03.08.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Mert İnan - İstanbul
Tutuklanan Adnan Oktar’ın akıl sağlığı tartışılan konulardan biri. Oktar’ın avukatının ‘Bu cezasızlık sebebidir. İleriki aşamada bunu değerlendiririz’ sözleri de bunun Oktar’ın yargılanması esnasında gündeme taşınacağını gösteriyor. Oktar’ın akıl sağlığı yıllar önce yargılandığı davalarda gündeme gelmişti.
Adnan Oktar’ın akıl sağlığına yönelik 1983 ve 1985 yılına ait olmak üzere iki rapor hazırlandı. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Şişli Hastanesi Baştabipliği tarafından 1983/961 sayılı Sağlık Kurulu raporunda Oktar’ın ‘şizoid hastalığı’ nedeniyle öğrenime devam edemeyeceği ifade edildi. Sağlık Kurulu Başkanı Dr.Ahmet Nasuboğlu, üyeler; Dr.Bahattin Yardımcı, Dr.Uğur Akbulut, Opt.Dr. Can ve Dr. Tugay Akmut’un imzalarını taşıyan raporda, Oktar’ın İstanbul Üniversitesi Mediko Sosyal Merkez Müdürlüğü’nün 25 Ocak 1983 tarih ve 618 sayılı yazısı üzerine muayene edildiği vurgulandı.
'CEZAİ EHLİYETİ VAR'
Oktar hakkında verilen ikinci sağlık raporunun tarihi ise 2 Temmuz 1985. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanlığı Sıhhi Kurul Raporu ise Kurul Başkanı Doç.Dr. Çolpan Mirzataş, üyeler; Prof.Dr. Feridun Denktaş, Doç.Dr.Esin Öztürk, Doç.Dr. Ahmet Özbal, Doç.Dr. Nihat Ekeroğlu ve Doç.Dr. Müfit Uğur imzalarını taşıyor. Raporun klinik ve laboratuvar bilgileri bölümünde, ‘Sıkıntı, tedirginlik, konsantrasyon güçlüğü, alınganlık, inisiyatif kaybı, ayna delili’ sorunlarına dikkat çekilerek, Oktar’a ‘paranoid’ teşhisi konuldu. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi gören Oktar, o tarihlerde Milliyet’e verdiği ropörtajda, 2.5 aydır hastanede olduğunu dile getirirken, “Başımdaki şu beladan kurtulayım, hemen evleneceğim” açıklamasında bulunmuştu.
Yaklaşık 10 ay boyunca Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden tedavi gören Oktar, 17 Aralık 1987’de kısmi cezai ehliyeti olduğu kanaati sonucunda taburcu edilmiş, hastaneden Başhekim Yıldırım Aktuna’nın elini öperek ayrılmıştı.
Milli duyguları yok edici ve zayıflatıcı propaganda yaptığı gerekçesiyle 3 Temmuz 1986’da DGM yedek üyelerinden Hakim Fikret Uluç tarafından gizli sorgu sonrası tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderilen Adnan Oktar’ın, o dönem avukatı aracılığıyla aklanması için hukukçulara özel rapor hazırlattığı ortaya çıktı.
Oktar, 16 Temmuz 1986’da dönemin DGM hakimi Süheyl Deliorman’ın karşısına çıkarken, 15 yıl ceza istemiyle yargılanmış, Mahkeme Başkanı Deliorman ise yaptığı açıklamada, “Ne zaman böyle bir dava görsek ‘kelleniz kopacak’ diye tehditler yağıyor. Bu da gösteriyor ki ülkemizde gerici ve tutucu bir cephe var” demişti. DGM ise Deliorman’a yönelik tehdit mektubunun kaynağını soruşturması için İstanbul Cumhuriyet Savcılığını görevlendirdi. Oktar’ın yargılandığı sırada avukatı olan Vehbi Kahveci’nin, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Orhan Aldıkaçtı ile Prof.Dr.Erol Cihan, Doç.Dr.Köksal Bayraktar’tan ‘ilmi görüşü’ başlıklı bir rapor hazırlanmasını talep ettiği öne sürüldü. Ancak söz konusu bu rapor, o dönem DGM tarafından hukuksal belge niteliği taşımadığı gerekçesiyle
reddedildi.
Oktar’ın avukatı Vehbi Kahveci’nin isteği üzerine hazırlandığı öne sürülen raporda Oktar’ın İslam ve Türklüğün sentezini yaptığı belirtilirken, DGM heyeti ise söz konusu rapor için; “Mahkemeye sunulan bilimsel görüş, yeni delil niteliği taşımamaktadır. Kaldı ki Anayasamıza göre hiçbir organ, makam ya da kişi, mahkemelere talimat veremez, tavsiye veya telkinde bulunmaz” şeklinde görüş bildiriyor.