02.10.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
ASU MARO
Bir şarkının insanın kaderini nasıl değiştirebileceğinin kanıtıydı Berkant - “Samanyolu” ilişkisi. O güne kadar da şarkılar söylemişti ama hiçbiri “Bir şarkısın sen...”in popülerliğinin yanından geçememişti. Bu yüzden dün sonsuzluğa uğurladığımız Berkant Akgürgen, bütün sıfatlarından önce ‘Bay Samanyolu’ idi, kuşkusuz.
1938 yılının 31 Aralık’ında Ankara’da dünyaya gelen Berkant, müziği abilerinin yönlendirmesiyle küçük yaşta sevmişti. Ağız mızıkası çalan mimar abisi Bülent’e özenerek ilk enstrümanını seçti. Daha küçük bir çocukken dinlediği şarkılara, türkülere mızıka ve mandolinle eşlik etmeye başladı.
Babası Hasan Akgürgen, Köy Enstitüleri’nde görev yaptığı için ilkokulu Hasanoğlan’da, ortaokulu Bilecik’te okudu. Ankara Atatürk Lisesi’nde başladığı liseye yatılı olarak Denizli Lisesi’nde devam etti ve ailesinden uzak olduğu yalnız günlerine hep müzik eşlik etti. Oradayken piyano öğrendi, Dean Martin, Frank Sinatra, Nat King Cole şarkılarını ezberleyip zengin bir repertuvar yaptı kendine. 1956’da yine Ankara’ya dönüp Kurtuluş Lisesi’ni bitirdi ve ertesi yıl sahneye ilk adımını attı. Üstün Poyrazoğlu Orkestrası’nın solisti olarak Akalın Düğün Salonu’nda...
Bir tesadüf, daha 18’indeyken radyoya çıkıp en azından mahalle çapında şöhrete kavuşmasını sağladı. Yakın bir arkadaşı, kiracısı olan İlham Gencer’e kadife sesli bir arkadaşı olduğunu çıtlattı, Berkant’ı kolundan tutup onun karşısına çıkardı. İlham Gencer’e iki Elvis Presley şarkısı söylemesiyle kendisini radyo programında bulması bir oldu. İlk kayıt, ilk heyecan...
1957 yılında Jüpiter Kenteti adlı topluluğu kurdular. Gitarda Yurdaer Doğulu, kontrbasta Atilla Özdemiroğlu, piyanoda Ertuğrul Çayıroğlu ve bateride Oktay Evren... 1960’a kadar hem Ankara’nın gece kulüplerinde çalışıp hem radyo programları yaptılar. Sonra geldi askerlik. Üç yıl süren askerlik süresince bandoda olduğu için çaldığı enstrümanlara bir de tenor saksofon ekledi. 1964’te terhis olup Ankara’ya döndü ya, artık bu şehir ona dar gelmeye başlamıştı. Yurdaer Doğulu ile çalışırken İstanbul Kulüp Fuaye’den teklif aldılar ve atlayıp gittiler. Berkant’ın parlak yıllara ilk adımı...
İlk 45’lik 1965’te
1965 yılında Vasfi Uçaroğlu Orkestrası’nın solistliğine geçti. Sahneyi Kamuran Akkor ile paylaşıyordu. Aynı yıl ilk 45’liğini yayınladı: “Cici Pabucum Cici / Arabamın Atları”. “Evvel Zaman İçinde” parçasıyla Sezen Cumhur Önal ile çalışmaya başladı ve peşpeşe 45’likler yayınladı. Ama asıl şöhret, 1967’de “Samanyolu” ile geldi. Neredeyse yarım asırdır popülerliği kadar yazılışına dair gizemini de koruyan şarkı... Kimine göre müziği Metin Bükey’e, sözü Teoman Alpay’a ait kimine göre Metin Bükey, bestecisi Teoman Alpay’dan şarkıyı bir şişe rakı karşılığı satın aldı... Teoman Alpay’ın Aysel Gürel ile birlikte olduğu dönemlerin tanığı Müjde Ar, şarkının Alpay tarafından bestelendiğinden eminken, Adnan Ekinci Radikal’deki yazısında “Samanyolu” filminin müziğini yapan Bükey’in film çok tutunca apar topar Teoman Alpay’a söz yazdırıp şarkıyı piyasaya sürüldüğünü anlatıyor.
Kesin olan şu ki: Metin Bükey gelip Berkant’ı buldu ve bu şarkıyı söyletti. Plak dört ayda 1 milyon sattı, Berkant Platin Plak ve ondan çok daha kalıcı bir şöhretin sahibi oldu. “Samanyolu” ise yurt sınırlarını da aşıp “Oh Lady Mary” adıyla önce David Alexandre Winter, sonra da Dalida tarafından söylendi.
O günden sonra da Yeşilçam şarkılarında sesini duyduk Berkant’ın... “Nisan Yağmuru”, “Mevsim Bahardı”, “Hayat Sevince Güzel”, “Bülbül Yuvası” bunlardan birkaçı... İlki Gönül Yazar ile oynadığı “Trafik Belma” olmak üzere yedi filmde de başrol oynadı. 1972’de Milliyet’in güzellik yarışmasının 1967 yılı birincisi, ‘Bayan Bacak’ lakaplı Serpil Örümcer ile nikah masasına oturdu. İçinde “Düğün Şarkısı”nın da olduğu bir plak yaptılar, Fulya adında bir kızları oldu ve 1 yıl içinde ayrıldılar.
Müzikte alışkanlıklar değişir, 45’lik dönemi yavaş yavaş kapanırken, 80 adet 45’lik ve 1 longplay sahibi Berkant da son plağı “Fani Dünya - Izdırap Çocuğu”nu 1975 yılında yaptı. Aynı yıl yaşamının geri kalanını birlikte geçireceği Engin Akgürgen ile evlendi, Öykü ve Övgü adında iki oğlu oldu.
Milliyet Sanat'ın internet sitesi açıldı
Gazinolarda buluşuyordu
“Samanyolu” hiç unutulmazken biz ‘Bay Samanyolu’ndan zaman zaman haberler alır olduk... Mersin’de yaşayıp Surtaşı otelinde sahneye çıktığını, yeni bir albüm çalışması planladığını okuduk... 1993’te “Samanyolu ‘93” adlı bir CD yaparak 12 eski şarkısını yeniden seslendirdi.
Son yıllarda Hakan Eren’in düzenlediği Gazino Show’larla yeniden sevenleriyle buluşuyordu Berkant. Akciğer kanseriyle mücadelesi sahneye çıkmasını engellemiyordu. 21 Temmuz’da Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda son kez söyledi şarkılarını. Kısa bir süre sonra rahatsızlığı arttı ve hastaneye kaldırıldı. O günden beri iyi değildi gelen haberler...
1 Ekim’de de Memorial Hastanesi’nden son haber geldi. Yarın sabah 10’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bir anma töreni düzenlenecek ‘Bay Samanyolu’ için. Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’na götürülecek Berkant... Samanyoluyla buluşmaya...
En son bana ‘seni seviyorum’ diyebildi
Berkant’ın eşi Engin Akgürgen, “En son ’Seni seviyorum’ dedikten sonra yoğun bakıma girdi” dedi. Sanatçı Berkant’ın ölümüyle ilgili eşi Engin, oğulları Övgü ve Öykü Akgürgen, doktoru Kardiyoloji Uzmanı Dr Deniz Şener, Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez ile bir basın toplantısı düzenledi. Akgürgen, Berkant’ın sağlık durumuyla ilgili arayan herkese teşekkür etti. Akgürgen, “Hepsi onun kardeşleri, ağabeyleri, ablaları. Aradılar sordular. Onlar bizim dostlarımız “ dedi.
Akgürgen, vedalaştıklarını da söyleyerek “En son ’Seni seviyorum’ dedi ve ondan sonra da yoğun bakıma girdi” diye konuştu. Akgürgen Berkant ile evliliklerinin 39 yılını 10 Ağustos’ta doldurduklarını da sözlerine ekledi.
Akgürgen, “Çok zor bir durum konuşmakta aslında çok zorlanıyorum ama Bingür Hocama, Deniz Hocama teşekkür etmek istiyorum. Her zaman söylüyorum onların çok iyi doktor olduğunu herkes biliyor ama ne kadar iyi insan olduklarını da bilsinler istiyorum. Her zor anımızda yanımızdaydılar. Ben kendilerine minnettarım. Teşekkür ediyorum sizlere. Biz sanatçılar bir aileyiz. Onlar da abilerine görevlerini yaptılar teşekkür etmek istiyorum “ dedi.
DHA
50 yıllık sanat yaşamına 80 adet 45’lik bir longplay ve 7 tane de film sığdırdı Berkant.
ÜNLÜ İSİMLER BERKANT’IN ARDINDAN AĞLADI
Selçuk Ural: Ağabeyimizi kaybettik
“Bay Samanyolu’nu kaybettik. 50 yıla çok güzel şarkılar sığdırdı. İstiklal Marşı’ndan sonra Türkiye’de 7’den 70’e herkesin en çok söylediği eser ‘Samanyolu’dur. Çok büyük ve beyefendi bir ağabeyimizi kaybettik. Devletimizin yapamadığını Bingür Sönmez ve Memorial Hastanesi yaptı. 2,5 ay ona bebek gibi baktılar. Bizde yaşı ilerlemiş sanatçıyı bir köşeye atarlar ama bakıyorsunuz Türkiye’ye 77 yaşında Leonard Cohen geliyor, Tom Jones geliyor. Adamlar eski sanatçılarına el üstünde bakıyorlar ama Türkiye’de böyle bir kültür yok.
NİL BURAK: Karıncayı incitmezdi
Gerçekten çok üzgünüm. Tamam beklenen bir şeydi, doktorları çok az ömrünün kaldığını söylemişlerdi. Selçuk Ural ile durumunu takip ettik ama işte yalan dünya... Çok saygı duyduğum bir ağabeyimizdi. Sanatçılığının yanı sıra çok iyi bir insandı. Kimseye kötülüğü yoktu. Karıncaya zararı yoktu. En son hastanede yanına gittim, öptüm onu... O son bakışını hiç unutamıyorum.
SERPİL ÖRÜMCER (Berkant’ın eski eşi): Kızım perişan oldu
Serpil Örümcer (Berkant’ın eski eşi): Allah rahmet eylesin. Çok üzüldüm ama asıl kızım perişan oldu. Kızım sürekli ağlıyor. Babasını son bir kez görmek için defelarca aradı ama Berkant’ın eşi onların görüşmesini izin vermedi. Aradığımızda küfür edip telefonu yüzümüze kapattılar. İnsanlar ayrılabilir ama bu böyle olmamalıydı. Benim kızım da bir anne ve ona kimse bunları yaşatma hakkına sahip değil.
SEMİHA YANKI: Sözün bittiği yerdeyiz
Onu yaşatamadık, yetemedik. Sözün bittiği yerdeyiz. Son dakikaya kadar hastalığı ondan gizlendi. Hayata tutunmaya çalışıyordu. Son derece neşeliydi, ‘Ben akciğer enfeksiyonu geçiyorum, ciğerlerimde su var. Antibiyotiklerle kurutacaklar. Sonra hep beraber turneye çıkacağız’ diyordu. Amansız hastalık böyle bir şey... İki ay içinde alıp götürdü. Tam 44 senedir tanırdım. İlk bisikletimi de o bana o almıştı.
MAGAZİN SERVİSİ