12.01.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
ASU MARO
Klasik müzik denince aklına bir ciddiyet, bir ağırlık, ‘nerede alkışlasak?’ kaygıları gelenleri şaşırtacak bir konser izledik önceki akşam. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın yeni yıl konseri. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki konserinde izleyiciler, Strauss’ların Viyana’sının neşeli günlerinde iki saatlik bir gezinti yaptılar adeta.
Asım Kocabıyık anısına
Konser, kısa süre önce kaybettiğimiz Borusan Holding kurucusu Asım Kocabıyık’a adanmıştı. Önce Borusan Holding CEO’su Agah Uğur kısa bir konuşma yaptı, ardından orkestranın sanat yönetmeni ve daimi şefi Sascha Goetzel Kocabıyık’a saygı - sevgi dolu bir selam gönderiyor. Ve konser başlıyor... Franz Lehar’ın Viyanalı Lisa’nın Çin prensine olan aşkını anlatan “Gülücükler Ülkesi” adlı romantik operetinin uvertürüyle...
Kahkahayla alkış
Parça bitince Sascha Goetzel başlıyor esere dair bir hikaye anlatmaya. Lehar ile Giocomo Puccini’nin birlikte geçirdikleri bir geceden Uzak Doğu’ya dair iki eser; Puccini’nin “Madam Butterfly”ı ile Lehar’ın bu opereti çıkmış meğer. Sonra yine Lehar’ın müzikal komedisi “Giuditta”dan bir arya geliyor. Goetzel bu kez, büyük övgülerle Avusturyalı soprano Alexandra Reinprecht’i anons ediyor... Ardından yine dünyaca ünlü bir tenor; Herbert Lippert katılıyor orkestraya. Yine ilk operetten Çinli Prens’in aryasını seslendirmek için...
Derken konserin en matrak parçalarından birine geliyor sıra: “Tritsch-Tratsch”. Viyana’da, çapkınlığıyla ünlü oğul Johann Strauss’a özel bir dedikodu gazetesi çıktığını öğreniyoruz bu sefer. Strauss’un bu neşeli polkayı ondan esinlenerek yazdığını... Onu yine Strauss’un bir ‘şakası’; “Perpetuum Mobile” izliyor. Dönemin Viyana’sının sabahlara kadar süren müzikli danslı gecelerine bir gönderme bu. Oradaki bitmeyen hareketi anlatan müzik de sonsuza dek devam ediyor... Sascha Goetzel, bu parçada kemancılardan biriyle yer değiştiriyor. Strauss’un şakasına karşılık bir ‘aile şakası’ bu da... Çünkü bagetini teslim ettiği kemancı, babası Peter Goetzel. ‘Baba Goetzel’ ‘falan filan’ diyerek bir yerinde kesiyor, bitmeyen parçayı. Salon kırılıyor gülmekten...
Kıskançlık prömiyeri
“Venedik’te Bir Gece” operetine geliyor sıra. Sascha Goetzel anlatıyor yine... Bu eser Viyana yerine Berlin’de prömiyer yapmış. Çünkü Strauss, karısı Lilly’nin tiyatronun müdürüyle ilişkisi olduğunu duyunca Viyana’yı terk etmiş. Ama Berlin’deki gösteri de tam bir fiyasko olmuş, çünkü eserin Lilly tarafından yazılan sözleri felaketmiş. Şef Goetzel, bir aryayı seslendirmeye başlıyor örnek olarak. Bir yerinde tenorun ‘miyav’ladığını, Berlin’deki seyircilerin de miyavlayarak eserle dalga geçtiğini, Strauss’un köpürüp eseri kestiğini öğreniyoruz. Daha sonra sözler değişmiş.
Yine yeni yıl konserlerinin vazgeçilmezlerinden “Yarasa” operetinden Çardaş ezgileri taşıyan aryayı soprano Alexandra Reinprecht’ten, “Venedik’te Bir Gece”den gondolcunun şarkısını da tenor Herbert Lippert’ten dinliyoruz. Ve sıra geliyor kardeş Strauss, Josef’e... Sascha Goetzel hemen iki kardeşin karakter farklılıkları üzerine bilgilendiriyor bizi. Johann ne kadar gezen, tozan, çapkın bir adamsa Josef de o kadar hassas ve ailesine bağlı biriymiş. Buna karşılık Johann “Popüler olan benim ama yetenekli olan Josef” dermiş. Bu yetenekli kardeşin “Dynamiden” valsini dinliyoruz bu açıklamaların üstüne. Ve bir küçük dedikoduyla bitiyor eser: Aileyle akrabalığı olmayan Richard Strauss’un “Güllü Şövalye”sinin bu valsten izler taşıdığını, ama soran bir gazeteciye o valsi hiç duymadığını söylediğini aktarıyor şef. “Bence pek dürüst değildi” diye ekleyerek...
Hikâyeli konser artsın
Konserin son bestecisi, Macar Imre Kalman. Onun popüler operetleri sayesinde Almanya ve Avusturya’da pek çok tiyatro salonunun kapanmaktan kurtulduğunu söylüyor, Goetzel ve “Çardaşfürstin”den bir aryayı soprano ve tenor birlikte seslendiriyorlar. Neşeyle ve dans ederek...
Bu kadar coşkulu bir konser, üç bisle bitiyor ancak. Bir yeni yıl konseri klasiğiyle; baba Strauss’un Radetzky marşı ve bol alkışla... Bir de ‘hikayeli’ konserlerin artması dileğiyle...
Ünlü oyuncu Onur Tuna, yıllar önce ev arkadaşının bıçaklanarak öldürüldüğünü söyledi.