01.10.2023 - 06:48 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet - Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği yakınında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan eyleme Ankara’dan tepki yağdı. Saldırıyı kınayan açıklamalar yapan siyasiler İsveç makamlarının çirkin provokasyondan sorumlu olduğunun altını çizdi...
NATO üyeliği için TBMM’nin onayına ihtiyaç duyan İsveç’te yaşanan son provokasyon Ankara’da dikkatle takip ediliyor. Muhalefetin tepkisinden endişe eden İsveç hükümetinin bu tür provokasyonların önüne geçmemesi, yaptığı yasal düzenlemeye rağmen teröristlerin iade sürecini başlatmaması rahatsızlık yaratıyor. Ankara artık söz değil eylem bekliyor. İsveç için son sözü söyleyecek TBMM yeni yasama yılına bugün başlıyor.
İSVEÇ MAKAMLARI SORUMLU
İsveç’te Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde polis korumasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın maketi yakılarak provokasyon düzenlenmesine büyük tepki çekti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla İsveç’e şöyle tepki gösterdi: “İfade özgürlüğü ile açıklanamayacak olan, Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerine yapılan bu saldırılara demokrasi kisvesi altında meşruiyet kazandırılmamalı, nefret suçlarının önlenmesine yönelik artık tedbir alınmalıdır. İsveç’in bu tarz provokatif eylemlere izin vermemesini ve bu tür girişimlere müsamaha göstermemesini bekliyor, bu ve diğer nefret suçu eylemlerinin faillerine ilişkin gerekli yasal işlemleri ivedilikle yapmaya davet ediyoruz.”
‘SESSİZ KALINMAMALI’
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da Avrupa Parlamento Başkanları Konferansı’nda konuyu şöyle değerlendirdi: “Özellikle son zamanlarda dünyada hızlı bilgi ve enformasyon yayılımı sağlanırken, diğer taraftan bu alanın kontrolsüz, zaman zaman kasıtlı kullanımı sonucunda ortaya çıkan bazı demokrasiyi tehdit eden unsurları da paylaşmak isterim. Hiç şüphesiz bunların başında gelenlerden birisi dezenformasyondur. Nefret suçlarının özellikle bilgi teknolojilerinin kullanımıyla yaygınlaştırılmasıdır. Bizi endişeye sevk eden, Avrupa kıtası başta olmak üzere dünyanın birçok noktasında ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve dini nefret temelindeki eylemleri bir kere daha burada Avrupa ülkelerinin temsilcilerine ifade etmek isterim. Bu tür eylemlere sessiz kalınmasının doğru olmadığı kanaatindeyim.”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise bu eylemlerin toplantı ve gösteri yürüyüşü kapsamında sayılamayacağını vurguladı. Tunç, şöyle devam etti: “Türkiye ile müttefik olmak isteyen bir ülkenin, Türkiye’nin özellikle hem Cumhurbaşkanımıza yönelik hem de Kuran-ı Kerim’e yönelik saldırılara karşısında bunları önleyici tedbirleri alması gerekir. Bilakis önleyici tedbirler almaktan ziyade adeta onları koruyucu bir mekanizmanın orada işlediğini görüyoruz. Önümüzdeki süreçte İsveç’in NATO’ya üyelik konusu TBMM’ye geldiğinde bunlar değerlendirilecektir. Bu eylemleri, bu çirkinlikleri sergileyenler hakkındaki gerekli adli soruşturma ve kovuşturmaları yapmaları gerekir.”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç da sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, “Stockholm Büyükelçiliğimizin yanında Sayın Cumhurbaşkanı’mıza yönelik gerçekleştirilen çirkin saldırıyı kınıyoruz. Nefret suçlarının ve terör propagandasının olağan hale geldiği İsveç’te, özgürlük kisvesi altında her türlü suç ve hakaret serbest hale gelmiştir” ifadelerini kullandı.
‘SALDIRIYI LANETLİYORUZ’
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik, sosyal medya hesabından Erdoğan’ı hedef alan saldırıların Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerine yapıldığına dikkati çekti. Çelik, “Stokholm Büyükelçiliğimizin yakınında Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan çirkin saldırıyı lanetliyoruz. İsveç makamları bu saldırılardan sorumludur. Nefret suçlarının ve terör propagandalarının demokratik değerleri tehdit etmesine müsaade edilemez. İsveç makamları nefret suçlarını ve terör propagandalarını durdurmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerini hedef alan saldırılarla mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
AMACI ÜLKESİNİ NATO DIŞINDA TUTMAKMIŞ!
İRFAN KURTULMUŞ Kopenhag - İsveç’in başkenti Stockholm’de bulunan Türk Büyükelçiliği binası önünde polis koruması altında önceki gün Cımhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın maketini yakarak Türkiye’nin büyük tepkisine neden olan İsveçli aktivist provokatör Lucas Ljungkvist ‘istediği hedefin tam olarak bu olduğunu’ söyledi.
Aftonbladet gazetesine konuşan ve eylem sırasındaki özel fotoğrafları yayınlanan 29 yaşındaki provokatör Ljungkvist, “Hepsini tek başıma yaptım. Ulaşmak istediğim şey tam olarak, Türkiye’den gelen bir kınamaydı” dedi. Türkiye’nin tepkisini olumlu bir şey olarak gördüğünü belirten Ljungkvist, “Eğer bu İsveç’in, NATO dışında kalmasına izin verilmesine katkıda bulunacaksa, amaç budur. Kınama, bunu gerektirmese bile doğru yönde olduğunu gösteriyor” diye konuştu. Provokatör Ljungkvist’in, geçen temmuz ayında Kur’an yakma eylemi için izin başvurusunda bulunduğu belirtildi. TBMM’nin yakında açılacağı vurgulanan haberde, “Parlamentonun, İsveç’in NATO başvurusunu en kısa sürede onaylayacağı yönünde umutlar var” yorumu yapıldı.
NATO ÜYELİĞİNDE ANKARA’NIN TUTUMU NE OLMALI?
ASENA YATAĞAN Ankara - ‘Terörle mücadelede garanti verildi’
Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliği sürecinde nasıl bir tutum sergilmesi gerektiğini Milliyet’e değerlendirdi. Özülker, İsveç ‘in NATO üyeliği konusunun ABD tarafı ve İsveç tarafı olmak üzere iki başlıkta ele alınması gerektiğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden’ın New York’ta gerçekleşen görüşmelerinin Türkiye ile ABD ilişkilerinin düzelmesine dair bir umut havası yarattığını belirten Özülker, “Ancak ABD tarafından ‘F-16 ve İsveç meseleleri tek başlarına Türkiye- Amerika ilişkilerinin düze çıkarılabilmesi için yeterli konular değil. İlişkiler daha çetrefilli bir durumda’ açıklamaları yapıldı” dedi.
Özülker, “ABD, İsveç’in NATO üyeliği sorununu F-16’ların bir karşılığı olarak, yine Türkiye’nin önüne çıkarırsa, sorunun ABD’nin arzu ettiği şekilde çözülme ihtimali çok zayıf” dedi. İsveç’in ise çıkardığı kanunla terör konusuyla ilgili olarak Türkiye’ye garanti verdiğini hatırlatan Özülker, “Meselenin NATO yönünden de çok parlak bir noktada olmadığının bilindiği bir durumda Türkiye Cumhurbaşkanı’nı hedef alacak bir şeye müsaade edebilmesi demokrasiyse biraz fazla liberal bir demokrasi oluyor” ifadelerini kullandı.
‘Güvenlik hassasiyeti dikkate alınmalı’
Eski Büyükelçi Hüseyin Diriöz, NATO’nun bir güvenlik örgütü olduğunu hatırlatarak, “Bu güvenlik örgütüne girerken (İsveç) mevcut üye ülkelerin güvenlik hassasiyetine karşı hassas olmak gerekir. Bununda müzakereleri yapılıyor. Konu Meclis’te değerlendirilecektir. Şartlara göre, gereken hassasiyet gösteriliyorsa olumlu bir tepki gelecektir. Eğer hassasiyetin gösterildiğine ikna olunmazsa sonuç olumlu olmayabilir” dedi.
‘Kuran yakma olayı önemli bir parametre’
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi Doçent Dr. Murat Arslan, Türkiye’nin İsveç’ten beklentisinin somut adım olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Geldiğimiz aşamada Türkiye konuyu Meclis’e taşıyacağını zaten ifade etti. İsveç ise daha önce vermiş olduğu sözlere bağlı kaldığını ifade etti. Türkiye açısından hükümetin idari bir işlemi değil, bir yasama işlemine dönüşmek üzere. Ancak Meclis kompozisyonuna baktığınız zaman İsveç’in üyeliğiyle ilgili Meclis’ten çıkacak kararı tahmin etmek güç. Milletvekilleri burada kendi iradelerine uygun bir tercihte bulunacaklar. İsveç’te polis gözetiminde yapılan Kur’an-ı Kerim yakma olayları milletvekilleri nezdinde önemli bir parametre.” CHP İstanbul Milletvekili ve eskidiplomat Namık Tan ise dış politikada kararların TBMM’de partiler üstü bir anlayışla alınması gerektiğine dikkati çekerek, “İsveç’in NATO’ya üyeliği bir an önce TBMM’de tartışılsın ve milli irade doğrultusunda karar verilsin” dedi.