18.03.2015 - 14:20 | Son Güncellenme:
18 Mart 1915’te Çanakkale Boğazı’nı zorlayarak geçmeye çalışan İngiliz ve Fransız zırhlıları Çanakkale Deniz Harbi sonunda Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlar ve tüm imkânsızlıklara rağmen Türk topçusunun üstün gayretleri nedeniyle Çanakkale Boğazı’nı geçemeyerek yedi tane büyük zırhlılarını kaybetmişler ve geri çekilmek zorunda kalmışlardı.
İtilaf Devletleri büyük kayıplar sonucunda Çanakkale’yi deniz yolu ile geçemeyeceklerini anladıklarından Gelibolu Yarımadası üzerinden çıkartma yapmak istediler ve bu doğrultuda 25 Nisan 1915’te General SirIan Hamilton komutasında Gelibolu Yarımadası’nın güney sahillerinden Arıburnu, Conkbayırı ve Anafartalar’a asker çıkardılar.
Fakat ummadıkları bir şekilde Türk askerinin çetin direnişi ve savunması ile karşılaştılar. Conkbayırı’nda düşman askerlerinin ilerlemesini biten cephanesine rağmen süngü savaşıyla durdurup buradaki savaşı kazanma kabiliyetini gösteren 19. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, sonrasında ise Arıburnu’nda askeri birliklere şu emri veriyordu: “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir.” Verdiği bu emir sayesindedir ki Türk askerine azim, sebat ve cesaret veren Mustafa Kemal, Arıburnu’nda düşman kuvvetlerinin hiç tahmin etmediği büyük bir zafer kazanmıştır.
6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu’nda tekrar taarruza geçmişlerdir. Bu arada Mustafa Kemal’de 8 Ağustos 1915’te Anafartalar Grup Kumandanlığına getirilmiştir. Anafartalar’daki Türk kuvvetlerine oldukça kritik bir zamanda kumanda eden Mustafa Kemal, Çanakkale Boğazı’na çıkarma yapıldığında bu durumu kişisel gayretiyle kurtarmıştır.
Anafartalar Zaferi
Böylelikle Anafartalar Grubu Komutanı görevinde olan Mustafa Kemal 9-10 Ağustos tarihinde Anafartalar Zaferi'ni de kazanmıştır. Bu zaferi 17 Ağustos’ta Kireçtepe, 21 Ağustos’ta II. Anafartalar zaferleri takip etmiş olup İtilaf Devletleri Anafartalar’da, Conkbayırı’nda ve Kireçtepe’de Mustafa Kemal komutasındaki Türk askerinin mücadeleci gücü ve azmi karşısında başarısızlığa uğramıştır. Çanakkale Savaşları'nda yaklaşık olarak 253 bin şehit verilmiş, fakat Mustafa Kemal komutasındaki Türk ulusu onurunu İtilaf Devletleri'ne karşı korumasını da bilmiştir.
Mustafa Kemal, bu cephede göstermiş olduğu başarılarından dolayı albaylığa terfi ettirilmiş, sonrasında ise kendisine 16. Kolordu Komutanlığı görevi verilerek Edirne’ye tayin edilmiştir. Edirne halkı ise Çanakkale’de gösterdiği başarılarından ötürü duydukları minnettarlığın ifadesi olarak onu bağırlarına basmışlar Mustafa Kemal’i büyük gösterilerle karşılamışlardır.
Albaylığa terfi etti
1914 yılında 1. Dünya Savaşı başladığında Mustafa Kemal kaimmakam (yarbay) rütbesi taşıyordu. 25 Nisan 1915'te Gelibolu Yarımadası'na İtilaf Devletleri'nin yaptığı çıkarma üzerine başlayan Çanakkale Savaşı'nda sezgisi, cesareti ve soğukkanlılığıyla dikkati çekti; cephe kumandanı olan Alman mareşal Liman VonSanders'in takdirini kazandı. Arıburnu'na çıkan düşman birliklerinin yarımada içine doğru ilerlemesi Nisan sonunda Conkbayırı'nda durduruldu. Bu başarı üzerine miralay (albay) rütbesine terfi etti.
Geldikleri gibi gittiler
İngilizlerin Ağustos ayında Suvla Körfezi'ne yaptığı ikinci çıkarmadan sonra, Anafartalar Grubu Komutanı sıfatıyla 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi'ni kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe ve 21 Ağustos'ta II. Anafartalar Zaferi takip etti. Mustafa Kemal Türk kamuoyunda "Çanakkale Kahramanı" olarak tanındı. Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK Çanakkale Savaşları için; "Bir gün şafakla birlikte topraklarımıza, insanlarımıza ve mukaddesatımıza saldırmışlardı. İçlerinde nereye, niçin geldiğini bilmeyen masum zavallılarda vardı, haçlı ruhunu yüreğinin derinliklerinde gizleyenler de. Bir süre sonra savaştığı insanlara saygı duyanlar da oldu, kafataslarını memleketlerine kadar götürecek kadar nefret edenler de... Zafer kazanma arzusuyla toprağımıza ayak basıp arkadaşlarını, ayaklarını, kollarını ve canlarını burada bırakıp, utanarak gittiler.. "Geldikleri gibi gittiler" demiştir.
Tüm yetkiyi alıyor
6 Ağustos'tan itibaren Arıburnu ve Anafartalar Cepheleri ateş içindedir. Savaş zirve noktasındadır. Düşman denizden sürekli çıkarma yapmaktadır. Karaya durmadan birlikler çıkmaktadır. Diğer taraftan kumandanlar çok sıkıntılı ve gergindir. 9 Ağustos'ta kumanda karışıklığı son haddine varmıştır. Her şeyden önce Ordu kumandanı bir Almandır: Liman VonSanders. Bu durum Mustafa Kemal'i çok rahatsız etmektedir. Bu kumanda karışıklığı mutlaka düzeltilmelidir. Mustafa Kemal bu durumun düzeltilmesi için Ordu karargahına başvurur ve sevk ve idarenin bir elde olması gerektiğini bildirir. Mustafa Kemal bütün sorumluluğu alarak tüm kuvvetlerin emrine verilmesini ister. Bunun üzerine 8 Ağustos gecesi Anafartalar Grubu Komutanlığı'na tayin edildiği bildirilir. Mustafa Kemal bu durumu daha sonra şöyle açıklayacaktır. "Gerçi böyle bir sorumluluğu almak basit bir şey değildir. Fakat benim vatanım yok olduktan sonra yaşamamaya karar verdiğim için bu sorumluluğu yüklendim"
Tarihi sahne: Saati parçalanıyor
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün saati parçalandı ve Atatürk bu sayede belki de ölümden döndü. Kendisi, o sahneye şöyle anlatıyor: "10 Ağustos 1915. Conkbayırı'nı almak ve bütün boğaza hâkim olmak için İngilizler 20 bin kişilik bir kuvvetle günlerce kazdıkları siperlere yerleşmişler, hücum anını bekliyorlardı. gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan ağarmak üzereydi. 8. Tümen Komutanı ve diğer subaylarını çağırdım. "Mutlaka düşmanı mağlup edeceğinize inanıyorum. Ancak siz acele etmeyin, evvela ben ileri gideyim, size ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız." Bu durumdan askerlerini de haberdar etmelerini istedim. Hücum baskın tarzında olacaktı. sakin adımlarla ve süzülerek düşmana 20-30 m. yaklaştım. binlerce askerin bulunduğu conkbayırı'nda çıt çıkmıyordu. dudaklar sessizce bu sıcak gecede dua ediyordu. Kontrol ettim. Kırbacımı başımın üstünde kaldırıp çevirdim ve birden aşağı indirdim. Saat 04.30'ta kıyametler kopmuştu. İngilizler neye uğradıklarıı şaşırmıştı. "Allah Allah" sesleri bütün cephelerde, karanlıkta gökleri yırtıyordu. Her taraf duman içinde ve heyecan her yere hâkim olmuştu. Düşmanın topçu ateşi gülleleri büyük çukurlar açıyor, her tarafa şarapnel ve kurşun yağıyordu. büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin üzerine çarptı, sarsıldım, elimi göğsüme götürdüm, kan akmıyordu. Olayı Yarbay Servet Bey'den başka kimse görmemişti. ona parmağımla susmasını emrettim. çünkü vurulduğumun duyulması bütün cepelerde panik yaratabilirdi. kalbimin üzerinde cebimde bulunan saat paramparça olmuştu. o gün akşama kadar birliklerin başında daha hırslı olarak çarpıştım. Yalnız bu şarapnel vücudumda kalbimin üzerinde aylarca gitmeyen derin bir kan lekesi bırakmıştı. Aynı gün gece, yani 10 Ağustos günü, beni mutlak ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi ordu komutanı Liman vonSanders Paşa'ya hatıra olarak verdim. çok şaşırmış, heyecanlanmıştı. Kendileri de altın cep saatini bana hediye ettiler. Bu hücumlarda İngilizler binlerce ölü bırakarak tamamen geri çekildi ve Çanakkale'nin geçilemeyeceğini iyice anlamış oldular."