Gündem‘Salieri ve Mozart birbirini var etti’

‘Salieri ve Mozart birbirini var etti’

22.01.2020 - 07:50 | Son Güncellenme:

Okan Bayülgen ve Selçuk Yöntem, müzik tarihinin ezeli rakiplerine can veriyor. İkili, Mozart ve Salieri’nin hikâyesini anlatan “Amadeus”u Milliyet Sanat’a anlattılar...

‘Salieri ve Mozart birbirini var etti’

Peter Shaffer’in 1979 yılında kaleme aldığı, dünyanın farklı yerlerinde pek çok kez sahnelenen, sinema uyarlaması da oldukça ses ve sekiz dalda Oscar getiren “Amadeus”, Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu ve Piu Entertainment yapımıyla seyirciyle buluşuyor. Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği oyunun detaylarını Salieri rolünde izleyeceğimiz Selçuk Yöntem’den ve Mozart’a hayat verecek olan Okan Bayülgen’den dinledik.

Haberin Devamı

“Amadeus”ta yer alma isteğinizden bahsedebilir misiniz?

Selçuk Yöntem: Geçtiğimiz mayıs ayında  Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu ekibinin fikri sunması üzerine buluşmamız gerçekleşti. Hızlı bir şekilde bir araya gelip, anlaşıp provalara başladık ve 11 Ocak’ta da prömiyerimizi yaptık.

Okan Bayülgen: Ben Işıl Kasapoğlu ve Selçuk Yöntem’le kandırıldım. Projelerde isimler bazı işlere gözü kapalı girmenizi sağlıyor. Bir de “Amadeus” ile ilgili şahsi hikâyelerim de var; Amadeus’un film versiyonunu 1984 yılında Fransa’da Ekonomi Bilimleri öğrencisiyken izlemiş ve çok etkilenmiştim; bir süre sonra Türkiye’ye döndüm ve konservatuvara girmeye karar verdim. Konservatuvar sınavınaysa oyundaki Salieri rolüyle girdim. Sonrasında Yücel Erten’in rejisiyle sahnelenen 1984 yılındaki “Amadeus”ta Salieri’nin uşağı olarak yer aldım. Bir yandan şu da ilginçtir; 1983’te Roman Polanski Paris’te sahneye koyduğu “Amadeus”ta 48 yaşındayken Mozart’ı oynuyor; ben de 55 yaşındayken Roman Polanski gibi ufak tefek bir adam olarak Mozart’ı oynuyorum. Bu yaş konusu gündeme gelecektir mutlaka, ondan belirtmek istedim ama tiyatroda önemli olan oyunculuktur, fiziksel özellikler ikinci plandadır.

Haberin Devamı

‘Salieri ve Mozart birbirini var etti’

‘Tez-antitez’

Mozart- Salieri arasındaki rekabet için neler söylemek istersiniz?

Selçuk Y.: Nietsche der ki; insan, hayvan ve üst insan arasında gerilmiş bir iptir. Salieri, o ipte ancak ortalara gelmiş bir adam. Bu ilişkideki üstün insansa Mozart tabii ki. O yaşa o kadar senfoniyi, konçertoyu sığdıran biri normal bir insan olamaz. Genelde kendini aşamamış, daha sığ kalmış karakterler üstün insanları - doğal olarak- kıskanırlar. Oyun da bu doğal dürtüleri ele alıyor, derinlemesine bir karakter incelemesi yapıyor. Salieri, Mozart’a bir aşk ve hayranlık duyuyor ama arkasında da korkunç bir kıskançlık ve onun gibi olamamanın getirdiği bir hırs var. Tarihte de bu şekilde olmuş ya da Peter Schaffer yazdığı metne öyle yansıttı ama mesela oyuna ve filme kadar Salieri bu denli konuşulmuyordu.

Okan B.: Salieri-Mozart tez-antitezi hem bilimde hem sanatta insanlık tarihi boyunca var olmuştur. Bu tez-antitez nedir derseniz; aslında iki isimde de deha söz konusu. Mozart çok iyi bir virtüöz ve deha sınıfında bir besteci. Salieri deha sınıfında bir besteci değil fakat müthiş bir akademisyen ve çağında herkesten önce Mozart’ın müziğini kavrayan ve çağın gelişimini anlayan biri. Yani Mozart ile tanışmamış olsalardı biz Salieri’den belki de müzik aleminin en büyük bestecisi olarak bahsedecektik. Oyunda izleyicinin nefessiz takip edeceği şey ise ikisinin çatışması. Bu çatışmanın içinde hem polisiye bir taraf (Salieri Mozart’ı zehirledi mi zehirlemedi mi sorusu) hem de müthiş bir sanat tartışması var. Bu sanat tartışmasında Salieri, Mozart’ın yanında ama tarih ikisinin yanında değil. Mozart; aristokrat bir sanat olan müziğin, operanın halka gösterilebileceğini, önemli olanın halk tarafından beğenilmek olduğunu söyleyerek saraya karşı çıkıyor. Bu oyunda insan-Tanrı, sınıfsal ve tarih tartışmaları göreceğiz. Oyunun Fransız Devrimi’nin etkilerinin sürdüğü, Avrupa’nın çalkalandığı 1800’lerin sonunda geçmesi de sınıf tartışmasını önemli bir yere koyuyor.

Haberin Devamı

‘Salieri ve Mozart birbirini var etti’

Haberin Devamı

Röportajın tamamı Milliyet Sanat dergisinin bu ayki sayısında.

‘Gözümüz gibi bakıyoruz’

Tersten bakacak olursak Mozart’ın Salieri tarafından zehirlendiği şüphesi Mozart’ın ününe ün katmış mıdır sizce?

Okan B.: Bir sanat tarihçisinin değil de bir drama yazarının hikâyeleştirmesi üzerine bu tartışmayı yapabiliyoruz. Salieri olmasaydı Mozart olmazdı bence ama bir yandan da Mozart da Salieri’yi var kıldı. İkisi de birbirlerini tarihe mal etti. Oyun ise bir Salieri oyunu; o sebeple hepimiz Selçuk Abi’ye gözümüz gibi bakıyoruz. Oyunun hem anlatıcısı hem oyuncusu; parçaları birbirine bağlayan bir orkestra şefi gibi. Biz sahnede Mozart’ı görüyoruz ama esas orkestra şefi Salieri yani Selçuk Abi. Bu arada ben de oyun için ilk buluştuğumuzda Mozart’ı oynayacağım için daha rahat olacağımı zannediyordum ama Işıl Kasapoğlu rejisi öyle olmadı.

‘Salieri ve Mozart birbirini var etti’