatçılar üzüntülerini dile getirdi.
Çoklu organ yetmezliği
İlhan Selçuk’un çoklu organ yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdiği belirtildi. Selçuk ’un tedavi gördüğü Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nden yapılan açıklamada, “24 Ocak 2010 tarihinde iskemik beyin hastalığı nedeni ile yoğun bakım ünitemize yatırılan İlhan Selçuk, uygulanan tüm tedavi ve girişimlere karşın çoklu organ yetmezliği nedeni ile 21 Haziran 2010 saat 13.15 ’te vefat etmiştir” denildi.
Şahin’den başsağlığı telgrafı
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, İlhan Selçuk’un ölümü nedeniyle Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız’a başsağlığı telgrafı gönderdi.
Ziverbey’de işkence
12 Mart muhtırası verildiğinde, “İhtilalle yönetime el koymak isteyen cuntanın içinde yer aldığı” gerekçesiyle tutuklandı. Erenköy’de dönemin ünlü işkence karargâhı Ziverbey Köşkü’ne götürüldü. Sol hareketin simge isimleri İlhami Soysal ve Doğan Avcıoğlu ile birlikteydi.
Ziverbey Köşkü’nde işkence gördüğünü, akrostiş yöntemiyle (her satırın yukarıdan aşağıya doğru baş harfleri okunduğunda anlam ifade etmesi) ifadesinin içerisine yerleştirdi. Mahkemedeki savunmasında da akrostiş yöntemini açıkladı ve ifadesinin işkence altında alındığını kanıtladı, beraat etti. Daha sonra yaşadıklarından yola çıkarak köşkün adını taşıyan bir kitap kaleme aldı. Ziverbey Köşkü’ndeki işkenceleri şu sözlerle anlattı:
“Gözlerim bağlı olduğundan hiçbir şey görmüyordum. Ayak bileklerime bir alet geçirilmişti. Bir manivelanın ya da vidanın sıkıştırıldığını duyumsuyordum. Öyle bir an geldi ki, bacaklarımı kıpırdatamaz oldum. Bir yağ mı sıvı mı sürüyorlardı tabanlarıma sonra sopa inip kalkmaya başladı. Kendimi acıya katlanabilir sanırdım. Ancak falakanın verdiği acı hiçbir acıyla kıyaslanamaz. Olayın bir de ruhsal yanı var ki, bedensel acının üstüne biniyor. Kendini aşağılanmış olarak görüyorsun.”
Gazeteye Selçuk’un şiiri asıldı
İlhan Selçuk’un ölümü nedeniyle, Cumhuriyet gazetesinde anı defteri oluşturuldu. Gazete binasına da Selçuk’un bir şiiri asıldı.
AA
Ergenekon’da 55 numaralı sanıktı
Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınmıştı. 40 saat gözaltında kalan Selçuk, davada ‘55 numaralı’ sanık olarak yer almıştı.
KİM, NE DEDİ?
- CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu: İdeallerinden ödün vermeyen yiğitti. Basın tarihinin önemli simgesidir.
- Kültür Bakanı Ertuğrul Günay: Selçuk, ülkemizin düşünce tarihinde özel olarak hatırlanacaktır.
- DSP lideri Masum Türker: Selçuk gerçek bir gazeteciydi. Genç gazetecilere her zaman ışık olacaktır.
- Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül: Belleklerden hiç silinmeyecektir.
- Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin: Selçuk tarihteki yerini alacaktır.
- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç: Türk basını Türkçe ustasını kaybetti.
- Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay: Türk basını adına örnek insandı.
- Parlamento Muhabirleri Derneği: Selçuk zun yıllar ülkesine hizmet etti.
- Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel: Türk basını için büyük kayıp.
- Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ataol Behramoğlu: Türk aydınlanması önderini yitirdi.
- DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi: O’nu ve ‘Pencere’sinden süzülen ışığı işçiler unutmayacak.
- Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi: Atatürk kuşaklarına örnek teşkil eden bir isimdi.
- Cumhuriyet Vakfı Genel Sekreteri Akın Atalay: Türkiye’nin son 50 yıllına damga vurmuş bir isimdi.
- Yazar Doğan Hızlan: Dürüst bir aydındı.
15 kitap yazdı
İlk kitabı “Güzel Amerikalı”yı 1965 yılında yayımlayan İlhan Selçuk’un, diğer eserleri şunlar: Uzak Komşu Rusya’dan (1967), Mustafa Kemal’in Saati (1969), Yeni Krallar Yeni Soytarılar (1974), Sovyetler, İran, Amerika İzlenimleri (1976), Yüzbaşı Selahattin’in Romanı (2 cilt, 1973-1975), Atatürkçülüğün Alfabesi (1981), Ağlamak ve Gülmek (1982), Düşünüyorum Öyleyse Vurun (1984), Görülmüştür (1986), Ziverbey Köşkü (1987), Japon Gülü (1989), Duvarın Üstündeki Tilki (1994), İskele Sancak (1996), Enel Hakk’ın Hakkı (2005).