28.09.2020 - 20:18 | Son Güncellenme:
AA
Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosundan sorumlu Başsavcıvekili Veysel Kaçmaz tarafından düzenlenen iddianame üzerindeki incelemesini tamamladı.
Sanıkların eylemlerinin detaylı bir şekilde anlatıldığı iddianamede, 13 Ekim 2019'da D.Ö isimli kişinin, "Hadımköy Kışla Komutanlığında görevli Astsubay Erdal Baran devlete karşı suç işlemekledir. Gizli kalması gereken operasyonlara ait bilgileri telefonla dışarıya çıkarttığı kanaatindeyim." şeklindeki imzalı ihbarı üzerine "siyasi ve askeri casusluk" suçundan soruşturma başlatıldığı kaydedildi.
İhbarın ardından Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1. Taktik Elektronik Harp Tugayı'nda Astsubay Kıdemli Başçavuş olarak görev yapan Erdal Baran'ın eşi adına kayıtlı telefonun dinlenmesine karar verildiği aktarılan iddianamede, "İhbarda belirtildiği üzere Baran'ın, tanıdığı personel ile kurduğu irtibat sonucu 'devletin askeri hareketlerini tehlikeye sokacak' devlet sırrı niteliği taşıyan bazı bilgileri gazetecilerle paylaştığı tespit edilmiştir." bilgisine yer verildi.
Baran'ın, Suriye ve Libya harekatlarına ilişkin detayların da yer aldığı gizlilik derecesi olan bilgileri, ODA TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ve TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Zeki Dükel'e aktardığı kaydedildi.
Bunun üzerine Yıldız ve Dükel'in de telefonlarının dinlenmesi için işlem yapıldığı ifade edildi.
İddianamede, soruşturma kapsamında el konulan dijital materyaller, iletişim tespit tutanakları (TAPE) ve diğer belgelerin, "gizli bilgi" niteliğinde olup olmadıklarının Milli Savunma Bakanlığına sorulduğu kaydedildi.
Bakanlığın cevabında, söz sonusu içeriklerin gizli bilgi niteliğinde olduğu, "GİZLİ (1) ve GİZLİ (2)" olarak kodlandığı bildirildi.
Sanıklar Yıldız ve Dükel'in bu bilgileri basın özgürlüğü için tanımlanan yasal sınırları aşarak kamuoyuna açıkladıkları kaydedilen iddianamede, sanıkların telefon görüşme içeriklerine yer verildi.
Yıldız ile Baran arasındaki telefon görüşmelerinde, Suriye ve Libya'ya gönderilecek birliklerin durumu, isimleri, toplanma bölgeleri, güzergah ve gönderilme tarihleri ile kullanılacak silah ve teçhizata ilişkin bilgilerin paylaşıldığı belirtildi.
Baran'ın, bir askerle yaptığı telefon görüşmesinde ise "ODA TV'de Müyesser Yıldız'ın TSK ile ilgili yazıları benim yazımdır, haberin olsun. Müyesser Abla ile beraber yazıyoruz." şeklindeki ifadelerine de yer verildi.
Sanık İsmail Dükel'in de astsubay Baran'dan aynı bilgileri temin ettiği bildirilen iddianamede Baran'ın Libya'ya gönderilecek birliklerin toplanma bölgesindeki durumları, gidiş güzergahları, Taftanaz üssüne gönderilecek yeni sistemlere ilişkin gizli kaIması gereken bilgileri Dükel ile paylaştığı kaydedildi.
Sanıkların beyanı
İddianamede sanıkların soruşturma aşamasında verdikleri beyanlar özetlendi.
Buna göre Baran, dosyaya yansıyan Yıldız ve Dükel ile konuşma içeriklerinin kendisine ait olduğunu ancak verdiği bilgilerin gizli olmadığını düşündüğünü ifade etti.
Bilerek ve kasten suç işlemediğini söyleyen Baran, pişmanlığını dile getirdi.
Müyesser Yıldız ise Baran'ın görüşmelerin "açık kaynaklarda yer alan haberlere kendi yorumumunu eklediği konular olduğunu" kaydederek, birkaç hususta anlattıklarının doğru olup olmadığının teyidi için belgesini sorduğunu fakat Baran'dan herhangi bir belge almadığını anlattı.
Yıldız, Baran'ın aktardıkları üzerine yazı yazmadığını, bunları başkalarıyla paylaşmadığını, paylaşacak gizli bilgi bulunmadığını, gazeteci olarak kendisini arayan birine de "Beni arama" diyemeyeceğini" ifade etti.
İsmail Dükel de Baran'ın söylediklerinin büyük kısmının açık kaynaklardan bulunabileceğini, Baran'ın diğer söylediklerini ise ciddiye almadığını, bu bilgileri paylaşmadığını ve haberleştirmediğini kaydetti.
17 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edildi
İddianamenin sonuç kısmında, Baran'ın asker olması nedeniyle çeşitli şekillerde elde ettiği "devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları" bakımından "GİZLİ" nitelikteki bilgileri gazeteci olan Yıldız ve Dükel'e aktardığı, onların da bu bilgileri "gazetecilik faaliyeti adı altında basın özgürlüğü için tanımlanan yasal sınırları aşarak kamuoyuna açıkladıkları" kaydedildi.Şüphelilerin "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama" suçunu zincirleme biçimde işledikleri ifade edilen iddianamede üç şüphelinin de 6 yıl 3'er aydan 17 yıl 6'şar aya kadar hapisleri istendi.