Gündem‘Tek kıstasım Cave Ailesiydi’

‘Tek kıstasım Cave Ailesiydi’

07.09.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Nick Cave’in yeni albümünün kayıt sürecine odaklanırken Cave ailesinin oğullarının ölümünün yarattığı yıkımı da gösteren benzersiz belgesel ‘One More Time With Feeling’i yönetmeniyle konuştuk.

‘Tek kıstasım Cave Ailesiydi’

Türkiye’de yarın Atlas Sineması’nda yapılacak İKSV Galaları kapsamındaki tek gösterimle izleyiciyle buluşacak ‘One More Time With Feeling’, 73. Venedik Film Festivali’nin en özel ve etkileyici filmlerinden. Film, geçen yıl oğlu Arthur’u trajik bir kazada kaybeden Nick Cave’in yeni albümü ‘Skeleton Tree’yi kaydetme sürecinin yanı sıra Nick Cave, eşi Susie ile oğlu Earl’ün yaşadığı travmayı duygu sömürüsüne kaçmadan anlatabilen, yas ve kayıpla ilgili başlı başına bir eser. Film ‘Kasap’, ‘Korkak Robert Ford’un Jesse James Suikastı’ ve ‘Kibarca Öldürmek’ filmlerinin ünlü Yeni Zelandalı yönetmeni Andrew Dominik’in imzasını taşıyor. Filmi, Venedik’te Dominik ile konuştuk.
Neden filmi
3D ve siyah beyaz çektiniz?
Çünkü hikâye örgüsü olmayacağı belliydi ve 3D bir filmi izlerken bir hikâye örgüsü takip etme beklentim olmaz. Bir deneyim yaşarım. Aynı zamanda 3D dandik de gözükebilir, bu yüzden siyah beyazı tercih ettim. İzleyici hikâye örgüsü beklentisi olmadan kapılıp gitsin istedim.
Sanat deneyimin külleridir
Filminiz acıların yaratıcılığı tetiklediği mitini desteklemiyor.
Hem evet hem hayır. Bence sanat hissetmekle değil, hissetmemekle ilgili. Sanat deneyimin külleridir. Bu küller sonuçta iyiyse, duyguları karşı tarafa geçirir. Nick (Cave) için bu acı, sanatsal anlamda yıkıcı oldu. Susie (Cave) için farklı. Nick bir darbe yedi. Genellikle Nick darbe yediğinde gider şarkı yazar ve albüm çıkarır. Onu bir hikâyeye dönüştürür ve meseleyi bir şekilde ehlileştirir. Bu durumda da stüdyoya girip aynı şeyi yapabileceğini düşündü. Ama olmadı. Albümü tam bitirmediler. Bence bu iyi bir seçimdi. Bence Nick bu fikre alışmaya başlıyor, her şeyi en mükemmel haline getirmeme fikrine.
n Filmin bir yerinde Nick Cave, rahat olmadığını belirtiyor ve siz de aynı hisleri paylaştığınızı söylüyorsunuz.
Çünkü Arthur öldü. Benim korkum filmin bazı yönlerden istismara kaymasıydı. Arthur çok şey vadeden bir çocuktu ve bu film bunu daha da belirgin kılıyor. Susie filmi Arthur’un bıraktığı bir iz olarak görüyor. Ancak Nick’in asıl korkusu filmin Arthur’u küçültmesiydi. Filmde Arthur’u görmüyoruz. Bu bilinçli bir seçimdi. Bir sınır belirlemek önemliydi ama o sınır neydi bilmiyorduk. Hislerimizle hareket etmeye ve erdemli davranmaya çalıştık. Bunu yapmanın tek yolu ise bu kaybın yarattığı karmaşayı göstermek gibi geldi.
Nick Cave sizce bu filmi niye istedi, bir tür terapi etkisi olacağını mı düşündü?
Bence onun için terapi etkisi yok. Sürekli travmayı kurmacaya çeviren birisi ve çoğu sanatçı bunu yapar. Ama bu olmadı. İşte mesele bu: İşe yarayan hiçbir şey yok bu durumda. İnsanların yas süreçlerini izlerseniz hep bu konuda bir şeyler yapmaya çalıştıklarını görürsünüz. Oysa çaresizsinizdir.
Filmdeki Nick Cave’in üst seslerini nasıl kaydettiniz?
Filmin ilk 20 dakikasını şubat ayında çektik ve ben kurgulayıp Nick’e gösterdim. Sonra üst sesler için Nick’e görevler verdim. Onun konuşmalarının fazla cilalı olmamasını istiyordum. Dolayısıyla telefonuyla kayıtlar yaptı. Albümün girmeyen şarkı sözlerini okudu; rüyaları veya benim belirlediğim bir konu hakkında konuştu. Aynı gün içinde kaydedip gönderdi. Filmin 20 dakikasını gördükten sonra arada hiçbir şey izlemedi. Bir daha izlediğinde film bitmişti.
Nick Cave izlediğinde filme ne tepki verdi?
Karmaşıktı. 20 dakikalık ilk kısmını beğenmişti. Kendini konuşurken görmeyi sevmiyor. Bu yüzden Susie’nin de orada olmasına karar verdik. Susie Nick Cave’le ilgili konularda daha adil bir barometre. Nick’in narsistik kalesinin ötesine bakmasını sağlayabiliyor. Sonuçta Susie kendi kısımlarını beğenmedi, Nick kendi kısımları beğenmedi. Ama birbirlerinin kısımlarını beğendiler. Sonra Bad Seeds’den Warren Ellis’i çağırdılar ve o beğendi. Warren karar verdi filmin kaderine.
‘Nick için endişelendim’
Nick Cave ve Susie Cave beğenmeseler ne olacaktı?
Son söz onlarındı. Bu, Nick Cave’in filmi. Bunu kendim için değil, arkadaşım için çektim. Genellikle filmlerimde benim duygularım tek kıstastır. Burada ise hiç önemi yoktu duygularımın. Cave’ler tek kıstastı. Onlara acı veren bir şey çekip ısrar edip, iğrenç bir insan gibi davranacak halim yoktu. Baştan karar vermiştik, görüş ayrılığı olursa Nick kazanır. Sonunda hiçbir şeyi çıkarmadılar.
Bu film bir yaratıcı olarak sizi nasıl etkiledi?
Arthur öldüğünde Nick için çok endişelendim, onu çok merak ettim. Çocuklarını kaybeden çiftlerin ayrıldığını da gördüm ama Nick kendisini ayakta tutmayı bildi. Hatırlıyorum eskiden bir gün, Arthur ve Earl’ün bir ödev yazmaları gerekiyordu. Bilgisayar oyunu oynamak ve itişip kakışmak isteyen bu çocukları nasıl sabırla ödevin başına oturttuğuna şahit olmuştum. Çok etkilenmiştim çünkü kendi oğluma böyle bir sabır gösteremezdim. Nick, tam bir aile adamı dolayısıyla yaşadığı yıkımın boyutlarını tahmin edebiliyordum. Aynı zamanda da yardımcı olmak istiyordum. Bana teklif ettiğinde hemen kabul ettim. Onunla çalışmak ayrıca harikadır. Bir fikri siz söylerken anlayıp sözünüzü tamamlar, böylesine akıllıdır.
Filmde Arthur’un hayatını kaybettiği günlere dair bir konuşma yok.
Evet, Nick’le onları konuştuk ama kamera kayıt yapmıyorken. Zaten filmde de o konuya hiç girmek istemediğini söylüyor. Arthur’un ölümüyle ilgili süreçle dolaylı olarak ilgilenen sahneleri dahil ettim.
‘Earl’ün kurban olmasını istemedim’
Filmin stüdyoda geçen kısımlarını nasıl çekeceğinize siz mi karar verdiniz, Cave de sürece dahil miydi?
Benim kararımdı. Nick görsel düşünen birisi değil. Şarkı sözlerinde görsel bir dünya olsa da bu kelimeler ve şiirsellikle sağlanıyor. Resim çizer, albüm kapaklarını tasarlar ama sinemayla ilgili biri değil. Senaryo yazar ama setlere gitmemiştir, sevmez bunu. Kim seti sever ki eğer yönetmen değilseniz.
One More Time With Feeling’de neden çekim sürecini ve kamera arkasını gösteriyorsunuz?
Dürüst olma çabasıyla ilgili. Onlar bize alışana kadar kamera herkes için bir sorundu. Kameranın dördüncü duvarı aşması gerekiyordu. Orada olduğumuzu izleyiciye de göstermek zorundaydık. Çekilirken de kamerayla dolaşan 7 kişi vardı, orada yokmuşuz gibi davranmalarını bekleyemezdik. Bu gerçek olmazdı.
Earl’ün filmde olması sizin için neden önemliydi?
Earl’ü merak ediyordum ve onun fikri önemliydi. Earl’ün sadece orada olmasını değil, benimle filmi çekmesini istedim. O yüzden ona fotoğraf makinesini verdim. Filmde kurban konumunda değil, yaratıcı konumlardan birinde olması istedim.

KEŞFETYENİ
Wanda Nara’dan Icardi’ye şiddet suçlaması! 'Başına defalarca vurdu'
Wanda Nara ve Mauro Icardi cephesinde şoke eden şiddet iddiası! 'Defalarca vurdu'

Cadde | 06.03.2025 - 08:26

Wanda Nara, eski eşi Maxi Lopez’den olan oğlunun Icardi’den şiddet gördüğünü öne sürerek futbolcudan şikâyetçi oldu.

Yazarlar