04.12.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Ege Doğaç Erdoğan - İki dünya şampiyonunu (Almanya ve İspanya) mucizevi bir şekilde devirerek grup birincisi olarak son 16’ya kalan Japonya, sadece sahada değil, tribünlerde de şaşırtmaya devam ediyor. Açılış maçında kendi takımları oynamıyor olmasına rağmen, maçtan sonra stadyumu temizlemeye koyulan Japon futbolseverler, Katar ve dünya kamuoyu tarafından takdir görmüştü...
Yenildikleri maçlar sonrasında bile bu alışkanlıklarını sürdüren Japonların stadyum temizlerken çekilen görüntüleri, artık “Dünya Kupası klasikleri” listesinde yerini almış durumda. Zira sadece taraftarların değil, Japon futbolcuların bile yedek kulübesine kadar temizlediği, Katarlı temizlik görevlilerine kuğu şeklinde origamiler eşliğinde teşekkür notu bıraktıları da konuşuluyor her platformda. Üstelik Japon taraftarların bu güzel hareketi, daha önceki Dünya Kupası turnuvalarında da gündeme gelmişti. Peki, Japonların bu geleneğinin altında yatan sosyolojik sebepler neler? Gelin biraz bunu irdeleyelim.
BİR DÜNYA GÖRÜŞÜ
Dünyanın hayranlıkla izlediği ve övgü dolu sözlerle haberleştirdiği bu Japon geleneğinin temelinde yatan kültür, aslında olumsuz yanlarıyla da toplum ve bireyleri etkileyebiliyor. Japon kültürü, Batı’nın tam aksine, kolektivist bir anlayışa dayanır. Bireyi temel alan liberalizm felsefesinden ziyade toplumu öne koyan konformist hayat görüşüne sahip bir ülkeden bahsediyoruz.
‘SORGUSUZ İTAAT’
2017 yılında bir lise öğrencisinin açtığı dava, İngiliz basınında yer bulmuştu... 18 yaşındaki bir Japon kız öğrenci, okul yönetimi saçını siyaha boyamaya zorlandığı için saçında ve kafa derisinde yaralar oluştuğunu iddia ediyordu. Japonya’da saçınızın doğal renginin siyah olmadığını bebeklik fotoğraflarıyla kanıtlamadığınız sürece başka bir renk saçla okula gitmeniz mümkün değil.
Bu anlamda, küçük yaştan itibaren geleneklere, toplumun kurallarına “sorgusuz itaat” kültürüyle yetişen Japonların, bireysel özgürlüklerden mahrum kaldığı söylenebilir. 1868 - 1912 yılları arası İmparator Meiji’nin gerçekleştirdiği devrim niteliğindeki değişimler, Japonya’yı çağdaş dünyaya yakınlaştırsa da, halen Japon toplumunun DNA’sında Meiji dönemi öncesinin alışkanlıkları yerini koruyor.
Bu tarz disiplinli bir eğitim sisteminin olumsuz olduğu kadar olumlu yanları da yok değil. “Faydacılık” (Utilitarianism) anlayışına göre, maksimum sayıda kişi için maksimum menfaat elde etmenin yolu, toplumsal dayanışmadan geçmekte. Buna uygun biçimde hayat tarzını benimsemiş bireyler ise tıpkı son günlerde olduğu gibi, stadyum temizliği tarzı toplumun geneline yarar sağlayacak eylemleri ifa etmekten geri kalmaz.
Tabii konformist bilince sahip bireylerin oluşturduğu bir toplumda “free rider” (beleşçilik) problemi de asgari seviyede kalıyor. Zira başkalarının yaptıklarından “emek harcamadan yararlanma” düşüncesi akla dahi gelmez. Eğitim seviyesi düşük toplumlarda çağdışı kalmış geleneklere körü körüne bağlı kalmakla, Japonya gibi fevkalade yüksek eğitim seviyesine sahip toplumlarda rasyonel düşüncenin kılavuzluk ettiği normlara bağlı kalmak çok farklıdır. Dolayısıyla temizliğe bu açıdan bakıp, Japonları takdir etmemek elbette mümkün değil. Ayrıca bir Katarlı fenomenin çektiği videoda, “Neden burayı temizliyorsunuz?” sorusuna karşılık “Biz Japonlar, gittiğimiz yerleri sahipleniriz, oralara saygı duyarız” yanıtını vermesi de bir başka ilginç yöndü kuşkusuz… Temelinde yatan ne olursa olsun, arkamızı temizlememiz gerektiğini dünyaya her 4 yılda bir öğreten Japonlara minnettar kalmalıyız.
TSUBASA BİLE BENCİL DEĞİLDİ!
2012 yılında Kulüpler Dünya Kupası için Japonya’ya giden İspanyol futbolcu Fernando Torres, kendisini futbola başlamaya iten sebebin bir Japon çizgi filmi olduğunu söylemişti. Ülkemizde “Küçük Golcü” adıyla yayınlanan “Kaptan Tsubasa” belki de milyonlarca çocuğa futbol aşkı aşılayan bir Japon mangasıdır (çizgi roman). Tsubasa takım oyununa çok önem verirken, rakibi Hygua ise egoist oynadığı için hep eleştirilir. Çizgi filmlerde bile bireycilikten ziyade toplumcu anlayış işlenmiştir.
İMPARATORA OLAN BAĞLILIK!
Meiji restorasyonu olarak tarihte yer alan çağdaşlaşma hamlesi Japonya’yı feodal yapıdan önemli ölçüde kurtarmış olsa dahi imparatora olan bağlılıkları tartışılmaz seviyededir. Japonların konformist zihin yapısının en çarpıcı örneklerinden biri 2. Dünya Savaşı sırasında görev yapan kamikaze pilotlarıdır. Canını hiçe sayarak düşman gemilerine uçağını çarparak zarar vermeyi amaçlayan kamikaze saldırıları, ABD donanmasını şoke etmiştir. Japonca’da “teslim olma” deyimi olmadığı için son Japon askeri ölene dek savaşa devam edecekleri korkusu müttefikleri sarmıştır.