15 Temmuz darbe girişimi gecesi Çengelköy’de çıkan çatışmalarda şah damarından vurularak şehit olan Osman Yılmaz’ın eşi Şule Yılmaz’ı ziyaret etmek için Çengelköy sırtlarında bir evdeyiz. Bol güneş alan ferah bir salonda misafir ediyor Şule Hanım bizi. 46 yaşında şehit olan Osman Yılmaz üç çocuk babası. Darbe gecesi eşi ve çocukları bir başka yerde olduğundan evinde tek başına tüm hazırlıklarını yaptıktan sonra Çengelköy meydana iniyor ve şehit olan bir başkasını yoldan çekmek için eğildiğinde kekin nişancı tarafından atılan tek kurşunla şah damarından vurularak vefat ediyor.
Şehit eşi Şule Yılmaz son derece güçlü dursa da yaşadığı acı kaybın şokunu henüz atlatmış gözükmüyor; “21 yaşındaydım evlendiğimizde, eşim benden 5 yaş büyüktü. Evlenir evlenmez üst üste çocuk sahibi olduk. Onları büyüttük okula gönderdik derken aslında hayata daha yeni başlamıştık ve birden bitti. Daha yolun başında hissederim kendimizi, küt diye bitti. Dakikalar önce sesini duyduğum insan bir bakıyorum yok. Yine de bugünümüze şükürler olsun” diyor. Röportaj boyunca aynı ses tonunda eşini, yaşadıklarını ve çocuklarını anlatıyor Şule Hanım, gözünden bir damla yaşın süzülmesine izin vermeden: “O gece herkes köprüye odaklanmıştı ama olay aslında ilk Çengelköy’de başladı. Çengelköy’de herkes keskin nişancılar tarafından tek kurşunla vurularak şehit oldu. Eşim de yanında vurulup yere düşen birini görünce eğilip yerden almak istemiş ve o esnada şah damarından vurmuşlar.”
‘Çocuklar bocalıyor’Şule Hanım, “Bir tanecik kızı vardı, onun için çok değerliydi ama başka kız çocukları da olsun isterdi” diyor ve şöyle devam ediyor. “Kız çocuklarını o kadar çok severdiki, şehit olduktan sonra adının verildiği okulun öğrencileri bizi ziyarete geldi, ve inanır mısınız hepsi kızdı.”
Şule Hanım’ın üç çocuğu da okulda olduğundan hiçbirini göremiyoruz. En küçük erkek çocukları bu yıl liseye yeni başlamış. Ortanca kızı 10’uncu sınıfa gidiyor. En büyük oğlu ise 19 yaşında bir üniversite öğrencisi. “Bocalıyorlar” diyor Şule Hanım, “Henüz atlamadılar. Büyük oğlum, ‘Keşke o gece ben de evde olsaydım, babamla birlikte ben de gider ve şehit olurdum’ diyor. Ona devamlı çocuk olduğunu ailemizin sorumluluğun onda değil ben de olduğunu anlatıyorum. Yine de omuzları düştü. Çocuklarımla birlikte hacca gittik. Rabbim bize orada çok büyük bir ferahlık verdi.”
Osman Yılmaz zaman zaman eşine şehit olmak istediğinden bahsedermiş, ‘Eşim şehit olacağını biliyordu’ diyor Şule Hanım ve o gece Osman Yılmaz’ın evden nasıl hazırlanıp çıktığını anlatıyor: “Anne babasına ve ailesine çok düşkün biriydi. Annesine giderdi devamlı. O gün annesinin yardımcısı olmasına rağmen, yemeğini hazırlamış, yedirmiş, çayını eline vermiş ve eve gelmiş. Sonra camiiye namaza gitmiş, eve geldiğinde olaylardan haberdar olup bayramlığı olan gömleğini giyip öyle sokağa çıkmış. Aslında hazırlanmış her şeyiyle. Daha önce de kızının öğretmenlerinden birine ‘Ben şehit olacağımı biliyorum ama ayrıntı vermem’ demiş.
Yardıma ihtiyacı olanı arar bulurduEşim esnaftı, iş yerini sabah erken saatte açar geç kapatırdır. İşyeri de Pendik’te olduğundan eve gelmesi geç saat bulurdu. Biz de ona lütfen biraz bize da vakit ayır, özlüyoruz derdik. Hatta evimizi Pendik’e taşıyalım bile dedik. Keşke ayrılık ve hasret sitem ettiğimiz kadar olsaymış. Tüm hayatı ibadet üzerine geçen bir insandı. Yardıma ihtiyacı olan insanları arar bulur yardımcı olurdu. Yetim başı okşayan bir insandı. O insanlardan bahsederdi ama ne verir ne yapar bana orasını anlatmazdı.