06.04.2023 - 12:06 | Son Güncellenme:
Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr - Doğumuna dair net bir bilgiye sahip olunamayan Zaro Ağa 18. yüzyılda dünyaya geldi. Bitlisli Şemsi Ağa'nın oğlu olan Zaro Ağa'nın 1774-1777 yıllarında arasında dünyaya geldiği söyleniyordu. Bitlis'in Mutki ilçesi Meydan Köyü'nde doğan Zaro Ağa, yaşamının ilerleyen yıllarında toplumda birleştirici ve yol gösterici biri olarak tanınmıştı. Kimse onun böylesine uzun bir ömre vakıf olacağından haberdar değildi. Zaro Ağa çocukluğunu köyünde geçirdi ve yaşı 18'e geldiğinde İstanbul'a gidip kendisine bir hayat kurmak istedi.
İstanbul'a geldiğinde adımını attığı ilk yer Tophane oldu. Kaynaklara göre 1853 yılında Ortaköy Camii inşaatında çalışmıştı. İş seçmeden ekmek kapısı neredeyse oraya giden Zaro Ağa, İstanbul'da pek çok farklı işte çalıştı. 1800'lü yılların başlarında Sultan III. Selim'in emriyle Nizam-ı Cedid askerleri için inşa edilen Selimiye Kışlası'nın inşaat sürecinde dahi yer aldı.
NAPOLYON'LA BİLE SAVAŞTI
Uzun ömrü boyunca dünyayı değiştirecek pek bir şey yapmadı. Ancak Napolyon gibi büyük komutanlar dahil olmak üzere I. Abdülhamit, II. Mahmut, Abdülaziz ve II. Abdülhamit'e kadar birçok padişah gördü. 23 yaşında hem para kazanmak için hem de vatani görevini yerine getirmek için Akka'da Cezzar Ahmed Paşa önderliğinde Napolyon'a karşı savaştı. İstanbul'a döndükten sonra hayatını devam ettirdi. Ancak Yeniçerilerin isyanları onun İstanbul'daki konforunu bozmuştu. Bir sabah uyandığında üstüne toplar püskürüyordu. Can havliyle Ayasofya'nın dehlizlerine sığındı ve ortalık yatışınca da çıktı. Bir müddet sonra Yeniçeri Katliamı'nın anısına yaptırılan Nusretiye Camii'nin inşaatında da görev aldı. İnşaatlar için Zaro Ağa artık paha biçilemez bir ustaydı. Yeniçeri Ocağı kaldırıldıktan sonra arada hamallık işine de yönelen Zaro Ağa, hamallıkla kahya mertebesine de ulaşmıştı.
Ömrüne Osmanlının yıkılışını ve cumhuriyetin kuruluşunu sığdırdı. İmparatorluğun en uzun yüzyılına şahit olmuştu. İstanbul'un işgal orduları tarafından esir düşürülmesine de tanıklık etti. Ancak yine Kurtuluş Savaşı'nın ardından zafer için kesilen kurban bıçağını da Zaro Ağa tuttu.
ÜNÜ TÜM DÜNYAYA YAYILDI
Oldukça uzun bir ömre sahip olan Zaro Ağa basının da dikkatinden kaçmadı. O dönemde Ankara'da Yenigün gazetesi Zaro Ağa'yla röportaj yapmak istedi ve Zaro Ağa'nın tanınmasını sağladı. Bir anda ünü tüm dünyaya yayılmıştı. Zaro Ağa dünyanın en ünlü gazetelerinden biri olan New York Times'ın da gözünden kaçmamıştı. Gazetenin manşetlerinde yer aldı. Osmanlı İmparatorluğu'nun en aktif gazetecilerinden biri olan Abdullah Cevdet ile röportaj yaptı. 1920'li yıllarda Sanâyi-i Nefîse Mektebi'nin (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) öğrencilerine modellik de yapmıştı.
Yaşı ilerledikçe sağlığında da bir şey kaybetmeyen Zaro Ağa bu yönüyle de dikkatleri üzerine çekti. Sağlık sırlarını merak eden araştırmacılar, Zaro Ağa'yı bir nevi marka yüzü yapmak için çeşitli toplantılara davet etti. Yaşını ve sağlıklı beslenme sırlarını ticarete döküp gelir elde eden Zaro Ağa, Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti tarafından düzenlenen reklam kampanyasında yer aldı. Fındık, Zaro Ağa'nın yaşam sırrı olarak tanıtıldı.
UZUN ÖMRÜ REKLAM KAMPANYASI YAPILDI
Dünyanın en yaşlı insanı sıfatıyla tanınan Zaro Ağa, iş insanlarının davetiyle birçok kez yurt dışına çıktı. Bu gezilerden gelir elde edeceğini ve adını duyuracağını düşündü. Öyle ki Zaro Ağa Paris'teki bir sirke sergilenmek üzere götürülmüştü. Yurt dışı gezilerinde yanında tercümanla giden Zaro Ağa, verdiği röportajlarda beslenmesine dikkat ettiğini ve en doğal yemekleri yediğini söyledi.
Hatta öyle ki reklam kampanyalarının birinde, "Kim Zaro Ağa gibi Türk üzümü ve fındığı yerse zeytinyağı ve İzmir inciri ile sindirim sistemini harekete geçirirse onun gibi bu yaşta sağlıklı olur" ifadesi yer aldı ve zeytinyağıyla incirin tanıtımı yapıldı. Her gün ev yoğurdu yediği, Bitlis yöresinin doğal ürünlerini tükettiği yazılıyordu. Gazetecilerden gelen "Nasıl bu kadar uzun yaşayabiliyorsun, bunun sırrı var mı?" sorularına karşılık bol bol yoğurt yediğini ifade ediyordu.
ATATÜRK YARDIMDA BULUNDU
Ünü Atatürk'e kadar ulaşan Zaro Ağa'ya yine Atatürk'ün emriyle 100 liralık bir yardımda bulunuldu. Ancak bu para İtalya'da sirklerde gösterilmek üzere götürüldüğünde çalındı. 1930 yılında ABD'ye gittiğinde de dolandırıcıların eline düştü. 11 kere evlendiğini ve kalabalık bir aileye, 13 çocuğa sahip olduğu söylenen Zaro Ağa 19 Haziran 1934 tarihinde hayatını kaybetti. Zaro Ağa, Tophane’de küçük bir evde yaşamını devam ettirip orada vefat etti ve 157 yıllık ömrü boyunca hiçbir zaman lüks içinde yaşayamadı.
Zaro Ağa'ya otopsi yapıldığında verem hastalığı, kalp büyümesi, beyinde damar tıkanıklığı ve üç böbrekli olma gibi sağlık sorunları olduğu tespit edildi. Bu sağlık sorunlarına rağmen 157 sene yaşadığı söylenen Zaro Ağa'nın İstanbul Eyüp Sultan'daki mezarının taşında ise, "Bitlisli Şemsi Ağa oğlu 160 yaşında ölen Zaro Ağa’nın ruhuna Fatiha" yazısı yer alıyor. Bunların yanı sıra ABD'li gerontolog Walter Bowerman'ın 1939'da yayınladığı bir araştırma raporuna göre Zaro Ağa öldüğünde 157 yaşında değil, 97 civarındaydı.