31.12.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
Aklımdaki Sorular/Zeynep Miraç
Fotoğraflar: Ercan Arslan
Adlarını geçen 1 Mayıs’ta, Taksim Meydanı’na çıktıklarında duyduk. Sonra Cumartesi Anneleri’ne destek verdiler. Ve geçen hafta hem ODTÜ’lü öğrencilere destek olarak hem de Fatih Camii’nde Roboski’de ölenler için kıldıkları gıyabi cenaze namazıyla seslerini duyurdular. Onlar, Antikapitalist Müslümanlar. Kendilerini böyle tanımlıyorlar. Hareketin üç temsilcisiyle Fatih Camii’nde buluştuk. Muharrem Şaşkın 47 yaşında, tekstil ticareti yapıyor. Alican Oras 25 yaşında, Marmara Üniversitesi’nde kimya okuyor. Aynı zamanda “Muhafazakârların Cihangir’i” dediği Fatih Atpazarı’nda bir kafe işletiyor. Henüz 21 yaşında olan Kübra Özdemir ise Boğaziçi Üniversitesi’nde siyaset bilimi okuyor.
* Siz kimsiniz?
- Muharrem Şaşkın: Modern çağın tanrısı para, insanlar servete ram oldular. Biz buna hayır diyenleriz. Bu nedenle de kendimizi Antikapitalist Müslümanlar olarak tanımlıyoruz. Bu toplumsal bir hareket. Dini olarak sorarsanız Müslüman’ız. Ama geleneksel Müslümanlar’la aramızdaki farkı ortaya koymamız gerekiyordu.
* Neden? Siz hangi Müslümanlarsınız diye bir soru mu var?
- Muharrem Ş.: Kendilerine Müslüman diyenler bugün iktidar oldular ve maalesef kapitalizmi savunan diğer partilerden hiçbir farkları yok. O yüzden bu ayrımı belirtmemiz gerekiyor. Aksi takdirde onların politikalarını destekliyormuş gibi bir imaj çıkabilir ortaya.
* O halde tersten sorayım: Bugüne kadar diğer kapitalizmi savunan Müslüman değiller miydi?
- Muharrem Ş.: Tabii ki Müslüman’dılar. Yalnız İslam’ın iki yönü vardır. Bir afyon yönü, bir de vicdan yönü. Kuran’da İslam’ın en çok vicdan yönü ön plana çıkar. Şekilciliği, neme lazımcılığı değil; zalime karşı durmayı, mazlumdan yana olmayı, paylaşmayı öngörür. Mülk ve hegemonyanın kamuya ait olduğunu, mülk biriktirmenin ateş olduğunu söyler. Biz de “Mülk Allah’ındır” kapısından girip “Mülk kamunundur” diyoruz.
* Kendinize Müslüman Antikapitalistler değil de, Antikapitalist Müslümanlar demenizin sebebi önceliğinizin Müslümanlık olması mı?
- Muharrem Ş.: Biz Müslüman’ız, Müslümanlar zaten antikapitalist olmalıdır.
- Antikapitalizm İslam’a mündemiç midir?
- Muharrem Ş.: Hayır değildir. Eğer öyle olsaydı biz antikapitalistiz deme ihtiyacını duymazdık. Biz Müslüman’ız, Kuran’a tabiiyiz. Bizim bütün eylemlerimiz Kuran’dan bir ayetle başlar. Mesela Roboski eylemimizin sözü, Tekbir suresinde geçen bir ayetti: “O çocuklar hangi suçlarından dolayı diri diri gömüldü”.
‘Başörtüsüyle servet sahibiyim diyor’
- Kübra Özdemir: İlk toplantıya katıldığımda, “Müslüman’ın önüne antikapitalist tanımı koymak sığ gösteriyor” demiştim. Ama bunu konuşurken gözüm karşı binadaki bir fotoğrafa kaydı. Fatih’teki giyim mağazalarından biri. Muazzam giyinmiş, inanılmaz pahalı bir başörtüsü takmış, makyajlı bir kadının fotoğrafı. Şöyle bir durduk. Kuran kapanma konusunda “Ayaklarınızı yere vurmayın ki dikkat çekmeyin” der. Kapanmanın altında bu yatar; ama artık o fotoğraftaki giydikleriyle, başörtüsüyle ben servet sahibiyim diyordu.
* Bu hareketi oluşturanlar nasıl bir araya geldi?
- Alican Oras: Bu, İhsan Eliaçık temelli bir hareket. Ama salt onun arkasından giden bir hareket de değil. İhsan Abi’nin yazıları, düşünceleri çok etkili üzerimizde. Fatih camiasında, özellikle muhafazakar kesim içerisinde muhalif duruş sergileyen değişik gruplar vardı. Emevi zihniyetine, iktidar zihniyetine kendi içimizde karşı çıkmaya çalışıyorduk. 1 Mayıs’ta bu düşüncelerin toparlanmasına yol açtı, bir reddi miras çıkışı oldu.
* Hangi mirası reddettiniz?
- Alican O.: Geleneksel İslam’ı; sürekli iktidarın, devletin, sermayenin yanında olan, bu zihniyetle birleşmiş dinin reddi mirasıydı bu. Birçok grup böylece bir araya geldi. 1 Mayıs alanında olumlu tepkiler aldık. Sonrasında bir manifesto oluşturduk. Beş ay boyunca farklı görüşler ve tavırlar bir potada eritilmeye çalışıldı. O süre sonunda bu hareket oluştu.
- Kübra Ö.: Ben harekete sonradan katıldım. Burada bir örgütlenmeden ziyade, kendini doyurmaya çalışan insanlar var.
- İslam’la kapitalizmin bulaşacağı herhangi bir nokta var mı?
- Muharrem Ş.: Yok. Çünkü Kuran biriktirmeyi yasaklıyor. Yaratıcı; paranın ve otoritenin tek bir elde toplanmasını istemiyor. Mülk biriktirmek, yeryüzündeki en büyük bozgunculuktur.
Mottomuz: Allah, ekmek, özgürlük
* Sizin yalnızca ekonomik eşitlik üzerine değil; diğer toplumsal konularda da sözünüz var.
- Muharrem Ş.: Bizim kitabımız bir yol haritası, hayatın her alanına dair söyledikleri var. Biz Allah, ekmek, özgürlük diyoruz. Allah dediğimiz zaman bütün kamuyu düşünebilirsiniz. Ekmek, paylaşmak ve insanların geçim derdi. Özgürlükler ise her şeyin içinde. İnsan özgür olmayınca Allah’a bile inanamaz.
- Alican O.: Biz ODTÜ’de yaşananları kabul etmiyoruz, üniversitede yükselen sese ses katmak gerekiyor. Sesi kısılan kimse biz onun yanındayız. Kimliklere bakmıyoruz. Roboski için kıldığımız namazdan sonra işten atılan deri işçisinin yanına gittik. Ona destek olduk.
- Fatih Camii’nde Roboski’de ölenler için kıldığınız namazı oradaki cemaat nasıl karşıladı?
- Alican O.: Fatih Camii’nden olumsuz tepki olmaması bile olumlu sayılır. Hatta katılanlar da oldu bize. İhsan Eliaçık da bir konuşma yaptı.
Kuran hayata dokunuyor
* Sizin lideriniz İhsan Eliaçık mı?
- Muharrem Ş.: Bizim liderimiz yok. Sadece Eliaçık’ın okumaları, antikapitalist söylemimizi oluşturmakta bize bir referans oluyor. Eliaçık Kuran’ın hayata dokunan yönünü söylüyor.
* Nasıl bir yapılanmanız var?
- Muharrem Ş.: Bizde patron yok, kurullar yok. Herkes kendi alanında çalışıyor. Üniversite komisyonu var, kültür-sanat, emek, sağlık komisyonlarımız var.
* Sadece İstanbul’da mısınız, diğer şehirlerde de destekçileriniz var mı?
- Muharrem Ş.: Şu anda Konya’da, Ankara’da, İzmir’de, Samsun’da şubeleşme çalışmalarımız var. Bütün illerden geniş katılım oldu.
‘Herhangi bir partinin karşısında değiliz’
* Siz alternatif bir muhalefet mi üretiyorsunuz?
- Alican O.: Salt bir muhalefet amacımız yok. Saydığımız bazı şerhler var. Bir resmi tarih, iki geleneksel din, üç ataerkillik, dört kültür endüstrisi. Bu dört şerh bizim için pranga gibi görünüyor. Özümüze dönebilmemiz için bunların kırılması lazım. Resmi tarih malum, devletin verdiği tarih. Geleneksel din devletle bağ kurmuş halde, başımızda şu an devletin bekasını her şeyin üzerinden gören bir zihniyet var. Ataerkil zihniyete karşı toplumsal cinsiyet komisyonumuz var. Son olarak da antikapitalist vurgu, zaten kültür endüstrisinin tamamen karşısında olan bir tutum. Bu dört maddenin argümanlarını da inancımız, yani Kuran oluşturuyor.
- Kübra Ö.: Siyaseten Ak Parti’nin, CHP’nin ya da herhangi bir partinin karşısında değiliz. Bizi yapılanlar ve olaylar ilgilendiriyor, şahıslar değil.
* Bu hareketin içinde kadının yeri ne?
- Kübra Ö.: Roboski namazı için caminin avlusuna gittiğimizde yanımıza gelip “Başörtüsü için mi toplandınız? diye sordular. Çok haklı bir soruydu, çok sayıda başörtülü arkadaşımız var, o yoğunluğu görüp geldiler. Ben de durumu açıklamadan önce “O da olacak inşallah” dedim. Bizim için işinden başörtüsü sebebiyle çıkarılan bir kadın çok önemli. Üniversitesine hala alınmayanlar çok önemliler. Bunların da arkasında duracağız. Şu an bir komisyon kuruluyor ve salt kadın meselelerinden ziyade kadın erkek eşitliği üzerine çalışacağız.
- Bu hareketin uzak hedefleri neler? Siyasette bir aktör olmak istiyor musunuz?
- Alican O.: Bu, sürecin sonunda belli olacak. Ama amacımız siyaseten bir zafer kazanmak değil.
- Muharrem Ş.: Bizler aktör olmak istemiyoruz. Biz sınıfsız ve sınırsız bir toplumu hedefliyoruz. Burada herkes hayatın ona biçtiği rolü oynar. Biz okumalarımızı Kuran’dan yaptığımıza göre, Kuran’ın hepimize başrol biçtiğini görüyoruz. Çünkü insan yeryüzünde Allah’ın halifesidir. Hiçbirimiz figüran değiliz.
‘Sol, bizim savunduğumuzu savunamaz’
* Müslümanlıkta referansınız Kuran. Antikapitalizm konusunda referansınız ne?
- Muharrem Ş.: Yüzyıllardan beri sürüp gelen, ezilenlerle ezenlerin mücadelesindeki bütün tarih. İyi ve doğru olandan bahsetmek dinden bahsetmektir.
- Alican O.: Biz Foucault okuruz, Gramsci, Marx, Althusser okuruz, kendi bakış açımıza göre değerlendiririz. Antikapitalist vurgunun altını bunlar da donatır, Kuran da donatır.
- Kübra Ö.: Biz okuyoruz. Hâlâ okuyoruz. Belki de Marksist terminolojiyi bilmeye bile gerek yok. Biraz önce sözünü ettiğim fotoğraf her şeyi gösteriyor. Bir başörtüsü benim üzerimdeki bütün kıyafetleri satın alabiliyorsa, bunun için ayrı bir terminoloji oluşturmaya gerek yok. Biz buna karşıyız.
- Alican O.: Kuran’da yol haritası yerine size bazı levhalar gösterilir. Hangi yoldan gideceğiniz size kalmıştır. Hemen hemen 1400 yıldır devletleşmiş bir İslam anlayışı var. Ve bu anlayıştaki argümanlar tabii ki Kuran dışında söylüyorum- genellikle devletin korunması, toplumun bir miktar geri plana atılması yönünde argümanlardır.
* Eğer şu anda iktidarda AK Parti olmasaydı söylemlerinizde ne değişirdi? Ak Parti iktidarında bir araya gelmeniz tesadüf mü?
‘Müslüman olmak yeterli tanım’
- Alican O.: Bu muhalif süreç 10 yıllık bir süreç değil. Ancak şu anda iktidarda muhafazakar bir hükümet var ve ezilenlerin iktidarı olacağını söyleyerek yola çıktı. Bizim argümanlarımızı kullanan, bizim argümanlarımızla zulmeden bir iktidar var. Fakat farklı bir zihniyet olsaydı da, gördüğümüz yanlışlara ses çıkarırdık.
* Kendinizi siyasi yelpazenin solunda mı görüyorsunuz, sağında mı?
- Kübra Ö.: Ben bugüne kadar hiçbir aidiyet bulabilmiş, kendini bir yerlere ait hissetmiş bir insan olmadım. Kendimi en iyi tanımladığım kimlik, Müslüman olmak. Müslüman’ın sağına soluna başka bir tanım koyma ihtiyacı duymadım. Ama bir taraftan da birtakım öğrenci kolektifleri, toplantılar, bunları da takip ediyorum. Beraber namaz kıldığım, camide karşılaştığım arkadaşlarım var; ama hiçbiriyle ortak bir rahatsızlık noktasında buluşamıyorduk. Sol fraksiyon rahatsızlıklarını ifade etme anlamında daha hareketli olmasına karşın kendimi onlara da ait hissedemedim. Burada farklı... Toplantılar sırasında on dakika ara veriyoruz, namaza gidiyoruz, sonra gelip kaldığımız yerden Marx tartışıyoruz.
* Bu ikisi birbiriyle çelişiyor mu sanıldığı gibi?
- Kübra Ö.: Benim için hayır, çelişmiyor. Belki de ben bazıları bunların çelişkili olduğuna inandığı için ben o aidiyetsizliği yaşamıştım. Bir yanlış gördüğünüzde düzeltin diyor Kuran. Zulme ses çıkarmayan kör, dilsiz şeytandır. Bundan ötesi yok.
‘Yoksulun sadece Allah’ı vardır’
* Solun dine mesafeli olduğundan yola çıkarak, sol kesimin size verdiği desteği nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Muharrem Ş.: Biz onları da sahipleniyoruz. Solun en büyük hatalarından bir tanesi, dini pratikteki yansımasıyla algılamaları. Acaba Müslümanlar dini ne kadar anladı, o da ayrı. Yoksul halkın bir tek Allah’ı vardır. Onu da elinden alırsanız kaybedersiniz. Sol matematiksel akılla hareket eder, insanı hesaba katmaz. İnsanı hesaba katmamak, Allah’ı hesaba katmamaktır. Sonuçta biz sol bir hareket değiliz. Marx’ı peygamber yapmalar, Lenin’i, Stalin’i yüceltmeler... Kuran bize peygamberi bile yüceltmeyin derken gidip de sol önderleri yüceltemeyiz. Ama tevhidi bir hareket olduğumuz için solun savunamadıklarını dahi savunabiliriz.
- Yakın tarihte İslam’la sol düşünceyi bir araya getiren örnek Has Parti. Ne var ki kalıcı olamadı. Sizin temsil ettiniz düşüncenin sokakta bir karşılığı yok mu?
- Alican O.: Bu işin siyasette bir karşılığı yok. Has Parti’nin çıkışı siyasiydi, sonununda ne olduğunu gördük. Tabii ki umutlandırdı. Her ne kadar biz halkın içinde kalmak istesek de herkes bir siyasinin düşündüğü değerlerle aynı doğrultuda olmasını ister. Dolayısıyla hepimizi umutlandırdı. Fakat sonu hüsran oldu. Bize de şunu gösterdi. Tarihin kanunu bu, işin içinde siyaset olduğu zaman sonuç değişmeyecek.
- Kübra Ö.: Bizim ulaşmaya çalıştığımız böyle bir yer yok zaten.
- Alican O.: Üç kişi de kalsak, beş kişi de, biz bu sesi çıkaracağız.