17.11.2016 - 18:59 | Son Güncellenme:
AA
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini, darbelerin ve gizli oluşumların siyaset üzerindeki etkilerini araştırmak amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, YÖK üyesi Abdullah Çavuşoğlu'nu dinledi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üyesi Abdullah Çavuşoğlu, FETÖ ile ilgili, "Hakimler, savcılar, polis, hepsini göz önünde bulundurduğunuz vakit kaçamayacağınız bir mekanizma oluşturmuşlar." dedi.
Çavuşoğlu, 2008 yılında önce Yusuf Ziya Özcan'a danışman, aynı yıl ÖSYM Yönetim Kurulu üyesi olarak atandığını belirtti.
Çavuşoğlu, hem bilişim hem ÖSYM de olması nedeniyle bir dizi analizlerde bulunduğunu, o dönemde ÖSYM'nin yaptığı bazı sınavlarda kullanılan değişik kopya mekanizmalarını tespit edip Cumhuriyet Savcısı Şadan Sakınan'a ayrıntılarıyla bildirdiğini ifade etti.
Sakınan'ın bu çerçevede herhangi bir girişiminin olmadığını, yaklaşık 3 yıl süreyle 'uykuya yatırılan' olayın savcının değişmesiyle yeniden canlandığını vurgulayan Çavuşoğlu, "2009 yılında polis meslek yüksekokulları ile ilgili bir sınav yapılmıştı. Sınavın sorularının daha önceden FETÖ üyeleri tarafından çalınarak sızdırıldığını fark etmem üzerine bu sınav iptal edildi ve sınav daha sonra yenilendi. Daha sonra 2010 KPSS sınav skandalı ortaya çıkınca orada durmanın uygun olmayacağı düşüncesiyle Ünal Bey'den sonra ben de istifa ettim. Ali Demir'in atanması sonrası süreç onların kontrolünde ilerlemiş oldu." diye konuştu.
"TÜBİTAK'A 379 AÇIKÖĞRETİM MEZUNU"
Çavuşoğlu, eski Bilim Sanayi ve Teknolojik Bakanı Fikri Işık'ın daveti üzerine bir yıllık TÜBİTAK çalışmasının olduğuna değinerek, orada gözlemlediği olumsuzlukları da aktardı.
TÜBİTAK'ın, çalışanlarını başkanın talimatıyla işe alabilme yetkisinin olduğunu, göreve başladığında çalışan sayısı ile ilgili derli toplu bir bilginin bulunmadığını belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Tüm birimleri dolaşarak bir veri ortaya çıkarttım. TÜBİTAK'ın o zamanki başkanı olan Yücel Altınbaşak 2011 yılında işe başlıyor. Benim işe başladığım 2014 yılına kadar geçen süreçte personel hareketliliği yaşandığını gördüm. Kurumu 3 bin kişi teslim alıyorlar ve bu süreçte stratejik projeleri geliştiren 600 kişiyi işten çıkartıyorlar. 2 bin 400'e düşen sayı aynı süreçte 4 bin 800'e çıkıyor. İşe alınan 2 bin 400 kişiden 379'u açıköğretim fakültesi mezunu, 180'i de fizik bölümü mezunuydu. TÜBİTAK gibi ülke için kritik gelişmeler yapması beklenen bir araştırma kurumunda bu insanların yapacağı hiçbir iş yoktur. Sırf bu kişiler ilgili mekanizmaya himmet sağlamak için işe alınmıştı. Kurum gelirinin de stratejik işler yapmaktan koparak bazı devlet kurumlarına rutin işler yaparak elde edildiğini gözlemledim. Örneğin Meclis işlerini yürütmek için bir yazılıma ihtiyaç duyuyor. 5 milyon liraya yapılabilecek bir yazılımı TÜBİTAK 50 milyon liraya alıyor. Devlet kurumu olduğu için de kimse sorgulamıyor."
Çavuşoğlu, kendi döneminde bin kişiyi işten çıkarttığını, bunların yerini daha önce işten çıkarılan stratejik noktalarda görevli isimler ile yeni kalifiye elemanlarla doldurduğunu dile getirdi.
"DANIŞTAY CİNAYETİYLE İLGİLİ VİDEO KAYDI 1.5 YIL SAKLANDI"
2010 yılı KPSS'de çalınan soruların Isparta'nın Yalvaç köyünde ikamet eden bir öğretmen adayının bilgisayarına kaydedildiğinin belirlendiğini de aktaran Çavuşoğlu, şu görüşlere yer verdi:
"Jandarma bunu bu şekilde tespit ederken emniyet istihbarat 'yok böyle bir şey' diye olayı yalanlıyor. Bu olayı açığa çıkarmak için bilgisayar bize gönderildi. TÜBİTAK'ın siber güvenlik enstitüsünde yapılıyor. Ancak ben buraya güvenmiyordum. O dönemde ortaya çıkarılan Balyoz, Ayışığı, Sarıkız vesaire darbe planlarının hepsinde enstitüde görev yapan yaklaşık 8 kişinin çapraz olarak bilirkişilik yaptığını gördüm. Ayrıca Alparslan Aslan'ın Danıştay cinayeti ile ilgili video kayıt cihazının, incelemesi için gönderildiği Burak Akoğuz isimli bu grubun üyesi kişi tarafından 1,5 yıl saklandığını ve mahkemeye cevap verilmediğini gördüm. Bu kişinin aynı zamanda kozmik odaya girip oradaki bilgileri kopyalayan kişi olduğunu tespit ettim. Oradan iki kopya alınmış. Birisi mahkemeye verilmiş, diğeri yok. Bu kişilerin elinden bilirkişiliği alıp haklarında rapor yazılmasını temin ettim."
Çavuşoğlu, kendi öğrencilerinden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti kurduğunu belirterek, "Bu heyet 3 ayrı bölümden oluşan 2010 KPSS sınavının sorularının, 15 gün önce bahsi geçen şahsa ait bilgisayara yüklendiğini tespit etti. Soruşturmanın daha da büyümesi sağlandı. İlginç olan ise 250 ayrı askeri adresin bulunduğu kişiler vardı ve bunların hepsi kadın. Bunun daha sonra asker eşleri olduğu tespit edildi." dedi.
TÜBİTAK'la ilgili çok fazla ilginç olaylar yaşadığını bunlardan birisinin başbakanın çalışma ofisine böcek yerleştirilmesi olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Başbakan'ın çalışma ofisine giren polislerin görüntüleri kayıtlarla sabit. İncelenmesi istenen böceğin yapıştırıldığı silikonun ömrüne ilişkin raporu elektronik mühendisi Hasan Palaz yazıyor. Bilirkişi olarak altına başka bir elektronik mühendisi imza atıyor. Raporda ise o polislerin odaya girdiği tarihten çok daha sonra o silikonun sıkıldığı belirtiliyor. Amaç oradaki polisleri korumak. İlginç tarafı da raporu elektronik mühendisinin yazıyor olmasıdır. Normalde bu raporu bir kimyacı hazırlar. TÜBİTAK'ın böyle bir yetkinliği de bulunmamaktadır." ifadesini kullandı.
Hazırlanan raporun ABD'de faaliyet gösteren bir internet sitesinden indirildiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, "İki sayfalık raporu indirerek oradaki değerleri değiştirip bir rapor haline getirmişler. Rapor Amerikan menşei olduğundan bazı verileri orada unutmuşlar. Bunu tespit ettik. Bu kişilerin avukatları o evrakı gördükten hemen sonra analiz evrakı siteden hemen kaldırıldı. Bu FETÖ örgütün elininin ne kadar uzun olduğunun göstergesidir." diye konuştu.
KRİPTOLU TELEFONLARIN DİNLENMESİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde 'beni dinliyorlar, kriptolu telefonlarımı da dinliyorlar" sözü üzerine tüm kriptolu telefonların toplatıldığına işaret eden Çavuşoğlu, şu görüşlere yer verdi:
"Toplam 156 telefonu ilgili kurumlardan istettik. Kritik isimlerde bulunan bu telefonların dinlenmesinin ise IMEI numaralarından yapılabileceğinden hareketle çalışma başlattık. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının koordinesinde TİB'e yazılan yazıda bu telefonların 76'sının dinlendiği kaydına ulaşıldı. Aralarında Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a, Genelkurmay Başkanı'na, MİT Müsteşarı'na ait telefonlar var. Devletin üst kademesinde bulunan isimlere ait telefonlar çıktı. En çok dinlenen sayı adedi ise Enerji Bakanına ait telefon. Daha sonra kriptolu telefonlarla ilgili bu sonuca ulaştık. Yapılan araştırmada ise 15-20 saniyede tüm görüşmeleri çözebilen bir mekanizma olduğunu tespit ettik ve bunu deneyerek mahkemeye sunduk."
Çavuşoğlu, İzmir'deki askeri casusluk davası ile ilgili bir arşivin geldiğini, gözlemlerine göre 20-30 subayın, FETÖ'nün gönderdiği kadınlarla görüntülerinin çekildiğini bildirdi.
Tuzağa düşürülen subaylardan da şantaj yoluyla çeşitli evrakın temin edildiğine işaret eden Çavuşoğlu, "20-30 kişi ile sınırlı işi büyütüp 364 subayı askeri casusluktan dolayı tutuklayarak ordudan ayırmışlardı. Örgütün tabandan gelen ekibine özellikle deniz kuvvetlerinde yer açmak için. Gelen bilgisayarlarda kişileri nasıl tuzağa düşüreceklerinin yönergesini yazmışlar. Alınacak kameraların hassasiyeti, pozisyonu gibi çok ilginç detaylar mevcuttu. Organizasyon her şeyiyle tamamdı. Hakimler, savcılar, polis, hepsini göz önünde bulundurduğunuz vakit kaçamayacağınız bir mekanizma oluşturmuşlar. Şimdi bile bu örgütün gizimli tarafları tam olarak açığa çıkarılabilmiş değil." ifadesini kullandı.
Abdullah Çavuşoğlu, Trabzon'da yapılan uluslararası bir konferansa TÜBİTAK'tan bir kişinin sunum yolladığını fark ettiğini, sunumun konusunun ise "ses değiştirme" olduğunu bildirdi.
'HECE HECE ALARAK YAPIŞTIRMIŞLAR'
Sunumu gönderen kişi hakkında yaptığı araştırmada, 1996 yılından bu yana bu kişiyle birlikte bir grubun ses değiştirme konusunda çalıştığını gözlemlediğini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bu çok önemli bir konuydu. Bir kişinin ses özelliklerini bir sisteme öğretip sizin konuştuğunuzu o kişi konuşuyormuş gibi yapabilirsiniz. Cumhurbaşkanımızın oğlu ile bir konuşması internete düşmüştü. Bunun incelenmesi için kayıt TÜBİTAK'a gönderilmişti. İnceleme kurulunun içinde ben de vardım. Orada ilginç olan değişik telefon konuşmalarından alınan kısımlar var ve bir araya getirilmiş. O konuşmadaki 'tamamen sıfırlandı mı' cümlesini değişik konuşmalardan hece hece alınarak yapıştırıldığını gördük. Kendilerine o kadar çok güveniyorlar ki konuşmayı tırpanlamaya bile gitmemişler. Bunların bilişimle ilgili olduklarını 2004 yılına kadar görmemiştim."