GündemO mezar taşı Nasreddin Hoca'ya mı ait? Uzmanlar yorumladı: 'Gerçeği yansıtmayabilir'

O mezar taşı Nasreddin Hoca'ya mı ait? Uzmanlar yorumladı: 'Gerçeği yansıtmayabilir'

08.12.2022 - 07:04 | Son Güncellenme:

Eskişehir Sivrihisar'da bulunan Selçuklu döneminden kalma 738 yıllık mezar taşının Türk mizahının usta ismi ve halk filozofu, fırkalarıyla ünlü Nasreddin Hoca'ya ait olduğu duyurulmuştu. Ancak halk edebiyatı ve halk bilimi uzmanları heyecanlandıran bu keşifle ilgili, "Temkinli yaklaşılmalı" diyerek çarpıcı yorumlarda bulundu.

O mezar taşı Nasreddin Hocaya mı ait Uzmanlar yorumladı: Gerçeği yansıtmayabilir

Nasreddin Hoca fıkraları üzerinden verdiği mesajlarıyla, olaylar karşısındaki tutumu ve yaklaşım biçimiyle yaşadığı dönem13'üncü yüzyıldan bu yana yalnızca Türkiye’de değil, dünya çapında da etkiye sahip. 'Büyük bir dünya düşünürü' olarak anılan Nasreddin Hoca, Azerbaycan'da 'Molla Nasreddin', Türkmenistan’da 'Hoca Efendi', Kazaklarda da 'Mulla Nasreddin' gibi isimlerle anılıyor. Öyle ki onun fıkralarını anlatma geleneği Fas’ta gerçekleştirilen 17. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Toplantısı’nda 'İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne alındı. Eskişehir'de her yıl adına çeşitli kutlamalar yapılan Nasreddin Hoca'yla ilgili araştırmalar ise hâlâ devam ediyor.

Haberin Devamı

O mezar taşı Nasreddin Hocaya mı ait Uzmanlar yorumladı: Gerçeği yansıtmayabilir

'NASREDDİN HOCA'NIN MEZARI BULUNDU'

Nasreddin Hoca'nın Selçuklu döneminde, 1208'de Eskişehir'in Sivrihisar ilçesine bağlı Hortu köyünde doğup, Konya Akşehir'de hayatını kaybettiği birçok uzman tarafından kabul ediliyordu. Sivrihisar'daki Ulu Cami’nin restorasyonu sırasında bulunan bir lahit kapağı şeklindeki mezar taşının ise Nasreddin Hoca’nın oğlu Şeyh Ömer’e ait olduğu düşünülüyordu. Ancak geçtiğimiz günlerde Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Mâhur Tulum yaptığı incelemede mezar taşının daha önce yanlış okunduğunu ve oğluna değil, Nasreddin Hoca'nın kendisine ait olduğunu öne sürdü. İlçe belediyesi binasında sergilenen taşın başında açıklama yapan Tulum şunları söyledi:

Haberin Devamı

"1 metre 47 santimetre uzunluğundaki taşın bir tarafında, Sahib-ü hazel Kabr-ü El Muhtaç İlarahmetullah (Allah'ın rahmetine muhtaç olan, sevilen kişinin mezarı), diğer tarafta ise 'Nasreddün Hace Nusrat İbn-i Şemsettün Baba (Şemseddin Baba'nın oğlu Nasreddün Hoca Nusrat) yazıyor. Benzerlerini Ahlat'taki Selçuklu mezarlarında gördüğümüz bu taş sayesinde babasının adını da öğreniyoruz. Bu keşifle Nasreddin Hoca ve ailesinin Sivrihisar'a ait olduğu kesinleşti."

Peki büyük yankı uyandıran bu keşfi Türk halk edebiyatı ve Türk halk bilimi uzmanları nasıl yorumluyor?

Türk mizahının usta ismi ve halk filozofu Nasreddin Hoca hakkında en kapsamlı araştırmalara imza atan Halk Kültürü Araştırmacısı Dr. Mustafa Duman, Nasreddin Hoca'nın Sivrihisar’da doğup Akşehir’de hayatını sürdürdüğünü, orada öldüğünü, Akşehir’in tanınmış Selçuklu mezarlığına gömüldüğünü ve mezarının sonradan türbe haline getirildiğine dikkat çekti.

'GERÇEĞİ YANSITMIYOR'

Günümüze kadar ulaşan belgelerin Nasreddin Hoca'nın gerçekten yaşamış bir kişi olduğunu gösterdiğine değinen Dr. Duman, "Nasreddin Hoca’nın asıl kişiliği, onun espri gücü ve fıkra geleneğinin en büyük temsilcisi olarak günümüze kadar yaşayan folklorik kişiliğidir" dedi. Nasreddin Hoca'nın lahdinin bulunduğu ve üzerinde adının yazılı olduğu haberlerine yönelik ise Duman şu yorumu yaptı:

"Benzeri iddia 2013 yılında da gazetelerde yer aldı. O tarihte bu iddiayı incelediğimde, Sivrihisar’da bulunan bir mermer lahdin üzerindeki yazıların kırıklar nedeniyle okunamayıp bazı varsayımların ileri sürülmesinden çıktığını anlamıştım. Bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, lahdin üzerindeki yazının ancak '...reddin Hace... İbn Şemseddin' olarak okunabildiğini ve kırık yere 'Nas' hecesinin sığmayacağı anlaşıldığından eski yazıyı iyi bilen uzmanların da görüşlerini alarak bu kısmın belki 'Nureddin' olarak okunabileceğini bildirmiştim. Böylece lahdin Nasreddin Hoca’ya ait olmadığı anlaşılıyordu."

O mezar taşı Nasreddin Hocaya mı ait Uzmanlar yorumladı: Gerçeği yansıtmayabilir

Böylesine bilimsel araştırma sonuçlarının bilimsel dergilerde veya bilimsel kongrelerde açıklanması gerektiğinin altını çizen Dr. Mustafa Duman, "Güncel medyada böyle şeyler belki heyecan uyandırır fakat bu olay bağlamında geçmişte gördüğümüz gibi ilgili ilçe halklarını da gereksiz yere karşı karşıya getirir. Bilimden beklenen de doğal olarak bu değil" ifadelerini kullandı. 'Nasreddin Hoca ve 1616 Fıkrası' adlı kitabında iddialara belgelerle yer verdiğini paylaşan Duman, "Onun hakkında yeterli olmasa bile bilgi ve belgelere sahibiz. Bilimsel araştırmalar sonucu gerçek, tartışmasız belgeler bulunursa başımızın üzerinde yeri var" diye konuştu.

Haberin Devamı

'BİR ÜST İSİM HALİNE GELDİ'

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kaya'ya göre de Nasreddin Hoca Türk milletinin her konuda söyleyeceği söz ve yaptığı mizah için bir üst isim. Fıkraların kaynağını oluşturan 'Nasreddin' adında gerçek bir kişinin varlığının kabul edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kaya, "Türk insanı gülmeyi sever, hicvetmeyi sever, iğneyi kendine de batırır. Her yörede, esnaf arasında böylesi komik tipleri hâlâ bulmanız mümkün" ifadelerini kullandı. "Belki hayatında ürettiği, çevresindeki insanların anlattığı fıkralar 100 tane iken şimdi 1616 fıkranın başkahramanı oldu" diyen Prof. Dr. Kaya, Nasreddin Hoca hakkında pek çok araştırma yayınlandığını ve delillerin ileri sürüldüğünü de ekledi.

Haberin Devamı

O mezar taşı Nasreddin Hocaya mı ait Uzmanlar yorumladı: Gerçeği yansıtmayabilir
Prof. Dr. Mehmet Mâhur Tulum (sağda) mezar taşının Nasreddin Hoca'nın kendisine ait olduğunu öne sürdü.

'FIKRALARDAKİ ŞAHSİYETİN MEZAR YAPTIRACAK GÜCÜ YOK'

Nasreddin Hoca'nın mezarının bulunup bulunmamasının önemli olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Muharrem Kaya, Nasreddin Hoca'nın bütün Türk dünyasında sevilen, sayılan ve kabul görmüş biri olduğunu dile getirdi. Bu sebeple bu tür haberlerin onun hâlâ sahiplenildiğinin bir göstergesi olduğuna da işaret etti. 'Nasreddin Hoca'nın lahdi bulundu' iddialarına ihtiyatlı yaklaşmakta fayda gören Prof. Dr. Kaya, fıkralarda ortaya çıkan şahsiyetin özel mezar yaptıracak gücü olan biri gibi gözükmediğine vurgu yaparak şunları söyledi:

"Tabii ki Nasreddin Hoca’yı çok seviyoruz ve Anadolu’nun bağrından çıkmış bir şahsiyet olarak bütün Türk dünyasına ilan etmek istiyoruz. Ancak onlar da kendi yaşayışlarını, kültürlerini, karakterlerini Apandi, Efendi, Molla Nasreddin üzerinden ifade ettiler. Bunu da görmezden gelmememiz gerekiyor."

'YÜZDE YÜZ AİT DEMEK DOĞRU DEĞİL'

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Emekli Öğretim Üyesi, Erken Devir Türk Sanatı ve Mitolojisi uzmanı Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu da söz konusu lahdin üzerindeki yazının 12.-15. yüzyıllar arasında tarihlenen Ahlat (Selçuklu) mezar taşları yazılarına benzese de söz konusu taşın yüzde yüz Nasreddin Hoca'ya ait olduğunu ileri sürmenin doğru olmadığına değindi. "Eğer bu iddianın başka belgelerle de desteklendiğini ortaya koyabilseydik daha kuvvetli bir şekilde bu taş sandukanın Nasreddin Hoca’ya ait olduğunu iddia edebilirdik" diyen Prof. Dr. Çoruhlu, Nasreddin Hoca'nın gerçekten var olduğunu ve Sivrihisar'da yaşadığını, bulunan mezarın ona ait olması ya da olmamasının ise Türk kültüründeki değerini etkilemeyeceğinin altını çizdi.