18.12.2017 - 14:49 | Son Güncellenme:
AA
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan sanık eski astsubay Erkan Çetin, olay tarihinde Kara Havacılık Alay Komutanlığında helikopter teknisyeni olarak görev yaptığını anlattı.
Çetin, darbe girişiminden bir gün önce İzmir'de görevliyken tayin dairesinden arandığını ve montajını yaptığı helikopterlerin kurs planlaması olduğu söylenerek Ankara’ya çağrıldığını iddia etti.
Ankara'daki evinde istirahat ettiği sırada iş yerinden gelen telefonla 19.30'da birliğine gittiğini belirten Çetin, "Kışlaya gittiğimde hangarda beklemem söylendi. Daha sonra saat 22.00'ye doğru yarbay Murat Bolat beni aradı ve acil uçuş çıktığı bilgisini verdi. Bunun üzerine Sikorsky helikopterin başına gittik. Bu helikopterde bir makineli tüfek vardı. Sonra 2 pilot geldi. Onlarla beraber helikopteri çalıştırarak kalkış yaptık." beyanında bulundu.
Helikoptere bindikten sonra nereye gittiğini bilmediğini ileri süren Çetin, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Saat 22.30 sıralarında bir üsse indik. Daha sonra Akıncı Üssü olduğunu anladım. İndikten sonra pilotlar bir araya toplandılar. Ben onlara çok yakın değildim, ne konuştuklarını duymadım. Tekin binbaşı. 'Haydi uçuş var.' dediği zaman biz kalkıs? yapıyorduk. Gittiğimiz yer bilmediğim bir yerdi. Yaklaşırken bize ateş edildi. Helikopter isabet aldı. İniş yapmadan tekrar Akıncı Üssü’ne geri döndük. Sonra Kara Harp Okuluna gidileceği söylendi. Oraya gittik. Kursiyer öğrenciler ellerinde valizlerle bekliyordu. Onları 11. Hava Ulaştırma Üssü’ne bıraktık. Hava aydınlanırken Akıncı'ya indik."
FETÖ ile herhangi bir irtibatı olmadığını, darbe girişiminde görev almadığını öne süren Çetin, tahliye talebinde bulundu.
"Polise atış serbest"
Olay tarihinde astsubay olarak görev yapan Rıza Yüksel de bir ay öncesinden belirlenen nöbet emri gereği 15 Temmuz günü Kara Havacılık Alay Komutanlığı nizamiyesinde nöbet tuttuğunu savundu.
Yüksel, astsubay Onur Tuncel ile nöbetçi askerleri kontrol ettikleri sırada helikopterlerin kalkış seslerini duyduklarını, ardından ihtiyaç olabileceğini düşünerek hangara gitmek için yüzbaşı Serkan Yıldız'dan müsaade istediğini ancak izin vermediğini ileri sürdü.
Bunun üzerine nöbet yerini terk etmediğini, internetten haberleri takibe başladığını belirten Yüksel, "İnternetten baktığımızda bir darbe girişimi olduğunu, Boğaz Köprüsü’nün kapatıldığını gördüm. O andan itibaren bir terör saldırısı olmadığını anladım." dedi.
Yüksel, darbe girişiminin yaşandığı gece Kara Havacılık Komutanlığında yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
"Gece 01.00 sularında albay Hakan Cafer Arslan nizamiyeye geldi. Serkan yüzbas?ı ve çevresindeki teğmenlere dönerek, '15 şehidimiz var. Polislerle bizimkiler çatışıyor. Buraya da gelebilirler. Polislere atış serbest. İçeriden ve dışarıdan giriş çıkışlar da kesinlikle yasak.' dedi. Onur ile bunu duyunca şoka girdik. Polise ateş açmayacağımızı söyledik.
Ayrıca, polis geldiğinde ateş etmemek için de Onur ile birlikte tabancalarımızı benim arabanın içine bıraktık. Daha sonra da otopark alanı civarı ile oradaki ağaçlık alanda kendimizi gizleyerek nöbetimize devam ettik."
Yüksel, saat 05.00 sıralarında nöbetçi kulelerini gezdiğini, nöbet tutan askerlere polis ya da dışarıdan birisi gelirse ateş etmeme talimatı verdiğini öne sürdü.
FETÖ'nün darbe girişimine katılmadığını, örgüt üyesi olmadığını, 15 Temmuz gecesi daha önce yazılmış sıralı nöbetini tuttuğu için tutuklu olduğunu savunan Yüksel, üzerine atılı suçlamaları reddederek tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya sanık savunmalarıyla devam ediliyor.