15.03.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Musa Anter’in öldürülmesine ilişkin olarak, “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın da arasında olduğu 4 sanığın yargılanması ile birleştirilen 16 sanıklı JİTEM davasının görülmesine dün devam edildi.
Duruşmaya tutuklu sanık Hamit Yıldırım, tutuksuz sanıklar Savaş Gevrekçi ile Hayrettin Tokay, müdahil Musa Anter’in oğlu Dicle Anter ve taraf avukatları katıldı. Tanıklardan eski Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, Anter’in öldürülmesi ve bazı faili meçhul cinayetler konusunda bilgisinin bulunmadığını, o tarihte İzmir’de olduğunu bildirdi. Taşanlar, “Yeşil’in, sizin döneminizde Ankara’da gözaltına alındığı bilgisi var. Bu hususta bildiğiniz nelerdir” sorusuna, “Asayiş ekipleri bir kumarhanede uygulama yapıyorlarmış. Kimlik kontrolü yaparken üzerinden birkaç tane kimlik çıkıyor. Kendisi ‘MİT elemanı olduğunu’ söylüyor. ‘Mehmet Eymür, beni tanır’ demiş. Biz de Mehmet Eymür’e sorduk. Onlar da ‘yoktur’ dediler” karşılığını verdi.
‘Ben sorgulamadım’
Yıldırım’ı sorguladığı iddialarının da doğru olmadığını belirten Taşanlar, “Ankara gibi bir ilin emniyet müdürü sorguya giriyorsa onun çok vakti var demektir” dedi. Müşteki avukatların, “MİT’i arayarak ‘Gelin adamınızı alın’ dediniz mi” sorusuna Taşanlar, “Mehmet Eymür’ü aradım, ‘bizim öyle bir adamımız yok’ dedi. Asayiş ekipleri gereğini yaptı” karşılığını verdi.
Anter’in öldürüldüğü tarihte emekli olduğunu söyleyen Eymür de, “Olayın olduğu tarihte resmi bir görevim yoktu. İki İranlı kaçırılmıştı, sonra da ölü bulunmuştu. Biz, bu İranlılardan sonra Mahmut Yıldırım’ı sorguya aldık. Musa Anter’de bizzat kendisi yer almış. Bilmiyorum emniyette kaydı, kuydu var mı? Sonra serbest bıraktılar. Sonra biz sorguya aldık. Bu isimleri veremem, bunu MİT’ten sorabilirsiniz. Onu kontrol edenleri çağırabilirsiniz. Yeşil’in söylediği bunlar. Ben, Mahmut Yıldırım’ın yaşadığını zannetmiyorum” dedi.
İlleez’in, “Musa Anter’in vurulmasına aracı kim oldu, bununla ilgili bir açıklama yaptı mı” sorusuna Eymür, “Bunu derinlemesine araştırmadık. Başka hedefimiz vardı” karşılığını verdi.
‘Bize faydası olur’
Eymür, Cumhuriyet Savcısı Alper Türközmen’in, “Mahmut Yıldırım’ın sizinle bağlantısı nedir” sorusu üzerine de şöyle konuştu:
“Mahmut Yıldırım ilk başta Bingöl Bölge Başkanlığı elemanıydı. Sonra jandarma ile irtibatı oldu. Sonra Güneydoğu’da kalmaması istenmiş. Daha sonra orada çalışmış arkadaşlar, ‘bize faydası olur, Arapça biliyor’ dediler. Yaşadığını zannetmiyorum. Kim görev verdiyse onun sorgulanması gerek. ‘Öldür’ demişler öldürmüş. Başka anlattığı şeylerde, ‘PKK’ya çok şey yaptırıyorduk’ diyor. Anlattıklarının içinde kendisi varmış gibi anlatıyordu. ‘Miroğlu’nu yaralı bıraktık’ diyordu. Sadece Yeşil değil, Yeşil’in üstünde olanlar vardı.
Memlekete hizmet ettiğini zanneden bir insan. Musa Anter’in ölümüne ilişkin Veli Küçük’ün benden daha çok bilgisi vardır.” Müşteki avukatlarının, “Derin devlet var mı” sorusunu Eymür, “eğer bazı şeyler çözülmüyorsa var anlamındadır” diye yanıtladı.
Mahkeme, Veli Küçük ile Hüseyin Özbilgin hakkında tanık olarak çağrı kağıdı çıkarılmasına karar verdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak Cem Ersever dosyanın istenmesine de karar veren mahkeme, sanığın tutukluğuna karar vererek duruşmayı erteledi.
‘Kod adlarından birisi terminatör’
Eski Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş da Susurluk Raporunu hazırlarken Anter’in ölümüne ilişkin kendisinin silahlı bir eylemci olmadığı, öldürülmesinin hata olduğu bilgisine ulaştığını, tetikçinin kim olduğunu bilmediğini söyledi. İlleez’in “Mahmut Yıldırım’ın faaliyetlerine ilişkin ne biliyorsunuz” sorusuna Savaş, “MİT’in Mahmut Yıldırım’a ait bir arşiv bilgi notudur. O da Susurluk Raporunda yer aldı. MİT’in gönderdiği bilgiye göre muhtelif kod adı kullanıyor. Yeşil’in kod adlarından birisi ‘terminatör’, bunu anlamak mümkün değil” yanıtını verdi. JİTEM’in o dönemde istihbarat örgütü olarak kurulmuş olabileceğini söyleyen Savaş, ancak Jandarma Genel Komutanlığının JİTEM’in varlığını reddettiğini belirtti. Savaş, müşteki avukatlarının, “Derin devlet kimdir?” sorusu üzerine, “1990’ları söyleyebilirim. Amaç terörü bitirmekti. Kamu yönetiminin bir bölümü sessiz kaldı. Güneydoğu’daki olaylara Ankara’nın müdahale etmesi gerekirdi. Müsamaha edilmeseydi bu kadar olay cereyan etmezdi” diye konuştu.